En önemli Türk matematikçilerinden ve astronomlarından biri olan Uluğ Bey’in hayatı sürekli olarak merak ediliyor. Asıl adı Muhammed Taragay olan Uluğ Bey'in büyük sultan Timur'un en sevdiği torunu olması nedeniyle bu ismi aldığı tarihçiler tarafından anlatılmaktadır. İşte, Uluğ Bey’in hayatına ilişkin bilgiler.
ULUĞ BEY KİMDİR?
Uluğ Bey, Timur İmparatorluğu'nun 4. sultan ve aynı zamanda büyük bilim insanıdır. Babası, Timur'un oğlu Şahruh'tur. Uluğ Bey, 1393 yılında Sultaniye'de doğmuştur.
Semerkand'da hükümdarlık görevini icra ederken genel olarak avcılık, eğlence ve alimlerle sohbetler gerçekleştirmiştir. En yakın dostu ise saray kuşçularından Alaaddin Ali bin Muhammed olmuştur. Özbekler üzerinde düzenlediği seferden sonra Semerkant’a döndü. Burada av ve eğlence yaşantısını bırakan Uluğ Bey, bilim ile ilgilenmeye başladı. İlmi sohbetler, matematik ve astronomi konularında kendini eğitti ve gelişimini sağladı.
Uluğ Bey, kendi döneminin en önemli alimleri arasında gösterilen Kadızade Rumi, Gıyaseddin Cemşid ve Ali Kuşcu ile ortak çalışmalar gerçekleştirdi. Yine o dönemin ve sonrasının en önemli gözlemevlerinden biri olan Semerkand gözlemevini tamamlamıştır.
ULUĞ BEY'İN ÇALIŞMALARI
Uluğ Bey, üstün bir zekaya sahip matematikçi ve astronomdur. Henüz çok küçük yaşlarda, Meraga Rasathanesi'ni görüp bu rasathaneden etkilenmişti. Onun bilime ve matematiğe bu derece önem vermesinin en büyük nedeni bu rasathanedir.
Uluğ Bey, Semerkant'ta hükümdar iken bir medrese, bir rasathane ve çok sayıda mimari eser yaptırmıştır. Uluğ Bey'in kurduğu medreseye Kadızade Rumi başkanlık etmiştir. Öte yandan rasathane için de ekstra önem gösterilmiş ve Semarkand bölgesinde yaşayan tüm mühendis, alim ve ustaları Semerkant'a çağırmıştır. Astronomiye duyduğu merak kendisi için bu rasathanede bir oda yaptırmasına ve bu odanın tüm duvar ve tavanlarını gök cisimlerinin manzaralarıyla ve resimleriyle süsletmesine yol açmıştır.
Uluğ Bey, rasathanenin yapımı ve rasathane içindeki aletleri için çok büyük bütçeler ayırmıştır. Gözlemevinin yönetimini ise Bursalı Kadızade Rumi ile Cemşid üstlenmiştir.
Cemşid, rasathanedeki gözlemlerine başladığı sırada bu gözlemler sonuçlanmadan Kadızade ölmüştür. Bu durumda, rasathanenin tüm işleri o sıralarda çok genç olan Ali Kuşçu'ya kalmıştır.