Türkiye Kaç Cephede Savaşıyor ?

Libya'daki iç savaş Kıbrıs'taki çıkmazlar Doğu Akdeniz, Suriye'deki terör unsurları Irak'ta yapılanmalar. Türkiye Cumhuriyeti Devleti ve kahraman askerleri hem sahada hem masada önemli operasyonlar gerçekleştiriyorlar. Türkiye Suriye'de , Akdeniz'de , Libya'da ve Kuzey Irak'ta asker bulundurmak durumunda.

17.09.2020-13:15 - (Son Güncelleme: 17.09.2020-13:11) Türkiye Kaç Cephede Savaşıyor ?

HABER365 ÖZEL HABER / HASAN BİRGÜL

Bir ülke aynı zamanda kaç cephede savaşabilir. 1.Dünya Savaşından beri cephelerde olan büyük taaruzla her cephede savaşan Türkiye Cumhuriyeti ve Kahraman askerleri, şuan birçok cephede savaşıyor. Sahada atak halinde yeni savunma sanayisinin etkenleriyle önemli mücadeleler veriyor.Masada diplomasi yürütmeye çalışıyor. Stratejik ortaklarımızın arkamızdan iş çevirmesine rağmen hem sahada hem masada savaşıyoruz. İçeride de cephelerimiz var PKK Cephesi, Fetö Terör Örgütü Cephesi düşmanımız çok ama kararlılığımız ve ülkemizin feraseti sayesinde bu günleride geride bırakacağız. Türkiye'nin kaderi bu yalnızdır. Osmanlı'nın vârisi Türkiye Cumhuriyeti her zaman hazır ve kahraman askerleri sahada.

 

LİBYA CEPHESİ

Libya’da Türkiye  BM’in kabul ettiği Batı Libya’yı kontrol eden Ulusal Mutabakat Hükümeti’ni destekliyor. Yanında Katar var. Doğu Libya’da Hafter cephesinde; Rusya, Fransa, Mısır, BAE ve Suudi Arabistan yer alıyor. Yunanistan da Hafter’i destekliyor. Libya, Muammer Kaddafi'nin devrilmesinin ardından kaosa  ve çıkmaza sürüklendi. Ülkede 2011 yılından sonra başlayan iç savaş devam ederken zaman içinde iki farklı yönetim ortaya çıktı.Libya'da çatışmalar nedeniyle sayısı tam olarak bilinmese bile  binlerce kişi hayatını kaybetti. 2011 yılından bu yana siyasi istikrarın bir türlü sağlanamadığı Kuzey Afrika ülkesi Libya'da birden fazla yönetim bulunuyor. 2014 seçimlerinin ardından siyaseten ikiye bölündü. Bunlardan birisi ülkenin doğusunda, Mısır sınırına yakın Tobruk'ta bulunan Temsilciler Meclisi ve diğeri de Trablus merkezli Ulusal Mutabakat Hükümeti bulunuyor. Merkezi Trablus'ta bulunan Ulusal Mutabakat Hükümeti, Birleşmiş Milletler başta olmak üzere Türkiye , Avrupa Birliği ve uluslararası kurumlarca meşru kabul ediliyor ve destekleniyor. Tobruk merkezli Hafter güçlerinin kontrolünde olan Temsilciler Meclisi'ni ise Mısır, ABD, Birleşik Arap Emirlikleri, Suudi Arabistan, Fransa ve Rusya'dan destek buluyor. Ayn Zara, Halletul Fercan, Kasr bin Gaşir, Vadi er-Rabi, El-Matar el-Kadim, Es-Sevani ve El-Aziziye bölgelerinde UMH güçleri ile Hafter'e bağlı güçler arasında vurkaç taktiğine dayalı çatışmalar devam ediyor. Türkiye destekli güçlerin kilit öneme sahip olan yerler Sirte ve Cufra bu bölgelerde önemli operasyonlar gerçekleştiriyor. Bu dönemde taraflar sahada olası bir operasyona yönelik çalışmalarını artırırken diğer yandan taraflar arasındaki diplomatik iletişim kanalları daha önce hiç olmadığı kadar yoğun bir şekilde işliyor. Yürütülen diplomatik girişimlerde ise neredeyse bütün tarafların sıklıkla dile getirdiği iki kavram ateşkes ve siyasi çözüm.Normatif açıdan ifade edilebilen iki kavramın Libya’da pratikte hayata geçirilmesi bazı zorluklar içeriyor. Türkiye Libya cephesinde önemli adımlar attı ama bölgedeki jeostratejik nedenler bazı güçlerin iştahını açıyor. Türkiye bu cephede yalnız başına savaş veriyor ve asla yılmıyor. Sahada aktif olarak bulunuyor.Mısır, Libya’da Türkiye’nin tam karşı cephesinde.

IRAK CEPHESİ

TSK’nın, PKK bölücü terör örgütüne karşı yurt içinde ve Kuzey Irak’ta düzenlediği başarılı operasyonlar devam ediyor. Türkiye sınır dışı yaptığı operasyonlarla bölücü terör örgütü göz açtırmıyor ama stratejik ortağımız ve Nato üyesi ABD,Kuzey Irakta Süleymaniye - Kerkük hattında PKK için hamleler yapsada Türkiye bu bölgedede göz açtırmıyor.Irak’taki istikrarsızlık ve karışıklık, PKK’nın ve diğer terör örgütlerinin alan kazanması ve yerleşmesi için uygun bir iklim sağlıyor.PYD/PKK terör örgütüyle mücadelede, ABD yine Türkiye’nin karşı cephesinde.Irak’ta ise Türkiye’nin 2.500 kadar askeri bulunuyor.

