15.06.2021-18:02 (Son Güncelleme:15.06.2021-18:02)


1

1. GÖREME MİLLİ PARKI VE KAPADOKYA

1. GÖREME MİLLİ PARKI VE KAPADOKYA

60 milyon yıl önce Erciyes, Hasandağı ve Güldağı’nın püskürttüğü lavlardan oluşan Kapadokya, Türkiye’nin en büyük tarihi ve doğal zenginliklerinde biridir. Sadece ülkemizin değil dünyanın ender güzelliklerinden biri olan Kapadokya, milyonlarca yıl içerisinde doğal oluşumlarla günümüzdeki halini almıştır. İlk yerleşim yerleri Pelotik döneme kadar uzanana bu doğal ve kültürel varlık, kiliseleri, manastırları, yeraltı şehirleri, peri bacaları ve vadileriyle eşsiz bir coğrafyadır. Bölgede şimdiye kadar yaşamış olan insanların bıraktığı bu eserler, korunarak günümüze kadar gelmiştir. Göreme ve Kapadokya Milli Parkı 6 Aralık 1985 tarihinden beri doğal ve kültürel varlık olarak UNESCO Dünya Mirası Listesine alınarak bu doğal ve kültürel güzelliklerin nesilden nesle aktarılacak.



2

2. NEMRUT DAĞI, ADIYAMAN

2. NEMRUT DAĞI, ADIYAMAN

Güneydoğu Anadolu bölgesinde yer alan ve Adıyaman’ın 2150 metre yüksekliğindeki Nemrut Dağı UNESCO koruması altındadır. Kommegene Krallığı döneminden günümüze kadar bozulmadan gelen Nemrut Dağı’ndaki heykeller, Milattan Önce 62 yılında Antiochus Theos, Yunan tanrılarının ve Pers tanrısının heykellerini ve kendi mezar tapınağını yaptırmıştır. Kralın mezarında, bir kartal başına benzeyen tanrıların oymaları yer alıyor. Heykellerin dizilişi ise hiyerotesyon olarak bilinir. Turistlerin yanı sıra dağcılar tarafından da çokça ziyaret edilen Nemrut Dağı’na tırmananlar genellikle güneşin doğuşunu da buradan izlerler. Günümüze kadar tam anlamıyla gizemi çözülemeyen Nemrut Dağı yerli ve yancı turistin en çok beğendiği bölgelerden biridir. Nemrut Dağı 1987 yılından beri UNESCO’nun Dünya Miras Listesine almaktadır.



3

3. PAMUKKALE VE HİERAPOLİS MİLLİ PARKI, DENİZLİ

3.  PAMUKKALE VE HİERAPOLİS MİLLİ PARKI, DENİZLİ

Yerli ve yancı turistlerin beyaz cennet olarak adlandırdıkları, Pamukkale, Denizli ilinde bulunuyor. Pamukkale; kaplıcaları, akan sulardan kalan karbonat mineralleri terasları ve travertenleri ile turistlerin en çok beğendiği noktalardan. Ayrıca Pamukkale’nin hemen yanı başında bulunan Hierapolis antik kentiyle iç içedir. Yüzyıllar boyunca şifa arayan insanlara hizmet veren Pamukkale traverten havuzları bu gün insanlığa kalmış olan en büyük miraslardan biridir. Her yıl binlerce ziyaretçiyi ağırlayan Hierapolis antik kentinde geçmişte gladyatör dövüşlerinin yapıldığı tahmin ediliyor. Şehrin giriş kapısında tanrıça Medusa'dan korunmak için işlenmiş bir Medusa figürü bulunuyor. Bu doğal güzellik Pamukkale ve antik kent, 1988 yılında UNESCO Dünya Miras Listesi'ne alınmıştır.



4

4. SAFRANBOLU

4. SAFRANBOLU

Bir Osmanlı şehri olan Safranbolu, ülkemizin nadide güzelliklerindendir. Dünya kenti unvanını alan Safranbolu, zengin tarihi ve kültürel mirasını en iyi şekilde korumaya çalışıyor. Anadolu’daki modern şehirleşmeden etkilenmeyen Safranbolu, geleneklerini sürdürmeyi başarıyor. Ayrıca yarı ahşap ve Yunan stilindeki depreme dayanıklı evleri sayesinde, Safranbolu evleri bugünlere kadar ulaşmayı başarmıştır. Türk geleneksel yaşam tarzını en iyi şekilde yansıtan ve hissettiren Safranbolu, büyük bir marka olma yolunda. ‘Dünya Kenti’ unvanına alan Tarihi Safranbolu şehri 1994 yılında UNESCO Dünya Miras Listesi'ne alındı.



5

5. TRUVA ANTİK KENTİ, ÇANAKKALE

5. TRUVA ANTİK KENTİ, ÇANAKKALE

Arkeologların deyimiyle rüzgarın zengin ettiği şehir olan Troya, Çanakkale Boğazı’nın girişinde bulunuyor. Yasak aşkın sonucunda meydana gelen Troya Savaşları ile isminden söz ettiren Troya şehri, Anadolu’nun en eski yerleşim yerlerinden biridir. Dönemin en zengin şehirlerinden olan Troya şehri dokuz katmanlı şehir olarak da biliniyor. Homeros’un İlyada’sında anlatılan Troya Savaşı sonucunda insanlık tarihine önemli bir katkı olan Truva Antik Kenti günümüze kadar gelen kültürel yapılardan biridir. Truva Antik Kenti, Alman arkeologlar tarafından 1870 yılında Heinrich Schliemann tarafından keşfedilmiştir. 1988 yılında UNESCO Dünya Miras Listesine alınan Troya sahip olduğu savunma sisteminden dolayı yerli ve yabancı turistlerin oldukça ilgisini çekiyor.



