Fas'ın 'beyaz şehri' adını verdiği Kasablanka, Fas'ın ana havalimanına ev sahipliği yapmasıyla herkesin ayak bastığı ilk yer olmasına rağmen bir Marakeş havası vermiyor. Fas'ta, Atlas Okyanusu kıyısında ticaret ve endüstri limanı olan kent. 15. yüzyılda Portekizliler tarafından "Anfa" adıyla kurulmuş eski bir kent olan Casablanca; tanınmış şehirci Prost ve yardımcıları tarafından yenilenmiş limanı, yolları ve alanlarıyla çağdaş şehirciliğin tipik bir örneği durumuna getirilmiştir. Aynı zamanda II. Dünya Savaşı'nda pek çok siyasi görüşmeye ev sahipliği yapmış bu şehir asıl ününü 1942 yılında çekilen Hollywood yapımı ''Casablanca'' filmiyle kazanmıştır. Günümüzde Casablanca sahilleri, sörf yapan sporcularun tercih ettiği yerler arasındadır. Rüzgarlı havası ve dalgalı denizi ile Casablancanın sahili, sörfçüler için uygundur. Palmiye ağaçları ile süslü kordon boyu, turistlerin ilgisini çekmektedir. Bu cadde üzerinde pek çok villa ve lüks oteller bulunmaktadır. Restoranlar ve barlar ile eğlence hayatının merkezi haline gelmiş olan bu cadde de, kentin zengin ve tanınmış aileleri yaşamaktadır. İşte Kasablanca...
Fas'ın 'beyaz şehri' adını verdiği Kasablanka, Fas'ın ana havalimanına ev sahipliği yapmasıyla herkesin ayak bastığı ilk yer olmasına rağmen bir Marakeş havası vermiyor. Fas'ta, Atlas Okyanusu kıyısında ticaret ve endüstri limanı olan kent. 15. yüzyılda Portekizliler tarafından "Anfa" adıyla kurulmuş eski bir kent olan Casablanca; tanınmış şehirci Prost ve yardımcıları tarafından yenilenmiş limanı, yolları ve alanlarıyla çağdaş şehirciliğin tipik bir örneği durumuna getirilmiştir. Aynı zamanda II. Dünya Savaşı'nda pek çok siyasi görüşmeye ev sahipliği yapmış bu şehir asıl ününü 1942 yılında çekilen Hollywood yapımı ''Casablanca'' filmiyle kazanmıştır. Günümüzde Casablanca sahilleri, sörf yapan sporcularun tercih ettiği yerler arasındadır. Rüzgarlı havası ve dalgalı denizi ile Casablancanın sahili, sörfçüler için uygundur. Palmiye ağaçları ile süslü kordon boyu, turistlerin ilgisini çekmektedir. Bu cadde üzerinde pek çok villa ve lüks oteller bulunmaktadır. Restoranlar ve barlar ile eğlence hayatının merkezi haline gelmiş olan bu cadde de, kentin zengin ve tanınmış aileleri yaşamaktadır. İşte Kasablanca...
Okyanus kıyısında Kasablanka’nın en önemli yapısı Hasan 2 Camii, Mekke’den sonra dünyanın en büyük camisi konumundadır.
Etrafı 20. yüzyılda inşa edilmiş çok sayıda İspanyol-Mağrip ve Art-Deco tarzı bina ile çevrili olan Muhammed V Meydanı, kentin merkezi konumunda.
Kasablanka’nın deniz kenarında yer alan bölgesi Corniche, deniz görmeden yapamayanların özellikle ziyaret etmesi gereken bir bölge. Sahil şeridinin büyük bir kısmı lüks otel ve restoranlara ev sahipliği yapıyor.
Fas'ın Kasablanka'daki Hubous semtinde 1941-1942 yılları arasında inşa edilen bir idari binadır. Kompleks, adliyeye, paşanın ikametgahına, parlamentodaki resepsiyon salonuna ve hapishaneye hizmet eder veya hizmet eder.
Kordon Boyu’nun II. Hasan Camii’ne doğru olan kısmında bulunan Kasablanka Limanı’nın tarihi 18. yüzyıla kadar uzanıyor. 35’ten fazla geminin aynı anda barınabildiği devasa boyutlardaki ticari liman, 3,5 milyon konteyner depolama kapasitesine sahip.
Kasablanka katedrali, Kasablanka cathédrale sacré - cœur olarak da anılan Hıristiyan Katolik Katedrali idi. Kasablanka'da 1930'da inşaatına başlanan katedral hizmetini 1956'da Fas'ın Fransız ve İspanyol himayelerinden çıkması ile hizmete son vermiştir. Neo gotik mimarisine sahip yapının mimarı Paul Tournon olup inşaatı 1962 yılında tamamlanmıştır. Günümüzde kültür merkezi olarak faaliyet göstermektedir.
Sidi Abderrahman Tapınağı, deniz kıyısında bulunan geniş tabanlı bir kayanın üzerine inşa edilmiştir. Zamanın ermişlerinden biri olan Sidi Abderrahman'ın mezarı tapınağın içerisindedir. Tapınağa ulaşım gelgitlerin az olduğu zamanlarda yapılır. Özellikle Ramazan ayında ziyaretçi akınına uğrayan tapınakta, dilekler dilenir ve hastalıklara şifa aranır.
Yerel halkın alışveriş telaşının günün her saatinde sürdüğü Rue Allal Ben Abdallah bölgesinde yer alan Kasablanka’nın canlı merkez pazarı, çoğunlukla kendini şehrin akışına bırakmak isteyen turistler tarafından ziyaret ediliyor.
Fas ve Avrupa mimarisinin özelliklerini çok iyi bir şekilde harmanlamış olan katedral, 1930’lu yıllarda inşa edilmiş. Bina, son birkaç on yılda kaderine bırakılmış ve ciddi bir restorasyon sürecinden geçmesi gerekiyor. Ancak bu haliyle bile görülmeye değer mimari yapıdır.