TÜİK, enflasyon oranlarını belirlerken, konuttan gıdaya, eğitimden ulaşıma kadar çeşitli harcama gruplarını içeren bir sepet kullanır. Bu sepetteki her gruba, hane halkının ortalama harcama alışkanlıklarına göre bir ağırlık verilir. Ancak TÜİK’in sepetinde tam olarak neler olduğunu, ağırlıkların nasıl belirlendiğini ve hesaplamaların hangi yöntemlerle yapıldığını kamuoyunun bilmediği de bir gerçek.
Ekim 2024 TÜFE raporuna göre, genel enflasyon oranı %48 olarak açıklandı. Ancak
bu genel oranın altında yatan bazı harcama gruplarında fiyat artışları çok daha
yüksek seviyelerde:
- Sağlık harcamaları: %51
- Lokanta ve oteller: %62
- Konut harcamaları: %89
- Eğitim harcamaları: %93
oranın artmış durumda.
Özellikle düşük ve orta gelir gruplarının, gelirlerinden daha yüksek bir oranı bu temel ihtiyaçlar için ayırmak zorunda olduğunun altını da çizmek istiyorum. Eğitim, sağlık, konut gibi temel harcamalardaki bu artışlar, TÜİK’in açıkladığı enflasyonun ötesinde, vatandaşların günlük hayatlarını daha yoğun bir şekilde etkiliyor.
Gerçek Yaşamın Maliyeti
TÜİK’in açıkladığı enflasyon verileri, ekonomimizin genel sağlığını anlamamıza yardımcı olabilir. Ancak bu veriler, vatandaşların gerçek yaşam maliyetlerini tam anlamıyla yansıtmıyor. Özellikle temel ihtiyaçların fiyatlarındaki hızlı artış, toplumun farklı kesimlerinde hissedilen enflasyon algısını şekillendiriyor.
Düşük gelirli bireyler ve aileler, gelirlerinin büyük bir kısmını konut, eğitim ve sağlık gibi zorunlu harcamalara ayırmak zorunda kalırken, bu kategorilerdeki yüksek artışlar, onların yaşam kalitesini doğrudan etkiliyor. Orta gelir grupları da benzer şekilde bu durumdan etkilenirken, açıklanan genel enflasyon oranı ile hissedilen enflasyon arasındaki fark daha da belirgin hale geliyor.
Refah, Verilerden Öte Bir Mesele
Ekonomideki rakamlar kadar, bu rakamların vatandaşların günlük yaşamına etkileri de büyük önem taşır. Ekonomik başarı yalnızca sayılarla değil, toplumun genel refah seviyesiyle ölçülür. Bu nedenle, hissedilen enflasyon ile açıklanan enflasyon arasındaki uçurumun kapanması için, makroekonomik istikrarın sağlanması, temel ihtiyaçların fiyatlarındaki artışların kontrol altına alınması ve vatandaşların gelir seviyelerinin artırılması yönünde adımlar atılmalıdır.