Mehmet Ali Erbil’in adını duyduğunuzda aklınıza ne gelir diye soracak olsam en popüler iki yanıt alırım. Çarkıfelek ve kadınlar…
Mehmet Ali Erbil’in hayatına giren sayısız kadından sonuncusu Gülseren Ceylan’dı.
Mali’nin en çok kahrını çeken, iyi günde kötü günde diyerek evlenip iyi günde ayrıldığı eşlerinin yanında olamadığı o kötü günlerde yanında olandı.
Tabi ki yaşlı ve hasta bir adamla birlikte olan genç ve güzel bir kadın olarak neden birlikte olduğu konusunda çok sorgulandı ve eleştirildi. Belki herkesin aklına gelen doğruydu belki de gerçekten çok sevdi. Hastalıklarına rağmen, yaş farkına rağmen ailesini bile karşısına alarak aşkı uğruna her ne kadar sürecekse sürsün aşık olduğu adamın yanında olmak istedi. Netflix’in aşk filmi olsa yargılamadan izlenecek hikayeler magazinde yerden yere vuruluyor ama kınamamak, eleştirmemek gerek çünkü tam da kınadığımız yerden sınanıyoruz bu hayatta.
Gülseren Ceylan geçtiğimiz günlerde ayrılık sonrası tamamen içini döktüğü bir video yayınladı. Bazen kendi hayatımızdan değil başkalarının yaşadıklarından da ders çıkarmak gerekir. Tam da onun durumunda olan ya da olmak isteyen genç kadınlara hayat dersi gibi bir konuşma yaptı.
Ben yıllarımı benim uğrumda hiçbir şey yapmayacak bir adama harcamayacağım
“En zor zamanında bırakılan benim, yılları çalınan benim. Ben yıllarımı benim uğrumda hiçbir şey yapmayacak bir adama harcamayacağım. Verdiğim emeğin karşılığını göremeyen benim. Gün gelecek devran dönecek. Ben de mutlu olacağım. Ben de kendi ailemi kuracağım. Onun bana veremediği, vermek istemediği... Senin hiç kimseye ihtiyacın yok, ailene de. Ben senin hep yanındayım, ailenim diye. Arkadaşlar erkeklere güvenmeyin. Erkekler böyle bir gün varlar bir gün yoklar.” diyerek aslında her genç kadının kulağına küpe olması gereken sözler söyledi.
Çünkü gerçek hayat Netflix senaryoları gibi değil. Kendini bildi bileli magazini yakından takip eden, kendisine magazin ansiklopedisi denen yazarınız bendeniz magazin tarihinde de gerçek hayatta da farklı sonla biten bir hikâyeye ne yazık ki rastlamadım. Gülseren’in sözleri önemli. Bir kadın magazin yazarı olarak özellikle değinmek istedim. Çünkü bazen bir söze, bazen güzel bir bakışa bazense hayallerimizi anlamış, zayıf karnımızı görmüş birinin hayallerimizi gerçekleştireceğine inandırılıyoruz. Sonra bir bakıyorsun yok. Yıllarını harcayan Gülseren şimdi ne diyor? Yıllarımı benim uğrumda bir şey yapmayacak bir adama harcamayacağım. Devran dönecek, onun bana vermek istemediği ailemi kuracağım. Keşke yıllarını harcamadan görebilseydi. Önce kendine güveneceksin. Bir gün var bir gün yoksa zaten o adam için senin varlığının da bir kıymetinin olmadığını gönlüne anlatacaksın.
Neyse ki bazı adamlar da var ki haklarında güzel şeyler anlatılabiliyor. Kimden bahsediyorum tabi ki Haluk Bilginer’den. Her zaman başkaları adına utanacak değiliz ya, bu seferde başkası adına gururlanabildik nihayet.
Angelina Jolie, Barbaros Tapan’a verdiği röportajında Haluk Bilginer ile tanıştığı anda hızlıca arkadaş olmuş gibi hissettiğini ve rolünü bulmasında ve anlamasında kendisine çok yardımcı olduğunu söyledi. Bilginer setteyken çok keyif aldığını, onunla çalışmayı çok sevdiğini, inanılmaz yetenekli çok gerçekçi oynayan bir oyuncu olduğunu ve onunlayken oyunculuk yapıyor gibi hissetmeyip adeta bir deneyim yaşadığını ifade etti. Hem de konuşurken gözeleri parlayarak.
Haluk Bilginer’de Mehmet Ali Erbil’de Ankara Devlet Konservatuvarı Tiyatro bölümü mezunu. Haluk Bilginer, Mehmet Ali Erbil’den üç yaşta büyük. Birisi dünyaca ünlü bir kadının iltifatlarıyla, gurur duyulacak başarılarıyla anılıyorken diğeri de bitik kariyeri, bahis reklamları ve hayatındaki kadına yaşattığı hayal kırıklığıyla anılıyor. Gülseren diyor ya bir gün devran dönecek diye aslında çoktan dönmüş. Her işi ters gidiyor. Ahı zaten yerde değil haberi yok.