Uzmanlar Utangaç Mesane Sendromu'na Karşı Uyardı: Böbrek Yetmezliğine Kadar Gidebilir!

Dışarıda tuvalete giremeyen insan sayısının salgınla birlikte arttığına vurgu yapan uzmanlar, 'utangaç mesane sendromu'na karşı uyardı. İşte detaylar...

03.02.2022-17:41 - (Son Güncelleme: 03.02.2022-17:58) Uzmanlar Utangaç Mesane Sendromu'na Karşı Uyardı: Böbrek Yetmezliğine Kadar Gidebilir!

Pandemi süreci sosyal hayatımızı derinden etkiledi. Kapalı ortamlarda fazla kalmamak ya da dışarda daha kısa görüşmeler yapmak akla gelen ilk örneklerden. Ancak biraz daha detaya indiğimizde bu süreç bazılarımızı tuvalet ihtiyacına kadar etkilemiş durumda. Dışarıda asla tuvalete giremeyen insan sayısının salgınla birlikte arttığına vurgu yapan uzmanlar, utangaç mesane sendromuna dikkat çekti.

Marmara Üniversitesi Tıp Fakültesi Üroloji Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Tufan Tarcan, NP Feneryolu Tıp Merkezi Psikiyatri Uzmanı Doç. Dr. Barış Önen Ünsalver ve psikiyatri uzmanları Prof. Dr. Çağatay Karşıdağ ve Dr. Şahut Duran pandeminin yol açtığı bu artışa ilişkin çarpıcı açıklamalarda bulundu.

'EN TENHA TUVALETİ TERCİH EDİYORLAR'

Paruresis ya da daha çok bilinen adıyla utangaç mesane sendromu, kişilerin kendi evlerindeki tuvalet dışında başka bir tuvalette idrarını rahat yapamaması anlamına geliyor. Prof. Dr. Tufan Tarcan, bu durumun altında yatan herhangi bir ürolojik neden olmadığını söyledi. Bu sendromun, mesane kasından, üretral sfinkterlerden ya da mesaneyi yöneten sinir sisteminin bozukluğundan kaynaklanan bir problem olmadığını belirten Prof. Dr. Tarcan, "Bu tamamen sosyal bir kaygı sendromu olarak başlıyor. Sebebi çoğu zaman kişinin anlaşılamayan kaygısından kaynaklanıyor. Buna karşın, idrarını tutmayı devamlı alışkanlık haline getiren kişilerde üriner sistemin bozulmasına yol açabiliyor" diye konuştu.

Bu sendroma sahip kişilerin arkadaşlarının evinde ya da umumi tuvalette idrar yapamadıklarını söyleyen Prof. Dr. Tarcan, bu problemin hem kadınlarda hem de erkeklerde görüldüğünü belirterek, "Daha hafif durumlarda kişiler idrarını yalnızken yapabilir ama yanlarında birileri varken yapamazlar. Tipik bir davranış şekli olarak ise en tenha tuvalet tercih edilir ya da erkekler özelinde ifade edersek en köşedeki pisuvar tercih edilir" ifadelerini kullandı.


'SIVI ALIMINI DAHİ KISITLIYORLAR'

Utangaç mesane sendromunun aslında bir hastalık olarak değil bir belirti olarak ele almak gerektiğini vurgulayan Doç. Dr. Ünsalver, kendi evi dışında idrar yapmaktan kaçınan kişilerin 'idrar ihtiyacı olabilir' düşüncesiyle bu tür yerlere gitmekten vazgeçtiklerini veya önceden sıvı alımını dahi kısıtladıklarına değindi.

