Tiroit kanseri kadınlarda 3 kat daha fazla!

Tüm dünyada tiroit kanseri vakalarında artış yaşandığını söyleyen Genel Cerrahi Uzmanı Doç. Dr. Hakan Bölükbaşı, tiroit bezinin boyut olarak küçük ancak insan organizmasının hayati anlamda en önemli organlarından biri olduğunu söyleyerek, "Tanı yöntemlerindeki gelişmelerle, tiroit kanseri tanısı alan vaka sayısında da artış görülüyor. Tiroit kanserleri, özellikle kadınlarda 3 kata kadar daha fazla görülüyor. Erken teşhis ve etkili bir tedaviyle tiroit kanserinde iyileşme oranı, diğer organ kanserlerine göre çok daha yüksek seyredebiliyor’’ dedi.

Tiroit bezinin artış olmasındaki asıl nedenler

Boynun ön kısmında bulunan ve birbirine bağlanmış iki parçadan oluşan, çeşitli önemli hormonları salgılayan endokrin organı tiroit bezinin, beyin fonksiyonları ve insan psikolojisi için çok önemli olduğunu belirten Bölükbaşı, tiroit kanserine yakalanma riskinin artış yaşanmasının sebebini şu şekilde sıraladı; Çocukluk döneminde radyasyona maruz kalmanın, genetiğin, mesleki ve çevresel maruziyetlerin, Hepatit C ile ilişkili kronik hepatitin, doğum sayısında artış ve ilk gebelik yaşının geç olmasının, obezite veya aşırı kilonun tiroit kanserine yakalanmada risk faktörleri arasında yer aldığının altını çizdi.

Kanser tanısı nasıl konulur?

Akrabalarda eğer tiroit kanseri vakaları bulunuyorsa, kişide de gen aktarımı ile 10 kat artan vakaların olduğuna dair bir çalışma yayınladığını ifade eden Bölükbaşı, Kanser teşhisini de şu şekilde tanı konulduğunu belirterek; Kontroller sırasında yapılan kan tahlilleri, boyun ultrasonunda saptanan kitleye yapılan biyopsi ya da boyunda şişlik fark eden hastanın doktora başvurması sonucunda yapılan tetkiklerle teşhis konduğunu söyleyen Bölükbaşı, "(Kanser), genellikle boyunda ortaya çıkan ağrısız bir şişlik olarak kendini belli eder. Ancak çok nadir görülen bazı türleri, çok hızlı büyüyerek gerek boyun bölgesine, gerekse de vücudun diğer yerlerine yayılarak kişinin hayatını tehdit edebilir’’ değerlendirmesinde bulundu.

Ameliyat süreci hakkında bilgi

Tedavi hakkında önemli açıklamalara yer veren bulunan Bölükbaşı, "Tiroit bezinde iyi huylu hastalıklarının bazıları, ameliyatın yanında ilaçla da tedavi edilebilirken, kötü huylu hastalıkların hemen hemen tamamı, ameliyat ile tedavi ediliyor. Tiroit kanserlerinde yapılacak ameliyat şekli, ameliyat öncesi yapılan kan tetkikleri, boyun ultrasonu ve biyopsi sonucuna göre belirlenir. Kanserin lenf bezlerine yayılması, tek bir odak ve parçada ise tek taraflı olarak tiroit bezinin çıkarılması yeterli olabilir. Ancak kanserin lenf bezlerine yayılması halinde, tiroit bezinin tamamının alınması ve beraberinde lenf bezlerinin çıkarılması gerekir’’ diye konuştu.

Ameliyat süresi 2-3 saat şeklindedir!

Tiroit ameliyatlarının kimler tarafından ve ne şekilde yapıldığı hakkında bilgiler sunan Bölükbaşı; tüm genel cerrahi uzmanlarınca yapılabildiğini, endokrin cerrahisinde özelleşmiş genel cerrahlar tarafından yapıldığında ise komplikasyon oranlarının daha düşük olduğunu ifade ederek sözlerine şöyle devam etti: "Tiroit ameliyatları şekline göre değişmekle birlikte, yaklaşık olarak 2-3 saat arası sürmektedir. Hastalar genellikle, ameliyat sonrası ertesi gün taburcu edilir. Tiroit ameliyatlarının en önemli komplikasyonu, ses kısıklığıdır. Son yıllarda teknolojinin gelişmesiyle tiroit ameliyatlarının vazgeçilmezi olan ve halk arasında sinir koruma cihazı olarak adlandırılan 'intraoperatif nöromonitörizasyon' yardımcı malzeme ile daha güvenli ameliyatlar yapılmaktadır. Bir diğer ve en sık görülen komplikasyon, kalsiyum metabolizmasını düzenleyen bezlerin, zarar görmesidir. Bu durum genellikle geçici olup ilaç ile tedavi edilebilir. Tiroit kanserlerinde ameliyat sonrası ek tedaviler gerekebilir. Bunların en başında radyoaktif iyot tedavisi gelir. Patoloji sonuçları ve kanserin çeşidine göre çok nadir ihtiyaç olmakla beraber, kemoterapi ve radyoterapi de uygulanabilir."