Haber 365
Haberlere Hızlı Erişin Son Dakika Haberleri ve Gelişmeleri Anında, Herkesten Önce Öğrenmek İçin;
Takip Et
Bor İle Hayatınıza Sağlık Katın !
Fatma Toygar
02.10.2024 Wednesday 18:08

Meyveleri hangi saatte tüketmemiz gerektiği merak edilen bir konudur. Meyvenin tüketim saati tüketildiği döneme göre farklı etkiler oluşturabilmektedir.

Kan değerlerinde trigliserid yükselmesinin en önemli sebebi yüksek miktarda meyve tüketimidir. Meyveleri mümkün olduğu kadar öğünlerle beraber değil farklı zamanlarda tüketmek gerekir. Aç olduğumuz dönem meyve tüketimi yaparken kan şekeri dalgalanmalarımızı önleyebilmek adına daha düşük glisemik indeksli meyveleri tercih edip yanında çiğ fındık, çiğ badem ve ceviz tüketimi yapılabilir.

Meyveler sabah tüketildiklerinde bağırsak sistemini çalıştırma ve sindirim yolunu temizleme görevini üstlenirler. Sabah ilk olarak incir, kiraz, dut, üzüm, elma gibi meyveler tüketmek bağırsaklarda detoks sağlar.

Kültürümüzde meyve tüketimi en çok akşam işten ve okuldan eve dönülüp akşam yemeği de yenildikten sonra yapılır. Hatta çeşit çeşit meyvelerden oluşan çok porsiyonlu bir tabak hazırlanır. Çocuklar zorla vitamin olsun denilerek ağızlarına tepilerek beslenir. Oysa hareketin azaldığı bu dönemde meyve yeme alışkanlığı karaciğer yağlanmasının en önemli sebeplerinden birisidir. Öğünlerin ardından yenilen meyvedeki şeker yemekle beraber fermente olarak alkole dönüşür ve hücrelerde yağ depolanması olarak sonuçlanır. Akşam 7’ den sonra sindirim enzimleri azalır, vücut metabolizması yavaşlar ve beden uyku moduna geçişe hazırlanır. Bu dönemde uygun ölçüde onarıcı besinlerin tüketilmesi yaşlanmayı önler.

Glisemik indeksi düşük ve yüksek antioksidan içeren mavi mor renkli meyveleri sebze suları ile birleştirerek smoothie şeklinde akşam yemeği öğünü yerine almak yaşlanmayı geciktirmeye destek olur. 

Meyve tüketimi mutlaka mevsimine uygun olarak yapılmalıdır. Sabah aç karnına veya iki öğün beslenenler öğle saatinde ya da üç öğün beslenenler öğle yemeğinden 3-4 saat geçtikten sonra yapabilirler.

Meyve tüketiminin açlık üzerine etkisi kişisel farklılık gösterebilmektedir. Bazı kişiler ara öğünde meyve yedikten sonra ana öğünde daha az yediğini ifade ederken bazıları meyvenin ardından daha çok acıktığını ve ana öğünde daha çok yemek yemek istediğini ifade etmektedirler. Bu durum farklı sağlık problemleri ile de ilişkili değişebilir. Kişinin bu süreçte kendini tanıması ve bedenin isteğine uygun hareket etmesi faydalı olacaktır.

 

13.09.2024 20:16

ARALIKLI AÇLIK YAPACAĞIM DERKEN SİZİN DE KAFANIZ MI KARIŞTI?

Aralıklı açlık (intermittent fasting) uygulaması ile ilgili sağlık ekollerinin farklı görüşleri bulunmaktadır. Sağlıklı yaş alma ve dinç bir ömür geçirmek isteyenlerin sıklıkla nasıl yapabileceğini araştırıp okuduğu bir konudur.

İKİ ÖĞÜN MÜ ÜÇ ÖĞÜN MÜ?

Bazı yaklaşımlarda günde iki öğün beslenme tavsiye edilerek geç kahvaltı erken akşam yemeği önerilir. Bazı yaklaşımlarda ise sabah erken kahvaltı yapılarak öğlen yemeği de yenilmeli ve akşam hafif beslenilerek kalori kısıtlaması bu şekilde gerçekleştirilmelidir.  Bazı bireyler iki öğün beslenmede kendilerini daha rahat hissederken bazı bireyler ve sağlık problemi olan bir grup için durum daha farklı olup iki öğüne ek 1-2 öğün eklenerek desteklemek iyi olabilmektedir.

Kadim ve Geleneksel Tıbba Göre;

Çok sık beslenmek kadim tıbba göre yanlıştır. Bir önceki öğün sindirilmeden yeni bir öğün veya atıştırmalık yapıldığı zaman bir önceki öğünün vücutta sindirilmeyerek toksin ve atık gaz olarak kalacağını savunmaktadır. Birçok hastalığın bu atık yönetiminin yapılamaması sonucunda gerçekleştiği de öne sürülmektedir.

