Mustafa Kemal Üniversitesi (MKÜ) Ziraat Fakültesi Biyosistem Mühendisliği Arazi ve Su Kaynakları Ana Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Berkant Ödemiş, son ayların yağış bakımından güzel geçtiğini söylese de önümüzde uzun bir yaz olduğunun altını çizdi.
MKÜ Ziraat Fakültesi Biyosistem Mühendisliği Arazi ve Su Kaynakları Ana Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Berkant Ödemiş, rehavete girilmemesi gerektiğini belirterek, suyun savurgan bir şekilde kullanılmaması gerektiğinin altını çizdi ve ekledi: "Yağış açısından bu yıl verimli geçti. Uzun yılların ortalamasına göre daha fazla yağsa da bu duruma aldanılmaması gerekiyor. Şunu asla unutmamak lazım; iklim değişikliğinin etkisiyle Akdeniz iklim kuşağı içerisinde yaz mevsimlerinin uzunluğu giderek artacaktır. Bu konuda yapılan araştırmalar güneyin sıcak ikliminin her 10 yılda bir 40 kilometre kuzeye ilerlediğini göstermektedir yani gelecek yıllarda Afrika sıcaklarına maruz kalacağız. Biz her ne kadar bu sene yeterince yağış aldığımızı düşünmüş olsak da bu dönemden itibaren nisan ayı içinde belki bir yağmur daha görebiliriz ama kasım ayına kadar uzun süren bir kuraklık dönemine de girmiş olabiliriz. Sakın aldanmayın, uzun bir yaz mevsimi bizi bekliyor olabilir. Bu yüzden suyun bolluğuna sakın aldanmayın, suyu kontrolsüz ve savurgan bir şekilde kullanmak büyük bir sorunu beraberinde getirir.”
Asla aldanmamak gerek
Uzun yıllık veriler açısından bu senenin son derece ekstrem olduğunu kaydeden Ödemiş,su kullanımında herhangi bir değişikliğe gidilmediğinde sürekli olarak bir sorunla karşılaşılabileceğini belirten Ödemiş, “Tüm Türkiye genelini düşündüğümüz zaman 1990’lı yıllarda yaklaşık 650 mm olan yağış miktarları son dönemde 570 mm’ye kadar düşmüştü. Uzun zamandır görmeyi beklediğimiz bir yıl yaşadık. Bu bizim için önemli. Nereden baksanız uzun yıllık ortalamalarda dekarda 80 ton su kaybının yaşandığı bir dönem yaşıyorduk. Bu sene düşen yağışlar ile birçok bölgede barajlar, göller, göletler doldu. Bu durum özellikle uzun geçecek yaz mevsimi açısından çiftçinin ya da kentsel ihtiyaç duyulan suyun karşılanabilmesi için kısmen de olsa yeterli. Şunu unutmamak lazım, bu sene gördüğümüz yağışta hiçbir zaman bizim 2000’li yılların başında ya da 1990’ların ortalarında gördüğümüz yer altı su seviyelerine dönmemize neden olmayacak. Düşen yağış miktarı fazla gibi gözükse de buna asla aldanmamak gerekir çünkü su kullanım alışkanlıklarımızda bir değişime gitmediğimiz sürece su sorunu sürekli karşımıza çıkacak. Özellikle tarımsal sulamada kullandığımız suyun miktarını kesinlikle azaltmamız lazım. Sanayi ve kentsel kullanıma baktığımızda suyu en fazla tarım sektörünün kullandığını görüyoruz. Toplam kullanılabilir suyun tek başına yüzde 73'ünü tarım kullanıyor." ifadelerini kullandı.
Toprak tuzlanması tehlikesi
Tarım alanında sulama yapılırken suyu savurganca harcamamanın önemini anlatan Ödemiş, "Tarımsal sulamada özellikle suyu kullanmak demek, aynı zamanda kullandığımız kadar toprağa tuzu ilave etmek demektir. Bunu düşünerek suyu kesinlikle dikkatli ve özenli kullanmamız gerekir. Bugün dünyanın birçok bölgesinde aşırı sulamadan kaynaklanan ve bu sorunun yarattığı diğer problemler nedeni ile toprak tuzlanmaya başladı. Hem dünya genelinde hem de ülkemizde sulanan alanların yaklaşık beşte 2’si düşük ve orta derecede tuzlanmış durumdadır. Bilindiği gibi toprak tuzluluğu demek ürün kaybı demek. Ürün kaybının olduğu yerde toprak yavaş yavaş elden çıkmakta ve ekilemez hale gelmektedir. Bunu önlemenin en iyi yollarından bir tanesi de bitkinin ihtiyaç duyduğu oranda suyu vermektir. Onun için ne kadar çok suyumuz olursa olsun kesinlikle bir sulama programlaması dahilinde bitkinin ihtiyaç duyduğu suyu, istediği zamanda, istediği miktarda ve kontrollü bir şekilde vermemiz gerekir.” değerlendirmelerinde bulundu.