Başkan Erdoğan'ın konuşması, Türkiye'nin siyasi tarihinde kara bir leke olarak kabul edilen 27 Mayıs darbesinin yıl dönümünde önemli bir anlam taşıyor. Türkiye, demokrasi ve hukukun üstünlüğüne vurgu yaparak, darbe dönemlerini geride bırakıp, daha güçlü bir demokratik yapıya sahip olma çabası içinde olduğunu gösteriyor.
Erdoğan'ın açıklamalarında, mevcut anayasanın elitlerin uzlaşısını yansıttığı ve bu nedenle de artık Türkiye'nin ihtiyaçlarına cevap veremediği yönünde bir eleştiri yatıyor. Yeni bir anayasanın, ülkenin milli ve demokratik değerlerine daha uygun bir şekilde hazırlanması gerektiğini dile getiren Erdoğan, bu sürecin milli bir ödev olduğunu ve halkın katılımıyla yapılması gerektiğini ifade etti.
Amaç toplumsal uzlaşma
Bu söylemler, Türkiye'nin demokratikleşme ve hukukun üstünlüğünü sağlama yolundaki kararlılığını gösteriyor. Yeni anayasa, ülkenin demokratik kurumlarını güçlendirme, insan hakları ve özgürlükleri daha da genişletme ve toplumsal uzlaşmayı sağlama amacı güdüyor. Başkan Erdoğan'ın bu açıklamalarıyla, Türkiye'nin siyasi geleceği ve demokratik yapısının güçlendirilmesi için atılacak adımların ne kadar önemli olduğu bir kez daha vurgulayarak, şunları kaydetti:
"ASLA AFFETMEYECEĞİZ
27 Mayıs 1960 darbesinin ardından bir yargı tiyatrosu ile idama mahkum edilen ve darağacına gönderilen Adnan Menderes'i, Hasan Polatkan'ı ve Fatin Rüştü Zorlu'yu burada tekrar rahmetle minnetle yad ediyorum. Yassı Ada mahkemelerinde türlü baskılara, insanı insanlığından utandıran hakaretlere ve işkenceye maruz kalan her 3 devlet adamımız isimlerini milletimizin gönlüne şehit olarak milli irade kahramanları olarak yazdırmışlardır. Üzerinden değil 64 sene asırlar bile geçse darbecileri unutmayacağız ve affetmeyeceğiz. Sokakları karıştırarak darbeye zemin hazırlayanları, kıyma yaptılar diyerek ahlaksızca üniversite öğrencilerini kışkırtanları, dilinden ve kaleminden kan damlayan sözde hukukçuları unutmayacağız ve affetmeyeceğiz."
HİÇBİR ŞEY TESADÜF DEĞİL
"Millet ve milli irade uğrunda bedel ödeyenleri nasıl minnetle yad ediyorsak demokrasi cellatlarını da bir utanç kaynağı olarak daima hatırlayacağız. 27 Mayıs darbesi adım adım uygulanan bir provokasyonun sonucudur. Kendini devletin yegane sahibi gören oligarşik yapı 27 Mayıs darbesiyle 14 Mayıs demokrasi ihtilafının rövanşını 14 yıl sonra milletten almayı başardı. Nasıl darbeye bir günde karar verilmemişe, Yassı Ada mahkemelerinde yaşanan hiçbir sahne ve alınan hiçbir karar da tesadüf değildir. Darbeciler ve 27 Mayıs rejiminin ağa babaları tarafından burası özellikle seçilmiştir. Pusulası millete ve demokrasiye ayarlı sivil siyaset için Yassı Ada'nın bir ibret kaynağı olması arzulanmıştır. Yassı Ada'da sadece Menderes ve yol arkadaşları değil aynı zamanda 14 Mayıs yargılanmış, demokrasimiz milletin ihtilali yargılanmıştır. 'Yeter söz milletindir' demenin gücü ve yetkiyi onun asıl sahibi olan millete vermenin faturası bu adada merhum Menderes ve arkadaşlarına ödettirilmiştir."
22 YILDA HER YOL DENENDİ
"27 Mayıs planı AK Parti'nin iktidar olduğu 22 yıllık süre zarfında da açık söylüyorum defalarca sahnelenmeye çalışıldı. Türk siyasi tarihinin en fazla darbe girişimine maruz kalan hükümetiyiz. Ordu göreve pankartlarıyla açıkça darbe çağrısı yaptılar. Cumhuriyet mitingleriyle belli hassasiyetleri kaşımaya çalıştılar. 27 Nisan bildirgesiyle siyaset kurumuna ayar vermeye kalktılar. Önce 7 Şubat MİT krizi, ardından 17-25 Aralık girişimiyle seçilmiş iktidarı al aşağı etmeye yeltendiler. Gezi Olaylarıyla sokaklarımızı terörize etmek istediler. Hendek ve Çukur terörü ile şehirlerimizin huzuruna kastettiler.
