Türkiye Tohumcular Birliği (TÜRKTOB) Başkanı Akçan, milli tohumlardan farklı alanlarda ciddi miktarda ihtiyacın karşılandığını ifade ederek "Milli tohumculuğumuzun olmadığını, İsrail'e mahkum olduğumuzu söylüyorlar ancak bunun gerçekle hiçbir ilgisi yok." diye konuştu.
TÜRKTOB ve Ekonomi Gazetecileri Derneği'nin gerçekleştirdiği online basın toplantısında, tohumculuk ve tarımla alakalı farklı konular üzerinde duruldu.
Savaş Akçan, toplantıdaki açıklamasında, uluslararası raporlarda 55 ülkede 135 milyon kişinin gıda güvencesi açısından kriz seviyesinde veya daha kötü halde olduğunun ve salgınının etkisiyle daha ciddi problemler yaşanabileceğinin altının çizildiğini söyleyerek, "Salgın nedeniyle tarımsal üretimin ve gıda tedarikinin zorlaşması ve daha pahalı hale gelmesiyle, küresel düzeyde 'gıda milliyetçiliği' olarak adlandırılabilecek şekilde ülkelerin kendi stoklarını muhafaza etmelerine öncelik verdikleri görülüyor." şeklinde konuştu.
Akcan, bitkisel üretimin temeli ve hayvancılıkta da yem bitkileri üretiminin olmazsa olmazı ve en önemli etkeni olan tohumlukların (tohum, fide, fidan) ile tohumculuk sektörünün öneminin daha iyi anlaşılması gerektiğinin altını çizerek, şu açıklamalarda bulundu:
"Ülkemizde gıda güvencesi açısından kıtlık düzeyinde bir sorun yaşanmasını beklemiyoruz. Ancak belirsizlikler her alanda olduğu gibi tarımda da riskleri artırır. Tarım ve Orman Bakanlığı ve diğer ilgili kurumlar salgının tarım ve gıdada olumsuz etkilerini azaltmaya yönelik gerekli tedbirleri almaya devam ediyor. Burada önemli olan çiftçilerimizin daha çok gelir elde etmesini sağlayacak politikaların uygulanması, desteklerin artması ve çiftçilerimizin ürünlerinin değerinde satılacağını bilmesi."
"91 ÜLKEYE TOHUM İHRAÇ EDİYORUZ"
Türk bitki ıslahçılarının geliştirdiği ve yerli firmalar tarafından üretimi yapılan tohumluk türlerinin yabancı türlere göre hiçbir eksiğinin olmadığını belirten Akcan, "Yüzde 100 yerli ve milli olarak yurt içi gen kaynaklarından ıslah edip geliştirilen milli tohumlarımızdan, tahıl ihtiyacımızın yüzde 70'ini, baklagillerin yüzde 97'sini, çayır-mera ve yem bitkilerinin yüzde 92'sini ve sebzelerin yüzde 60’ını karşılıyoruz. Mısır, ayçiçeği, şekerpancarı, pamuk ve patates gibi tohumluk açığı olan ürünlerde de gün geçtikçe milli tohum çeşitleri artıyor." diye konuştu.
Akcan, ulusal gıda hakimliğinin ön planda olacağı gelecek dönemde çiftçilerin milli türleri kullanması gerektiğine işaret ederek, "Avrupa'da tarımsal üretimin yoğun yapıldığı ülkeler, aynı zamanda Covid-19'dan en çok etkilenen ülkelerdir. Yaş sebze-meyve başta olmak üzere Avrupa'yı biz doyurabiliriz, destek olabiliriz. Ancak, bunun için her zamankinden daha çok üretmek zorundayız." şeklinde konuştu.
Son zamanlarda tohumculuk sektörünün tarımın öteki alt sektörlerine göre oldukça başarılı bir performans gösterdiğine dikkat çeken Akcan, ifadelerine şu sözlerle devam etti:
"Tohum, fide, fidan üretimleri ve dış ticaretinde yaşanan yükseliş sürüyor. Birliğimizin kurulduğu 2008 yılında 290 bin ton olan sertifikalı tohum üretimi 2019 yılında 1 milyon 135 bin tona yükseldi. Tohum ihracatımız ise aynı dönem içinde 70 milyon dolardan 168,4 milyon dolara yükseldi. Ayrıca değer olarak ithalat ile ihracat arasındaki fark 2019 yılında da kapanmaya devam etti. Sadece 15 milyon dolarlık bir açığımız kaldı. İhracatın ithalatı karşıma oranı yüzde 92'ye ulaştı. 91 ülkeye tohum ihraç ediyoruz.
Fidanda ise 2008 yılında 21 milyon fidan sertifikalı fidan üreten Türkiye, 2019 yılında bu rakamı 102,8 milyona çıkardı. Beş yıl önce 9 milyon dolarlık ihracat yapan fidancılık sektörü, 2019 yılında ihracatını 37.7 milyon dolara yükseltti. 2019 yılı fidan ithalatımız ise azalmaya devam ederek 2019 yılında 1,8 milyon dolarda kaldı. Türkiye ürettiği fidanların yüzde 40'ını ihraç eder konuma geldi."
Akcan, Türkiye'nin 2019'da 4 milyar tane sebze fidesi üretimi yaptığını bildirerek, örtü altı sebze üretiminin fide ihtiyacının hepsini karşıladığını söyledi.
Tohumculuk sektörünün geçen sene 286,4 milyon dolar ihracat, 228,4 milyon dolar ithalat yaptığını belirten Akcan, "58 milyon dolarlık bir dış ticaret fazlamız var. İhracatın ithalatı karşılama oranı geçen yıl yüzde 108 idi, bu yıl yüzde 125'e çıktı." diye konuştu.
Akcan, açıklamalarını şu sözlerle sonlandırdı:
"İthalatta en çok ürün aldığımız yerler; Kanada, ABD, Hollanda gibi ülkeler, ancak her sene bu ülkeler değişiyor. İsrail bu sıralama içerisinde yer almıyor. Tohumculukta yurt dışına bağımlı olduğumuzu, milli tohumculuğumuzun olmadığını, İsrail'e mahkum olduğumuzu söylüyorlar, ancak bunun gerçekle hiçbir ilgisi yok.1,5 milyar dolarlık bir üretim kıymeti olan tohumculuk sektöründe 2019 senesinde 183 milyon dolarlık bir ithalatımız oldu. Bu ithalatın içerisinde İsrail'in payı 12 milyon dolarda kaldı. Pazarın binde 8'i kadar bir İsrail ithalatı var. Anlatıldığı gibi yurt dışı, İsrail bağımlılığı söz konusu değil.
Milli tohumculuğu desteklemek amacındayız, ancak çiftçi ithal tohum almayı tercih ediyor ve bu da milli tohumculuğun gelişmesini engelliyor. Ticareten gelişemeyen sektör, para kazanmadığı için Ar-Ge'ye ıslaha bütçe ayıramıyor ve kısır döngü içerisine giriyor. Kovid-19 bize ders vermeli. Kendi tohumlarımızı kullanmalıyız. Eğer kullanırsak hem tohumculukta dünya sıralamasında daha iyi noktalara geliriz hem de ithalat ihracat dengesinde lehimize bir tablo ortaya çıkar."