Doç. Dr. Ünsalver, başka bir yerde tuvalete girmek zorunda kalma fikrinin akla gelmesiyle birlikte kişilerde çarpıntı, terleme, ağız kuruluğu ve bedensel gerginlik gibi bedensel belirtilerin görülebildiğini belirtti. Dr. Şahut Duran ise Amerikan Psikoloji Derneği tarafından dünyanın dört bir yanından bilim insanları ve uzmanlarının önerisi ile 'psikolojik rahatsızlıkların tanılanması' amacıyla hazırlanan bir el kitabı olan DSM-5'e göre utangaç mesane sendromunun sosyal fobiler altında sınıflandırıldığını belirtti.

ABD'DE YAKLAŞIK 20 MİLYON KİŞİDE GÖRÜLÜYOR

Peki utangaç mesane sendromu daha çok kimlerde görülüyor? ABD'de yaklaşık 20 milyon kişinin bu durumdan etkilendiğinin tahmin edildiğini söyleyen Prof. Dr. Tufan Tarcan, Türkiye'de bu konuda net bir bilginin olmadığını paylaştı. Bu sendromun çoğunlukla gizli kalabildiğini söyleyen Prof. Dr. Tarcan, birçok insanın bu sendromla bir hekime başvurmadan baş etmeye çalıştığını belirterek "Hatta bazı hastalar, yaşadıkları rahatsızlığın normal olduğunu, herkesin böyle olduğunu zannedebiliyor. Yani bunun bir patolojik durum olduğunun farkında olmayabiliyorlar" ifadelerini kullandı. Bu sendromun erkek çocuklarına göre kız çocuklarında daha çok görüldüğünü söyleyen Prof. Dr. Tarcan, "İleri yaşlarda da yine erkeklere göre kadınlarda bu sendromu daha çok görüyoruz" diye konuştu.

Prof. Dr. Çağatay Karşıdağ ise utangaç mesane sendromunun toplumun ortalama yüzde 7'sinde görüldüğünü söyledi. Bu sendromun erkeklerde yüzde 75-92 aralığında, kadınlarda ise yüzde 8-44 aralığında görüldüğünü belirten Prof. Dr. Karşıdağ, "Bu durumun sebebi kadın-erkek arasındaki anatomik farklılıktan kaynaklandığı düşünülmektedir" diye konuştu. Bu sendromun tek başına görülen bir rahatsızlık olmadığına vurgu yapan Prof. Dr. Karşıdağ, "Kaygılı, huzursuz, panik yapıda kişilerde görülen aşırı hassas sempatik aktivasyon, utangaç mesane sendromuna davetiye çıkaracaktır" diye devam etti.


'HASTALIK BULAŞACAK' ENDİŞESİYLE...

Dr. Şahut Duran da bu sendromun daha sık erkeklerde görülmek üzere toplumun yüzde 7'sinde gözlemlendiğini belirtti. Bu sendroma sahip kişilerin vücut imajlarıyla ilgili aşırı endişelere sahip olduğunu, belirsiz ipuçlarını olumsuz olarak yorumlamaya yatkın olduklarını söyleyen Dr. Duran, bu rahatsızlık yüzünden hastaların seyahat ve sosyal aktivitelerden kaçındıklarını, mesleklerini bırakabildiklerini ve ileri durumlarda evden çıkmaktan kaçınabildiklerini vurguladı.

Kendi evi dışındaki yerlerde tuvalete gitmekten endişe duyan kişilerde birkaç psikiyatrik rahatsızlık olabileceğine işaret eden Doç. Dr. Barış Önen Ünsalver de bu rahatsızlıkların yaygın anksiyete bozukluğu, sağlık anksiyetesi, obsesif kompulsif bozukluk (OKB), sosyal anksiyete bozukluğu ve paranoid düşünce bozukluğu ya da paranoid kişilik yapılanması olduğunu belirtti. "Asıl psikiyatrik rahatsızlığa bağlı olarak belirti değişebilir" diyen Doç. Dr. Ünsalver, "Örneğin sosyal anksiyete bozukluğu olan kişi alay edileceği ya da rezil olacağı endişesiyle bundan kaçınabilir. OKB tanısı olan bir kişi evi dışında bir yerde tuvalete girdiğinde kendisine bir hastalık bulaşacak endişesiyle tuvaletten kaçınabilir. Paranoid düşünce bozukluğu olan bir kişi ise tuvalette kamera olduğu, izlendiği ve zarar görebileceği gibi düşünceler sebebiyle tuvalete girmezler" diye konuştu.