6

6. HATTUŞAŞ, ÇORUM

6. HATTUŞAŞ, ÇORUM

Çorum’un Boğazkale ilçesi sınırlarında bulunan Hattuşaş Hitit medeniyetine başkentlik yapmış bir şehirdir. Hattuşaş, sanat ve mimarlık alanında gelişmeler gösteren bir şehir olmasının yanı sıra Hititler yüzlerce tanrıya inanmış ve kutsal olarak görmüşlerdir. Hititler yaklaşık 3000 yıl önce yıkılmış olmasına rağmen zenginliğini ve gösterişini hala daha kaybetmemiş bir şehirdir. Aslanlı kapılar, sur duvarları, otuz tapınak ve kraliyet konutları gibi birçok yapı sağlam bir şekilde günümüze kadar ulaşmıştır. Çok geniş bir alana yayılan şehirde 5 farklı kültüre ait kalıntılar bulunuyor. Tarihin ilk yazılı anlaşması olarak bilinen Mısır ve Hititler arasında imzalanan Kadeş Anlaşması yine Hattuşaş kazılarında bulunmuştur. İstanbul Arkeoloji müzesinde sergilenen Kadeş Anlaşması yakın doğunun da ilk anlaşması olma özelliğini taşıyor. Bin tanrılı ülke olarak bilenen Hattuşaş, 1986 yılında UNESCO Dünya Miras Listesi'ne girmiştir.



7

7. ÇATALHÖYÜK KALINTILARI, KONYA

7. ÇATALHÖYÜK KALINTILARI, KONYA

9 bin yıl önceki Neolitik Çağ ve Kalkolitik Çağ yerleşim yeri olan Çatalhöyük, Konya’nın Çumra ilçesinde yer alıyor. Dünyanın en eski yerleşimlerinden biri olan Çatalhöyük'ün sakinleri, dünyanın ilk tarım topluluklarından biridir. Neolitik dönemin nadide kalıntılarında biri olan Çatalhöyük, dönemin en nadide örnekleri arasında yer alıyor. Yerleşik hayata geçilmesinde etkin bir üstlenen Çatalhöyük, Doğu ve Batı yönündeki iki alandan oluştuğu için bu adla anılıyor. Tek katlı evlerde kullanılan malzeme ve kapı girişi bakımında oldukça farklı olan Çatalhöyük, avcı-toplayıcı toplumdan yerleşik hayata geçişin en nadide örneklerinden biridir. Ayrıca arkeoloji dünyasında büyük bir önemi olan Ana Tanrıça heykeli de burada bulunmuştur. Konya'da yer alan Çatalhöyük Kalıntıları, 2012 yılında UNESCO Dünya Miras Listesi'ne alınmıştır.



8

8. DİVRİĞİ ULU CAMİİ VE DARÜŞŞİFASI, SİVAS

8. DİVRİĞİ ULU CAMİİ VE DARÜŞŞİFASI, SİVAS

Divriği Ulu Camii, 1228-1229 yılları arasında Mengücekli beyi Ahmed Şah tarafından; camii içerisinde yer alan Darüşşifa ise aynı yıl Ahmed Şah'ın eşi Turan Melek tarafından yaptırılmıştır. Uzmanların taşın dile gelişi şeklinde ifade ettiği Divriği Ulu Camii, dönemin ruhu taşa milim milim işlenmiştir. Cami ve darüşşifada şüphesiz en çok dikkat çeken kapıları ve sütunlardaki oymalarıdır. Tiflisli ve Ahlatlı ustalar tarafından yapılan bu nadide oymalarda mükemmel bir işçilik vardır. Caminin içi o kadar özel ve zengindir ki binlerce motif, her biri diğerinden farklı yapılarak birbirini tekrar etmemiştir. Divriği Ulu Camii’nin giriş kapısında ikindi ve güneşi vurulduğu zaman, gölgelerden ayakta duran bir erkek siluetinin belirdiği görenleri hayret ettiriyor. Bu siluetin önünde ise Kuran okuyan ve namaz kılan dikdörtgene benzer bir gölge daha oluştuğuna inanılır. Divriği Ulu Camii ve Darüşşifası, 1985 yılında UNESCO Dünya Miras Listesi'ne alınmıştır.



9

9. İSTANBUL’UN TARİHİ ALANLARI

9. İSTANBUL’UN TARİHİ ALANLARI

Asya ve Avrupa’nın birleştiği şehir olan İstanbul, asırlar boyunca farklı medeniyetlere ev sahipliği yaptı. Farklı medeniyetlerin eserlerinin bulunduğu yedi tepeli şehir olan İstanbul, dünyanın gelmiş geçmiş en büyük devletleri olan Roma, Bizans ve Osmanlı Devletine başkentlik yaptı. İstanbul’un Tarihi Yarımadasında dünyaca ünlü eserleri bünyesinde barındırmıştır. İstanbul’daki dört tarihi alan Dünya Miras Listesine girmiştir. Bunlar; Süleymaniye Camii ve Meydanı, Yerebatan Sarnıcı, Ayasofya Camii ve Bozdoğan Kemeri, Küçük Ayasofya, Hipodrom, Topkapı Sarayı, Aya İrini ve Zeyrek Camii UNESCO tarafından koruma altına alındı. İstanbul'un bu tarihi yerleri 1985 yılında UNESCO Dünya Miras Listesi'ne girmiştir.

BUNLAR DA İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR