Ticaret koridorlarının yeniden şekillendirdiği küresel ekonomi: Türkiye'nin stratejik rolü…

Küresel ekonomide çoklu ticaret koridorlarının belirleyici bir güç haline gelmesiyle birlikte uluslararası ticaretin yeniden şekillendiğine dair analizler yapılıyor. Uzmanlar, Türkiye'nin Kalkınma Yolu Projesi ve Orta Doğu politikası çerçevesinde stratejik bir çıpa rolü üstlendiğini vurguluyor. Bağımsız Araştırmacı Dr. Hüseyin Korkmaz, mevcut koridor projelerinin jeopolitik bir enstrümana dönüştüğünü AA Analiz için kaleme aldı.

12.04.2024-16:39 - (Son Güncelleme: 12.04.2024-17:31) Ticaret koridorlarının yeniden şekillendirdiği küresel ekonomi: Türkiye'nin stratejik rolü…

Küresel hegemonya mücadelesi giderek sertleşirken, jeopolitik saiklerin daha akışkan olduğu yeni bir döneme giriliyor. Bu dönemde, jeopolitik dinamikleri yeniden şekillendirmeyi planlayan iddialı projeler, stratejik pozisyon almak için uygun bir konjonktür yaratmayı hedefliyor. Bu projeler arasında Çin'in Kuşak ve Yol Girişimi Projesi ve Amerika Birleşik Devletleri (ABD) ile Hindistan'ın tahkim ettiği Hindistan-Orta Doğu-Avrupa Ekonomik Koridoru (IMEC) Projesi öne çıkıyor. Özellikle, Türkiye ve Irak'ın Kalkınma Yolu Projesi, bölgede önemli stratejik kazanımlar elde etme fırsatı sunuyor. Bu projenin, Türkiye'nin doğu-batı aksında stratejik bir köprü olmasının yanı sıra Orta Doğu ile Avrupa arasında ticaretin merkezi haline gelmesini sağladığı öne çıkıyor. Türkiye'nin bu proje aracılığıyla, bölgesel ve küresel ticarette etkin bir aktör olma yolunda önemli adımlar attığı belirtiliyor. Çin'in Kuşak ve Yol Girişimi, geniş coğrafyalarda altyapı ve ticaret ağlarını geliştirerek Çin'in ekonomik etkisini artırmayı hedefliyor. ABD ve Hindistan'ın desteklediği IMEC Projesi ise Orta Doğu, Hindistan ve Avrupa arasındaki ticaretin yoğunlaştığı bir koridor oluşturmayı amaçlıyor. Bu projelerin bölgesel ve küresel dengeleri yeniden şekillendirebilecek potansiyele sahip olduğu belirtiliyor.

Yeni dönemde, jeopolitik rekabetin yanı sıra ekonomik güç odaklı projelerin etkinliği giderek artıyor. Türkiye'nin Kalkınma Yolu Projesi gibi stratejik inisiyatifler, ülkenin bölgesel ve küresel ticaretteki konumunu güçlendirmesi açısından önem taşıyor. Bu projeler, uluslararası ilişkilerdeki dinamikleri şekillendirme potansiyeline sahip olup, gelecekte bölgesel ve küresel ticaretin akışını belirleyebilecek kritik faktörler arasında yer alıyor.

Çin'in kuşak ve yol girişimi projesi

Küresel ekonomide çoklu ticaret koridorlarının ortaya çıkışı, uluslararası ticaretin manzarasını yeniden tanımlıyor. Bu koridorlar, bahsi geçen ülkelerin ekonomik ve siyasi nüfuzlarını güçlendirmek için kullandıkları stratejik ve jeopolitik araçlar olarak değerlendirilebilir. Bu bağlamda, en iddialı ve geniş kapsamlı projelerden biri olan Çin'in 2013 yılında duyurduğu Kuşak ve Yol Girişimi Projesi öne çıkıyor. Kuşak ve Yol Girişimi, yaklaşık 68 ülkeyi kapsayacak şekilde tasarlanmış ve 1 trilyon dolarlık bir ekonomik büyüklüğe ulaşmayı hedefliyor. Bu proje, Çin'in yeniden "merkez ülke" olma arzusuyla motive edilmişken, Batılı siyasal ve ekonomik elitler tarafından ise yeni bir sömürgecilik ağı olarak tanımlanıyor. Çin ise Kuşak ve Yol Girişimi'ni, küresel ihtiyaçlarının ve altyapının geliştirilmesinin bir çözümü olarak görüyor.