Fonksiyonel Tıp Yaklaşımına Göre;

Günde 2 öğün beslenilmesi ve erken akşam yemeği yenilmesi daha iyidir. Bazı dönemlerde aralıklı açlık çeşitleri olarak kahvaltıdan akşama 8 saat ara verilmesi ve tekrar kahvaltıya kadar 16 saat açlık yapılması desteklenir. İhtiyaç olduğunda günde tek öğün beslenme ile 24 saat açlık uygulamak kişinin sağlık problemlerinin çözümüne destek olacaktır şeklinde yaklaşmaktadır.  

Tıbbi Beslenmeye Göre Akşam Öğünü Gerekli Mi?

Tıbbi beslenmeye göre akşam öğünü ve içeriği çok önemlidir. Akşam hücrelerin onarım süreci olduğu için akşam yenilecek gıdaların ölü gıda olmaması, canlı ve hücre onarımını destekleyen zengin antioksidanlar içeren meyve ve sebzelerden oluşması yönündedir.  Genç kalmak isteyenler akşam öğününde mevsimine uygun fonksiyonel gıdalar ile beslenmelidir.

Farklı ekollerin yaklaşımının ortak bir sonucu en doğru aralıklı açlık uygulaması için kişinin yapabilirlik durumu ve o anki sağlık problemlerine göre uzman sağlık profesyoneli ile beraber karar vermesidir. Diğer bir ortak nokta yenilecek iki öğün arasında 3-5 saat aralık bırakılıyor olmasıdır. Kişilerin yemek düzeni noktasında kendini nasıl daha sağlıklı ve mutlu hissettiği de göz önünde bulundurulmalıdır.

28.08.2024 16:58

Yaşadığımız şehirlerdeki hava kirliliği, tükettiğimiz hazır paketli ürünlerdeki koruyucu katkı maddeleri, çok sık beslenme alışkanlığı gibi faktörler zamanla vücudumuzda atıkların birikmesine yol açar. Dokularda biriken ağır metaller ile toksinler çeşitli sağlık problemlerine neden olabilir. Bedeni korumak adına ormanlık alanlarda temiz havada yürüyüşler yapmak, canlı su tüketmeye çalışmak ve sağlıklı beslenme alışkanlıkları edinmek önemlidir. Bunları yaparken beslenmede kullandığımız bazı gıdalar ve bitkisel destekler ile toksinlerin temizlenmesine ve hücrelerin detoks yapmasına yardımcı olabiliyoruz. Detoksta faydalandığımız bazı bileşenler; antioksidan baharatlar, bitki özleri, vitamin ve mineraller, klorofil, moringa, spirulina gibi takviyeler vücudumuzdan toksin atmaya yardımcı olmaktadır.

Bu yazımızda sizlere spirulinadan bahsetmek istiyorum. Siprulina mineralli sularda tropikal iklimde yetişen, fotosentez yapan, mavi yeşil alg olarak da bilinen siyanobakteriler cinsinden bir tür tatlı su yosunudur. NASA uzun süreli uzay yolcuları için besleyici niteliği ile spirulinayı aday göstermiştir. Besin içeriği bakımından protein yönünden zengin B12, K, D, C ve E vitaminlerini içermektedir. Mineral olarak demir, kalsiyum, potasyum, selenyum, bakır, fosfor, magnezyum, krom gibi mikro ve makro minerallerden zengindir. Bunlara ek olarak sindirim enzimleri içerdiği için sindirimin düzenlenmesine katkı sağlar.

Süper gıda olarak adlandırılan sağlıklı beslenmeye ilgi duyan kişiler tarafından son zamanlarda çokça tüketilmektedir. Toz ve tablet formları halinde kullanım alanları mevcuttur.

Spirulina yeşil ve mavi renklerde olabilir. Hafif mavimsi renk veren fikosiyanin adında bir pigmenttir antioksidan özellik göstermektedir. Mavi spirulina antioksidan yönünden zenginken yeşil renkli spirulina besin öğesi yönünden daha zengindir.

Yapılan bazı çalışmaların sonuçlarına göre kolesterolün dengelenmesine, kan basıncının düşmesine destek sağlamıştır. Zengin mineral yapısı ile anemi ve demir eksikliğini düzenlemek için de kullanılmaktadır. İçerdiği lifler sayesinde bağırsak sistemini çalıştırıyor aç karına tüketildiğinde uzun süre tokluk hissi sağlayarak, iştahı azaltıyor. Sürekli ve yoğun tüketimi mide bulantısı ve baş ağrısı gibi etkilere sebep olabilir. Günlük 3-10 gram spirulina tüketimi aşılmamalıdır.

