17 Mayıs 1957'de aramızdan ayrılan yazar, eleştirmen ve çevirmen Nurullah Ataç, vefatının 63. yılında anılıyor.
1 Ağustos 1898'de İstanbul'da dünyaya yazarın asıl ismi Ali Nurullah Ata'dır.
Eleştiri ve deneme alanı dışında hemen hemen eser vermeyen sayılı yazar ve şairlerden biri olan Ataç, Galatasaray Sultanisi'ndeki eğitiminin ardından İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi'nde okudu.
İsviçre'nin Cenevre şehrinde bulunan ve Fransızcayı kendi azmiyle öğrenen bulunan usta yazar, 1921'de sınava girerek Nişantaşı Lisesi'nde Fransızca öğretmeni olarak meslek hayatına başladı.
Türk edebiyatında deneme türünün öncü isimlerinden kabul edilen usta edebiyatçının İlk yazıları 1921-1922 yıllarında yayımlandı.
1925'te Leman Hanım'la evlendi ve bir çocuğu olan Nurullah Ataç, tiyatro ve edebiyat eleştirileri de yaptı. Oyun yazma girişimlerinde de bulunan Ataç'ın bu girişimi fazla uzun sürmedi.
50'YE YAKIN KİTAP ÇEVİRDİ
1945'ten sonra Cumhurbaşkanlığı çevirmeni olarak görev yapan ve bu görevi emekliliğine kadar sürdüren Ataç, Fransız, Rus, Latin klasik ve çağdaş yazarların eserlerinden elliye yakın kitap çevirdi.
Türkçenin yabancı kelimelerden arındırılması için büyük çaba sarfeden yazar, "Tan", "Posta", "Cumhuriyet", "Akşam", "Hakimiyeti Milliye", "Ulus", "Dergah", "Milliyet", "Türk Dili", "Varlık", "Yedigün", "Son Havadis", "Dünya", "Ülkü", "Seçilmiş Hikayeler" gibi gazete ve dergilerde yazılar yazdı.
Yazdığı eleştiri yazılarıyla Türk tiyatrosuna da yol gösterici olan usta yazar Batılı tiyatroyu da yakından takip etti ve Türklerin de Batılı oyunlarla tanışması için büyük çaba gösterdi.
Eserlerinde hafif mizaha kaçan bir üslup tercih eden yazar, Ankara’da Talim ve Terbiye Dairesi, Ticaret Bakanlığı ile İlk Tedrisat Dairesi'nde de çeşitli görevlerde bulundu.
Bir süre sonra öğretmenlik mesleğine geri dönen Ataç, Pertevniyal Lisesi, Ankara Orta Muallim Mektebi, Gazi Eğitim Enstitüsü ve Ankara Atatürk Lisesi, İstanbul Üniversitesi'nde Fransızca öğretmeni olarak çalıştı.
TÜRK EDEBİYATI İÇİN BÜYÜK MÜCADELE VERDİ
1949’da Türk Dil Kurumu üyesi olan ve yazılarınde Türk edebiyatı için büyük mücadele veren Ataç, edebiyatın yenileşmesi ve anlaşılır olması, yazı dilinin konuşma dilinin imkanlarını kullanarak topluma daha çok hitap etmesi gibi konulara sıklıkla değindi.
11 Şubat 1951'de Türk Dil Kurumu'nda yönetim kuruluna seçilen Ataç, kısa bir süre sonra da Yayın Kolu Başkanlığına getirildi.
Türk edebiyatında eleştiri ve deneme türünün gelişmesine önemli katkılar sunan Ataç, bir ara siyasetle de ilgilendi.
Dönemin genç yazarlarının tanınmasını da sağlayan Ataç, Anadolu'nun uzak köşelerinde çıkan dergilerdeki amatör yazıları izleyen, umutlu bulduğu gençleri cesaretlendirdi.
Kendisini "Günde 24 saat edebiyatçı olan" şeklinde tanımlayan usta edebiyatçı, yeni çıkmış bir yapıtı beğenmemişse, en yakın bir arkadaşı bile olsa acımasızca eleştirirdi.
Arkadaşlarıyla arası her zaman iyi olmayan ve güçlü hafızasıyla bilinen yazar, eserlerinde konuşur gibi bir dil kullandı.
Otuz altı yıllık yazı hayatına seksenden çok dergi ve gazetede 4000’den fazla yazı sığdıran ve çeviriye büyük önem veren usta edebiyatçı, Latin, Fransız, Rus klasik ve çağdaş yazarlarından 70'e yakın kitap çevirdi
Batı edebiyatının önde gelen yapıtlarının Türkçeye kazandırılmasına öncülük eden Nurullah Ataç, 1955’te eşinin ölümünün ardından rahatsızlandı ve 17 Mayıs 1957'de vefat etti.
BAZI ESERLERİ
Deneme ve söyleşi
"Karalama Defteri", "Günlerin Getirdiği", "Diyelim", "Sözden Söze", "Ararken", "Söz Arasında", "Günce", "Dil Üzerine Söyleşiler", "Prospero ile Caliban", "Dergilerde", "Diyelim", "Söyleşiler"
Çeviri
"Kızıl ile Kara", "Adsız Köşk", "Kumarbaz, "İki Yeni Gelinin Hatıraları", "Taras Bulba", "Çömlek","Masallar", "Madame Bovary"