ANNE-BABALAR DİKKAT!

"Olguların bir kısmında bu sendromun çocukluk çağından kaynaklanan bir davranışsal patoloji olduğunu düşünüyoruz" diyen Prof. Dr. Tufan Tarcan, başlangıç noktasının çocukların bezden ayrıldığı zaman olduğuna işaret etti. Çocukların bezden ayrıldıkları dönemde uygulanan cezalandırma ve korku yöntemleriyle birlikte idrar kaçırmanın utanılması gereken bir şey olduğu algısının yerleşebildiğini ve uzun süre idrar tutmanın yüceltildiğini söyleyen Prof. Dr. Tarcan, çocukluk çağından başlayan bir seyrek idrar yapma durumunun ortaya çıkabildiğinin altını çizdi.

Daha önceden gerçekleşen idrar yolu enfeksiyonlarıveya ürogenital travmaların da bu sendroma yol açtığını söyleyen Prof. Dr. Tarcan, bu problem kaynağında öğrenilmiş davranış bozukluğunun yattığını belirtti. Bazı çocukların sabah uyandıklarında idrar yaptıktan sonra bütün gün okulda hiç idrarlarını yapmayarak, bütün gün idrarlarını tutarak akşam eve döndüklerini söyleyen Prof. Dr. Tarcan, "Böyle bir tabloda da mesane kapasitesi büyüyor ve bu alışkanlık bütün yaşama sirayet edebiliyor" diye konuştu. Anne ve babaların, çocuklarının bezden ayrılma döneminde doğru davranışlar sergilemesi gerektiğini söyleyen Prof. Dr. Tarcan, okula başlama döneminde uygun tuvalet ortamının yaratılmasına dikkat çekerek "Çocuklara 'Aman kızım, oğlum, tuvalete sakın gitme okulda, gel evde temiz temiz yaparsın' tavsiyesi verilmemeli" dedi.


'BELLİ SIKLIKLA İDRARI BOŞALTMAK GEREKİYOR'

Bir erişkinin günde ortalama idrara çıkma sayısının 5 ile 7 arasında seyrettiğini söyleyen Prof. Dr. Tufan Tarcan, idrar tutmanın mesaneyi zorlamak anlamına geldiğini belirtiyor. "Düzenli sıvı alan bir kişi belli sıklıkla idrarını boşaltması gerekiyor" dedi. Mesane kapasitesinin erişkinlerde ortalama yaklaşık 400-450 ml civarında olduğunu söyleyen Prof. Dr. Tarcan, "Utangaç mesane sendromu olan hastalarda 1-1.5 litreye varan, hatta daha da yüksek mesane kapasiteleri ile karşılaşabiliyoruz" diye konuştu.

Bu yüksek mesane kapasitelerinin birçok ürolojik probleme yol açabildiğini vurgulayan Prof. Dr. Tarcan, "Uzun süre idrar tutma ile mesane kapasitesinde artışa paralel olarak bir aşamadan sonra mesane duyusunu ve kasılma gücünü kaybediyor. Halbuki mesanenin boşalabilmesi için öncelikle mesanenin içindeki idrarı belli bir hacimde hissedebilmesi ve mesane kasının belli bir kuvvette kasılması lazım" diye devam etti.