SURİYE CEPHESİ

ABD, Suriye’de Türkiye’nin karşısında. PYD/PKK terör örgütünü destekliyor; Suriye’nin parçalanmasını hedefliyor. Türkiye’nin Suriye’de Fırat’ın doğusundaki hedefi, 440 kilometre genişliğinde, 30-32 kilometre derinliğinde oluşturulacak bir Güvenli Bölge'nin dışına PYD/PKK terör örgütünün çıkarılmasıydı. ABD ve ardından Rusya ile yapılan anlaşma sonucunda 440’a karşılık, ancak 140 kilometre genişliğindeki alan Türkiye’nin kontrolünde kaldı. Bu bölgede, Türkiye-Rusya arasında sınırdan itibaren 10 kilometrelik şeritte ortak devriye faaliyeti uygulanıyor. ABD ve Rusya’yla yapılan anlaşmaya rağmen, 300 kilometrelik alandan YPG/PKK terör örgütü çekilmiş değil. Fırat’ın doğusunda Suriye coğrafyasının yaklaşık yüzde 25’ini ABD’nin desteğiyle işgal eden YPG/PKK terör örgütü, düzenli bir ordu haline getirildi. Türk Askeri bölgede etkin rol üstlensede düşmanlarımız o kadar fazla ki tuhaf durumlarla karşılaşabiliyoruz.ABD Merkez Kuvvetleri (CENTCOM) Komutanı Orgeneral McKenzie, YPG/PKK terör örgütü elebaşı ile 16 Temmuz 2020’de görüştü ve ona 'general’ diye hitap etti. McKenzie, ¨Fırat doğusunu ziyaret ederken General Mazlum’la görüşme fırsatım oldu. General Mazlum’a kendileriyle ortaklığımızın devam ettiği mesajını verdim dedi. CENTCOM Komutanı, Fırat’ın doğusunda yerel bir kolluk kuvvetinin kurulacağını, bu kapsamda eğitim vermek amacıyla YPG/PKK ile birlikte çalıştıklarını söyledi. Ayrıca, Fırat’ın batısı için, Kansız bir gelecek olmayacak. Bölgede her zaman belirli bir düzeyde direniş olacak açıklamasını yaptı. Rusya ve Türkiye bölgede ne kadar aktif olsada ABD ö bölgeyide bataklığa çevirmek için açıkça çabalıyor.

DOĞU AKDENİZ CEPHESİ

Türkiye, Doğu Akdeniz’de Mavi Vatan düsturuyla deniz yetki alanında, sismik arama tarama faaliyeti yapıyordu. Yunanistan AB, ABD, İsrail, Mısır, Suudi Arabistan’ı yanına alarak gerginliği tırmandırdı. Fransa, Türkiye’ye karşı Yunanistan’ı her yönüyle destekledi.Macron'dan haddini aşan açıklamalar gelsede. Türkiye, NAVTEX ilan etti. Yunanistan, bu iyi niyet adımına karşı, Mısır’la deniz yetki alanı antlaşması yaparak karşılık verdi. ABD Dışişleri Bakanı devredeydi. Mısır Dışişleri Bakanı’nı aradı ve anlaşmayı imzalamasını söyledi. Anlaşmanın mimarı, aslında ABD idi. Ardından, tekrar NAVTEX ilan edildi. NATO devreye girdi. Kaza ve çatışmayı önlemek, gerginliği azaltmak için Türkiye ve Yunanistan askeri heyetleri bir araya geldi. Türkiye Bakanlık düzeyinde, NATO’nun bu girişimine önkoşulsuz görüşmeye hazırız dedi. ¨Önkoşulsuz¨ çıkışı, haklı tutumdu.Atina yönetiminin konuyu Türkiye ile müzakere etmek yerine maksimalist bir anlayışla uluslararasılaştırma çabası ve konuyla normalde ilişkisi olmayan üçüncü tarafların dâhil olma girişimleri nedeniyle süreç her geçen gün farklı bir dinamiğe bürünmektedir.gerçekte mesele ne Türkiye ile Yunanistan arasındaki uzlaşmazlıkla ne bölgedeki potansiyel hidrokarbon rezervleriyle ne de Doğu Akdeniz’deki güç mücadelesiyle sınırlı. Sorun, bunların hepsini kapsayacak şekilde bölgesel ve küresel sistemdeki dönüşüm ve bu dönüşümle beraber ortaya çıkmakta olan fayda ve maliyetlerle ilişkili. Doğu Akdeniz’e kıyısı bile olmayan devletlerin Atina yönetimi lehine keskin bir tavır almaları de bundan kaynaklanıyor. Bu noktada, Doğu Akdeniz’deki gelişmeler Yunanistan ve GKRY üzerinden Türkiye’nin etkisini sınırlandırma ve Türkiye’yi kuşatma çabalarının önemli bir aracı haline gelmeye başladı. Madalyonun arka yüzü cephede derinleşmelere sebep olsada Türkiye buradan alnının akıyla çıkacak.Müzakerelerden verimli sonuç alınabilmesi içinse Fransa’nın süreçten izole edilmesi ve agresif politikalarını sonlandırarak  NATO bağlamında uzlaştırıcı ve yapıcı bir rol oynaması gerekiyor. 

 

 

YORUM YAZ..
Modal