DARBE-MUHTIRA DÖNEMİ BİTTİ
"Kanlı terör eylemleriyle devletle millet arasına nifak sokmaya çalıştılar. En son 15 Temmuz darbe teşebbüsüyle doğrudan şahsımızı, ailemizi, milli iradenin tecelligâhı olan TBMM'yi aziz milletimizin bizatihi kendisini hedef alacak kadar gözlerini kararttılar. Şu gerçeği bugün bir kez daha belirtmekte fayda görüyorum. Bu ülkede artık darbeler ve muhtıralar dönemi kapanmıştır. Bu ülkede fezlekeler, iddianameler, tetikçiler ve terör örgütleri üzerinden siyaset mühendisliği yapıldığı günler sona ermiştir. Türkiye'de iktidara gelmenin, hükümet etmenin bir tane yolu vardır. O da milletin aziz iradesinin özgürce tecelli ettiği sandıktır."
HEM YAPICI HEM UZLAŞMACI
"Sandık dışında yol arayanlar, sandık dışında farklı odaklardan medet umanlar bu ülkede artık başarılı olamazlar, hedeflerine ulaşamazlar. Türkiye'de egemenlik kayıtsız şartsız milletindir. Milli iradenin üstünde hiçbir güç tanımıyoruz. Uzlaşma aranmadan yapılan anayasalar doğumundan öte sakattır, kriz üretmeye daha yakındır. Yakın siyasi tarihimizde bunun örnekleri bulunuyor. Tartışmalardan yargıdaki gerilime kadar hepsiyle karşılaştık. Devlet ile vatandaş arasındaki ilişkiyi zehirleyen sebebin aynı olduğunu görüyoruz. Elitlerin uzlaşısını yansıtan mevcut anayasa ile devam edemeyiz. Bu utancı milletimize daha fazla yaşatamayız. Türk demokrasisi yeni ve sivil anayasa yapacak güce, olgunluğa, kudrete sahiptir. İçinde bulunduğumuz 28. yasama döneminde siyaset müessesesinin yeni anayasa yapmasının milli bir ödev olduğuna inanıyorum. Türkiye'ye tarihinin en büyük demokrasi zaferlerini kazanmış bir iktidar olarak biz yapıcı ve uzlaşmacı tavrımızı sonuna kadar koruyacağız. Muhalefetteki muhataplarımızın da ülkemizi darbe anayasasına mahkum ve mecbur etmekte ısrarcı olmayacaklarını düşünüyorum."
TOPLUMSAL HAFIZAYI CANLI TUTAN ADA
27 Mayıs 1960'taki askeri darbenin ardından idam edilen Başbakan Adnan Menderes, Dışişleri Bakanı Fatin Rüştü Zorlu ve Maliye Bakanı Hasan Polatkan ile Demokrat Partililerin yargılandığı Yassıada, 2020'den beri 'Demokrasi ve Özgürlükler Adası' ismiyle açık hava müzesi ve kongre merkezi olarak toplumsal hafızayı canlı tutuyor. Adada mahkeme salonu ve hapishane odalarının yanı sıra sıkıyönetim uygulamalarını yansıtan sergiler ve anıtlar gezilebiliyor. Menderes'in doğduğu evin benzerinin yer aldığı müzenin duvarında, Demokrat Parti'nin seçim sloganı olarak kullandığı "Yeter! Söz milletindir!" ifadesi de yazıyor. Adnan Menderes'in 17 Şubat 1959'da Londra'da sağ kurtulduğu uçak kazasının canlandırıldığı müzede, uçak enkazının replikasına da yer veriliyor.
İSRAİL KALLEŞ YÜZÜNÜ YİNE GÖSTERDİ
"Bugüne kadar 36 binden fazla Filistinli kardeşimizi şehit eden soykırımcı caniler, dün de güvenli bölge ilan ettikleri Refah'ta bulunan bir mülteci kampındaki sivillerin üzerine füze ve bomba yağdırmıştır. Uluslararası Adalet Divanı'nın saldırıları durdurma çağrısının ardından gerçekleşen bu katliam, terör devletinin kanlı ve kalleş yüzünü bir kez daha ifşa etmiştir."
SONU HİTLER GİBİ...
"Netanyahu ve cinayet şebekesi, Filistin halkının kahramanca direnişini kıramadıkça ülkesinde iyice köşeye sıkışmakta, daha fazla kan dökerek siyasi ömrünü uzatmaya çalışmaktadır. Tıpkı özendiği Hitler gibi, tarihteki diğer firavunlar gibi lanetle anılmaktan kurtulamayacak. Türkiye olarak insanlıktan zerre kadar nasibini almamış bu katillerden, bu barbarlardan hesap sorulması için elimizden gelen her şeyi yapacağız. Rabbim, Filistin halkının ve Gazzeli kardeşlerimizin yardımcısı olsun. Rabbim; masumları öldürenleri Kahhar ism-i şerifi hürmetine kahr-u perişan eylesin."