'BÖBREK YETMEZLİĞİNE KADAR GİDEBİLİR'

Bu sendromu yaşayan kişilerin idrar yapma anında mesane kasının kasılma gücünde bir azalmanın ortaya çıktığını söyleyen Prof. Dr. Tarcan, "Bunun neticesi olarak idrar yaptıktan sonra mesanede kalan idrar miktarı artabilmekte" diye konuştu. Mesanede idrar miktarının artmasının hem idrar yolu enfeksiyonu ya da mesane taşı gibi problemlerin görülme sıklığını fazlalaştırdığını belirten Prof. Dr. Tarcan, "Bunlardan çok daha önemlisi, böbrekler üzerindeki yük arttığı için böbrek yetmezliğine kadar giden bir tablo tetiklenebiliyor. Dolayısıyla utangaç mesane sendromu kesinlikle küçümsenecek bir tablo değil" diye konuştu.

Doç. Dr. Barış Önen Ünsalver de tıpkı Prof. Dr. Tufan Tarcan gibi böbrek hastalıklarına dikkat çekti. "Tuvalet yapılmaması idrar yolu iltihabı, böbrek taşları gibi çeşitli idrar yolu ve böbrek hastalıklarına sebep olabilir" diyen Doç. Dr. Ünsalver, "Bu kişiler sıvı alımlarını kısıtlayabildikleri için su-tuz dengeleri bozulabilir ve bunun bozulması da kalp-damar ve sinir sisteminde bazı sorunlara sebep olabilir" dedi.

'ISRARCI OLMAYIN'

Utangaç mesane sendromu çocuklarda sıklıkla görülüyor. Peki aileler ne yapmalı, nelere dikkat etmeli? Doç. Dr. Barış Önen Ünsalver, çocukların yaşına göre ailelerin yaklaşımının değişebildiğini belirtti. "Eğer çocuk tuvalete yalnız gitmekten endişeliyse onunla birlikte tuvalete gidip tuvaletin dışında çocuğu bekleyip idrar yapması teşvik edilebilir" diyen Doç. Dr. Ünsalver, ortaokul ve lise döneminde ise tuvalet kaçınmasının arkasında herhangi bir obsesif (takıntılı), paranoid (kuşkucu), sosyal endişeli ya da sağlık kaygılı bir düşünce olup olmadığının araştırılabileceğini belirtti. Doç. Dr. Ünsalver, "Israrcı olmamak, çocuğun durumuyla dalga geçmemek ve onu küçümsememek gerekir. Eğer gerekirse bir çocuk ergen psikiyatri uzmanından destek alınabilir" diye devam etti.

Ebeveynlerin çocuklarına baskı kurmaması gerektiğinin altını çizen Prof. Dr. Çağatay Karşıdağ, çocuklara idrarlarını ev dışında yaptırmaya zorlamanın onlardaki sıkıntıları daha da körükleyebileceğini belirterek, "Bu konuda ebeveynlerin bir çocuk-ergen psikiyatrisi uzmanından yardım almaları uygun olacaktır" diye konuştu. Utangaç mesane sendromunun özellikle okul çağındaki çocukların hayatını zorlaştırdığını söyleyen Dr. Şahut Duran, "Okul çağı çocuklarında öncelikle öğretmenler tarafından fark edilen bu durum günlük hayatı etkiliyorsa muhakkak bir uzmandan yardım alınarak bu sorunun yetişkin yaşlara taşınması önlenmelidir" diye konuştu.

'KABIZLIKLA DA İLİŞKİLİ'

Çocuklarda bezden ayrılma dönemine vurgu yapan Prof. Dr. Tufan Tarcan, "Çocuğun bezden ayrıldığı zamanlamanın çok iyi seçilmesi gerekiyor. Artık çocuğun idrarını fark ettiği dönemde bezden ayrılmalı. Bundan daha önce veya daha geç ayırmak ve çocuğa zorlayıcı, cezalandırıcı, korkutucu tavır takınmaktan mutlaka kaçınmak lazım" ifadelerini kullandı. Okullarda ya da kreşlerdeki tuvaletlerin mutlaka temiz olması gerektiğini söyleyen Prof. Dr. Tarcan, idrar tutmaya meyilli çocukların okuldaki öğretmenleri tarafından gün içinde idrarlarını kesinlikle 4 saatten daha fazla tutmalarının engellenmesi gerektiğinin altını çizdi.

