Koronavirüsü teşhis edebilen dedektör köpeğe dair
açıklamalarda bulunan Ankara Üniversitesi Veteriner Fakültesi Dekanı Prof. Dr.
Ender Yarsan, ‘Hepimizin malumu olduğu üzere korona virüsle ilgili pandemi
süreci uluslararası ölçekte ve ülkemizde devam ediyor. Bu süreç içerisinde öne
çıkan yaklaşımlar var. Bu yaklaşımlar özellikle tedavi noktasında aşı ve ilaçla
ilgili yaklaşımlar. Bir o kadar da önemli olan hususta özellikle hastalığın
teşhisi noktasındaki yaklaşımlar. Farklı teknikler bu anlamda uygulanıyor ama bu
teknikler içerisinde bazı ülkelerde sınırlı sayıda olmasına rağmen bizim
ülkemizde ilk olabilecek nitelikte dedektör köpeklerin bu amaçla
kullanılabilmesi de söz konusu. Ülkemizde ilk kez Ankara Üniversitesi Veteriner
Fakültesi’nin öncülüğünde gerçekleştirilen bir TÜBİTAK projesiyle beş farklı
kurumun desteğiyle multidisipliner bir çalışma şeklinde bu çalışma
gerçekleştirildi. Bu anlamda yüzde 100’e yakın orada korona virüsün teşhisi
mümkün oldu’ diye konuştu.
‘EKONOMİK ANLAMDA DA
ÖNEMLİ BİR ÇALIŞMA’
Yapılan çalışmanın ekonomik anlamda da önemli olduğunu
vurgulayan Dekan Yarsan, ‘Ülkemiz adına son derece önemli bir çalışma. Hem
hastalığın erken dönemde teşhis edilmesi ve buna bağlı olarak koruyucu hekimlik
uygulamalarının ortaya konulmasında, sağlık noktasında önemli bir yaklaşım.
Ekonomik anlamda da önemli bir çalışma. Uluslararası yapılan çalışmalarda
genellikle metodoloji noktasında büyük bir gizlilikle yürütülen çalışmalar
bunlar. Dolayısıyla arkadaşlarımız da bu metot noktasındaki yaklaşımları uzun
soluklu bir çalışma niteliğinde değerlendirdiler ve ülkemize özgü olacak bir
şekilde de bu metodu ortaya koymuş oldular’ değerlendirmesinde bulundu.
YAKLAŞIK OLARAK 1
BUÇUK AYDA GELİŞTİRDİK
Bir buçuk ay gibi kısa bir sürede sonuç elde ettiklerini
söyleyen Köpek Uzmanı Veteriner Hekim Taner Özvardar da, ‘Yaklaşık olarak 1
buçuk ayda geliştirdik. 1 buçuk ayda da köpeğin çalışması. Ancak burada üzerine
basmak isterim, bu köpek daha önce dedektörlük çalışması yapmamış bir köpek.
Burada ispat etmek istediğimiz şey, hiçbir teknolojik alet köpek burnunu
yakalayamaz. Biz ortalama yüzde 97’yi yakaladık. Çok önemli olan bir şey de
bilimsel altyapılı bir çalışma olması. Ankara Üniversitesi Veteriner
Fakültesi-TÜBİTAK işbirliği ile yaptık. Özellikle bu tip bir çalışma yapmak
istedim ki, sıradan bir köpek bile bu organizasyonu kısa bir süre içerisinde
çok başarılı bir şekilde başarabiliyor’ ifadelerini kullandı.
Çeşitli kombinasyonları test sürecinde denediklerini
belirten Özvardar, sözlerine şöyle devam etti:
‘Çok farklı kombinasyonlar denedik. Korona virüs pozitif
olan, hiç kronik hastalığı olmayan, hiç ilaca başlamamış olan ya da ilaca
başlamış olan kronik hastalığı olmayan, hem kronik hastalığı olan hem ilaca
başlamış olan veya hastanede bulundurulmuş, her kombinasyonu işin içerisine
katarak organizasyonu yaptık. Yurt dışı ile ilk başta korelasyonlu çalışmak
istedik, metodolojik paylaşım istedik. Kesinlikle bizimle paylaşmak
istemediler. Bundan yola çıkarak biz kendi metodumuzu geliştirdik ki altında
Ankara Üniversitesi Veteriner Fakültesi’nin Fizyoloji, Viroloji, Biyo-Kimya
gibi çok önemli ana bilim dallarının paydaş olduğu bir organizasyon var. Çok
ciddi bir metot oluşturma yöntemi var ve yurt dışındaki örneklerinin metot oluşturması
6 ay sürdü. Biz 1 buçuk ay kadar kısa bir sürede hiçbir yerden destek
almaksızın kısa bir sürede geliştirdik. Tamamen güvenli bir çalışma yaptık.
İleride saha çalışmalarında organizasyonda bir takım düşündüğümüz metotlar var.
Hiçbir tehlike oluşturmayacak, bulaş riskini oluşturmayacak şekilde.’