16.08.2024 17:55

Kilo verme noktasında dengeli beslenmenin, egzersizin, öğün saatlerinin ve öğün içeriğinin ne kadar önemli olduğunu her zaman konuşuyoruz. Bununla beraber bazı durumlarda kilo verme sürecinde sıkıntılar yaşanabilir. Buna sebep olan faktörler; hormonal dengesizlikler, bazı vitamin-minerallerin eksiklikleri, stres faktörleri, yaşam tarzı alışkanlıkları olarak sayılabilir.

Çin tıbbına göre kilo alımı vücuttaki dengesizliklerden kaynaklanır. Eski öğretilere göre bu düzensizlik karaciğer, dalak, böbrek, tiroid bezi ya da hormonal bir işlev bozukluğu ile ilişkilidir. Bu nedenle kilo kaybı için akupunktur tedavileri genellikle vücudun bu alanlarında kullanılır. Kilo vermek için en önemli akupunktur noktaları kulakta bulunur. Kulakta insan vücudundaki tüm organları uyaran noktalar vardır. Ayrıca kulak ve beyin arasındaki mesafe kısa olduğu için kulaktaki akupunktur noktaları da oldukça etkilidir. Akupunkturun vücudun enerji akışını etkileyerek aşağıdaki mekanizmalarla zayıflamaya etki ettiği düşünülür.

-Metabolizmayı hızlandırmak

-İştahı azaltmak

-Beyindeki açlık merkezini baskılamak

-Stresi azaltmak

Kulaktaki akupunktur noktaları vücutta yağ birikimlerinin bulunduğu bölgelere göre uyarılır. İğneler bulgulara bağlı 10 gün kadar kulakta kalır. Daha hızlı tokluk hissedilir, açlık hissinde azalma olur. Aşırı yeme ortadan kalkar, toksinler vücuttan atılır, hastalar kendilerini daha sakin dengeli ve aynı zamanda aktif hissederler. Akupunktur beyinde serotonin ve endorfin adı verilen mutluluk hormonlarının seviyesini arttırmaya yardımcı olur. Bu şekilde duygusal yeme ile ilgili problemleri azaltmayı destekler. Akupunktur sindirimi düzenleyerek insülin ve diğer hormonları dengeler, mide asitliğini düzenler. Doğru ve dengeli bir beslenme programı ile beraber uygulanan akupunktur tedavisi ile daha kısa sürede sağlıklı ve kalıcı bir kilo kaybı sağlanabilir.

29.07.2024 15:05

Doğada 230 dan fazla bor minerali bulunmaktadır. Günlük hayatta bor; cam seramik, deterjan, kimya sanayi, tarım, sağlık ve daha birçok alanda kullanılmaktadır. Borun insan vücudu için çok yararlı etkileri olduğu çalışmalarca tespit edilmiştir. Belirlenen verilere göre günlük 1-13 mg bor ihtiyacımız vardır. Hastalık durumunda bu oran artabilir.

Sağlıkta Bor;

Vücuttaki sağlık etkilerine baktığımızda kalsiyum ve D vitamini oranının düzenlenmesinde rol oynayarak kemik yapısını korur ve (osteoporozu) kemik erimesini önlemeye yardımcı olur. Alkali bir bileşik olduğu için vücutta asitliği azaltarak hücrelerin kanserleşme sürecine girmesini önler. Farklı kanser türlerinde bor kullanımının faydalı etkileri gözlenmiştir. Birçok hastalıkta tedaviye yardımcı olarak kullanılmaktadır. Borun en önemli etki mekanizması DNA onarımı sağlamasıdır. DNA yapısı sağlam bir hücrede organlarımız da sağlıklı olur. Hormonlar üzerindeki dengeleyici etkisi sayesinde adet gecikmelerini düzenler. Kadınlarda erken menopoz riskini azaltır. Kan şekerini dengeler. Yağ hücrelerinde biriken toksinlerin atılmasını sağlayarak kilo verme sürecine destek olur.

Temizlikte Bor;

Birçok deterjan ve kokusunu çok sevdiğimiz yumuşatıcılar yüksek miktarda kimyasal içermesi nedeniyle vücutta alerji ve kaşıntıya sebep olur. Kimyasal ve alerjik deterjanlar yerine çamaşır ve bulaşık temizliğinde bor minerali içeren doğal deterjanların kullanılması alerjileri azaltır.

Tarımda Bor;

Tarım kimyasalları ve pestisit kullanımı günümüzde çeşitli hastalıkların ortaya çıkmasına neden olmuştur. Bu kimyasallar çocukların bilişsel fonksiyonlarını bozmaktadır. Sebze ve meyve yetiştirmede organik ve bor içeren tarım ürünlerinin kullanılması bitkinin köklerinin daha güçlü olmasına ve sağlıklı yetişmesine destek olur. Bor ürün verimliliğinin de artmasını sağlar. 

Bor içeren besinler;

Badem, fındık, kuru üzüm, kayısı şeftali, erik, brokoli, havuç, vişne, sarımsak gibi bor minerali içeren besinlere soframızda yer vererek sağlığımıza katkı sunabiliriz. 

18.07.2024 12:17