Klozete oturan çocukların ayaklarının mutlaka yere değmesi ve klozet büyüklüğünün çocuğa göre olması gerektiğini vurgulayan ve çocukların idrar yaparken dengede kalmak için ayrı bir çaba sarf etmemesi gerektiğinin altını çizen Prof. Dr. Tarcan, "Çünkü böyle durumlarda idrar yapmak için gevşemesi gereken pelvik taban ve bunun bir parçası olan üretral sfinkterlerin gevşememe sorunu ortaya çıkıyor. Yani pompa idrarı pompalarken vananın tam gevşememesi durumu... Bu da disfonksiyonel işeme dediğimiz tabloya yol açabiliyor. Bu tabloda tipik olarak hastalar düşük akım hızı ile kesintili ve uzun sürede idrarlarını yapıyorlar" dedi.

Çocuklarının tuvalete uzun bir süre gitmediğini ve kesintili idrar yaptıklarını gözlemleyen ebeveynlerin mutlaka bir çocuk ürolojisi uzmanına başvurması gerektiğini söyleyen Prof. Dr. Tarcan, "Kabızlıkla da bu tablonun ilişkili olduğunu biliyoruz. Eğer çocukta kabızlık varsa bu da mutlaka tedavi edilmeli" dedi.

PANDEMİ DÖNEMİNDE ARTIŞA GEÇTİ Mİ?

Peki utangaç mesane sendromu pandemi döneminde artışa geçti mi? Prof. Dr. Çağatay Karşıdağ, literatüre bakıldığında pandemi dönemine ait güncel verilerin olmadığını görmekte olduklarını belirterek, "Ancak teorik olarak konuşacak olursak pandemi dönemi yapısal olarak kaygılı insanlarda altta yatan sıkıntıları tetikleyebilecektir. Bu da kişide altta yatan utangaç mesane sendromunun aktiflenmesiyle sonuçlanabilir" diye konuştu.

Dr. Şahut Duran da pandemi döneminde insanların hastalık bulaşma korkusu ile umumi tuvaletleri kullanmaktan kaçınır hale geldiğini belirtti. Dr. Duran, "Evi dışındaki tuvaletleri kullanmak istemeyen insanlar önlem olarak su içmiyor. Bu durum da başka sağlık sorunlarına davetiye çıkartıyor" dedi. Doç. Dr. Barış Önen Ünsalver, pandemi dönemindeki sosyal mesafe ve hijyen uyarılarının, umumi tuvaletlerin kullanımını engellediğini belirtti. Doç. Dr. Barış Önen Ünsalver, "Virüsün bulaşıcılığı yüksek olduğu için halihazırda sürekli zihnimiz bununla meşgul olduğundan bulaşmayı önleyecek davranışlar geliştirdik. Umumi tuvalet kullanmamak da bunlardan birisi" diye konuştu.

'KOVİD KORKUSU YÜZÜNDEN...'

"Utangaç mesane sendromu tamamen hastanın kaygısıyla doğru orantılı olarak artan bir durum olduğu ve pandemi döneminde de kişilerde kaygı durumu artabildiği için maalesef pandemi döneminde bu sendromun görülme sıklığının artması beklenir" diyen Prof. Dr. Tufan Tarcan ise henüz bu görüşü destekleyen bir çalışmanın olmadığını ancak özellikle pandemi döneminde Kovid korkusuyla dışarda tuvalete gitme alışkanlığının çok daha zor hale geldiğinin altını çizdi.

Kovid korkusuyla kişilerin daha çok evlerinde tuvalete girmeyi tercih eder hale geldiğini vurgulayan Prof. Dr. Tufan Tarcan, "Ancak bunlar, dışarı çıkan, sosyal yaşamını ya da iş hayatını bir ölçüde dışarda devam ettirmek zorunda kalan kişiler için geçerli. Elbette evden dışarı çıkmayan kişiler için pandemide bir artıştan söz edemeyiz" diye konuştu. Evinden dışarı çıkan kişilerin Kovid korkusuyla umumi tuvaletleri daha az kullanır hale geldiğini vurgulayan Prof. Dr. Tarcan, "Bu da elbette utangaç mesane sendromunun şiddetini artıran bir tablo yarattı" ifadelerini kullandı.

BAŞA ÇIKMAK İÇİN NELER YAPILMALI?

Peki utangaç mesane sendromuyla başa çıkmak için neler yapılabilir? İlk olarak bu belirtinin hangi psikiyatrik tablonun parçası olduğunu anlaşılması gerektiğini vurgulayan Doç. Dr. Barış Önen Ünsalver, idrar yapma düşüncesinin verdiği rahatsızlığı gidermek için gevşeme egzersizlerinin denenebileceğini belirtti. Doç. Dr. Ünsalver, "Örneğin kişi kendisinin tuvalete gittiğini düşünüp gerildiğinde nefes alışverişini yavaşlatarak bir yandan da bedenini gevşeterek idrar yapmanın getirdiği gerginliği gevşeme ve rahatlama haliyle eşleştirmeyi deneyebilir" diye konuştu.

"Kişinin kendisini iyi tanıması ve sorunun üzerine gitmektense hangi durumlarda daha sıklaştığını fark etmeye çalışması çözüme katkıda bulunacaktır" diyen Prof. Dr. Çağatay Karşıdağ, evden çıkamama ya da sokakta yürüyememe gibi günlük işlevselliğin ve üretkenliğin etkilendiği durumlarda mutlaka bir profesyonelden yardım talebinde bulunulması gerektiğini vurguladı. Bu rahatsızlıkla ilişkili belirtilerin kişinin günlük rutinini etkileyen bir rol oynadığı takdirde mutlaka bir ruh sağlığı uzmanından danışmanlık alınması gerektiğinin altını çizen Dr. Şahut Duran, "Tedavi seçenekleri hastalığın şiddetine, eşlik eden ruhsal hastalıkların varlığına göre değişmekle birlikte sıklıkla farmakoterapi ve psikoterapi seçeneklerini içerir" dedi.

EĞER KAYGI DÜZEYİNİZ YÜKSEKSE...

Bu rahatsızlığı yaşayanların mutlaka doğru bilgilendirilmesi gerektiğini söyleyen Prof. Dr. Tufan Tarcan, belirgin bir anksiyete ve yüksek kaygı düzeyi olduğu takdirde mutlaka bir psikiyatrist ya da bir psikologdan yardım alınması gerektiğini vurguladı. Utangaç mesane sendromunun tedavisinde en önemli silahın mesanenin yeniden eğitimi olduğunun altını çizen Prof. Dr. Tarcan, "Burada kişide belli bir sıkışma olmadan belirli saat aralıklarıyla tuvalete gidip idrarını yapması ve bunu yaparken tam olarak gevşemesi istenir. Buna mesanenin zamanlı işeme ile yeniden eğitimi adını veriyoruz" ifadelerini kullandı.

Rahatsızlığın çözümü için pelvik taban egzersizlerin önemine vurgu yapan Prof. Dr. Tarcan, "Tabloya disfonkiyonel işeme eşlik ediyor ise pelvik taban egzersizleri ile idrar yapımı sırasında açılması gereken sfinkter yapılarının kontrolü ve idrar yapma anında tam olarak gevşemenin nasıl olması gerektiğini hastaya biyo 'feedback' eşlikli EMG çalışmaları ile öğretiyoruz" diye konuştu.

YORUM YAZ..
Modal