Çin'in Kuşak ve Yol Girişimi Projesi ile birlikte değerlendirilmesi gereken bir diğer önemli proje ise Orta Koridor'dur. Bu koridor, Çin'i Avrupa'ya bağlamayı hedefleyerek daha hızlı ve verimli bir alternatif sunmayı amaçlıyor. Orta Koridor'un, rotayı yaklaşık 15 gün kısaltarak nakliye sürelerini ve maliyetlerini önemli ölçüde azaltması bekleniyor. Pekin'den Londra'ya uzanan bu koridor, yıllık 600 milyar doları aşan bir ticaret trafiğinin merkezinde yer alıyor. Bu projeler, küresel ticaretin dinamiklerini değiştirme potansiyeline sahiptir. Özellikle Orta Koridor gibi projeler, ekonomik olarak büyük faydalar sağlayarak güzergah üzerindeki ekonomilere önemli katkılar sunabilir. Ancak, bu projelerin jeopolitik ve stratejik etkileri de göz önünde bulundurulmalıdır, çünkü küresel ekonomik dengelerin yeniden şekillenmesinde belirleyici olabilirler.

Orta Doğu'da Çin'in etkisini dengelemek mümkün mü?

ABD ve Hindistan'ın liderliğini üstlendiği, Suudi Arabistan ve İsrail'in merkezinde bulunduğu IMEC Projesi, Çin'in Kuşak ve Yol Girişimi Projesi'ne alternatif bir ticaret koridoru oluşturmayı amaçlıyor. Bu proje, özellikle Orta Doğu'da Çin'in etkisini dengelemeyi ve ABD'nin müttefikleriyle ilişkilerini güçlendirmeyi hedefliyor. IMEC'in odak noktası, Hindistan'ın stratejik konumundan faydalanarak Hint-Pasifik ve Orta Doğu arasındaki deniz bağlantısını geliştirmektir. Projenin ana hedefi, Asya, Orta Doğu ve Avrupa arasında geniş bir entegrasyon sağlamaktır. Ancak bölgedeki devam eden çatışmalar ve güvenlik sorunları, projenin kısa sürede hayata geçirilmesini zorlaştırıyor. IMEC Projesi, nakliye sürelerini yüzde 40 oranında azaltmayı hedefliyor ve ABD Başkanı Joe Biden tarafından "ezber bozan bir adım" olarak nitelendirildi. Ancak projeye dahil olan ülkelerin ölçeği ve bölgedeki siyasi karmaşa göz önüne alındığında, proje şu anda askıda gibi görünüyor. Ekonomik ve jeopolitik konjonktür, projenin kısa sürede uygulanmasına izin vermediği için, IMEC'in gerçekleşme olasılığı henüz belirsizliğini koruyor.


Türkiye'nin Kalkınma Yolu Projesi

Türkiye'yi Basra Körfezi'ndeki Büyük Faw Limanı'na bağlayan 1200 kilometrelik demir yolu ve otoyolu içeren "Kalkınma Yolu Projesi", bölgedeki ticari ilişkileri güçlendirmeyi ve ekonomik kalkınmayı teşvik etmeyi hedefliyor. Bu proje, jeopolitik konumlarından faydalanan Türkiye ve Irak gibi ülkeler için aynı zamanda Avrupa ve Asya'daki kilit pazarlara da erişim sağlıyor. Ayrıca, bölgedeki enerji kaynaklarına tam erişim imkanı sunuyor. Ancak, projenin önünde önemli bir engel olan bölgesel güvenlik endişeleri bulunuyor. Son zamanlarda Türkiye ve Irak arasında gerçekleşen diplomatik temaslar ve alınan somut adımlar, projenin uygulanmasını sağlamak adına önemli kazanımlar elde edilmesine yardımcı oldu. Özellikle, PKK terör örgütünün Irak'ta yasaklanması kararı, bölgesel güvenlikle ilgili endişelerin azaltılmasında önemli bir adım olarak değerlendiriliyor.

Diğer yandan, Irak'ta uzun süredir devam eden siyasi istikrarsızlık ve İran'ın bölgedeki etkisi gibi faktörler, projenin önündeki diğer önemli zorlukları oluşturuyor. Türkiye'nin Kalkınma Yolu Projesi'ni stratejik bir çıpa olarak ön plana çıkarması, ülkenin Orta Doğu politikalarındaki belirleyici rolünü vurguluyor. Bu stratejik çıpa, Türkiye'nin uzun vadeli stratejik ve güvenlik vizyonunun merkezinde yer alıyor ve bölgedeki jeopolitik dengeleri değiştirme potansiyeline sahip.

"Koridor savaşları” iş birliği oluşturabilir mi?

Sonuç olarak, "koridor savaşları" adı verilen ve yeni soğuk savaşın bir sonucu olarak ortaya çıkan küresel ticaret rekabeti, genel anlamda ticaret açısından bir dezavantaj oluşturuyor. Ancak, ticaret denildiğinde her zaman işbirliğinin ön planda olması gerektiği unutulmamalıdır. Mevcut jeopolitik konjonktürde, söz konusu projelerin jeopolitik konumları ve ölçekleri nedeniyle küresel hegemonya rekabetinin bir parçası haline geldiğini gözlemliyoruz.

Öte yandan, mevcut koridorların bir kısmının kendi arasında yapacağı işbirliği kritik bir fayda sağlayabilir. Örneğin, Kuşak ve Yol Girişimi Projesi'nin geniş ve güçlü altyapısı Orta Koridor aracılığıyla öne çıkabilir ve Kalkınma Yolu Projesi, enerji kaynaklarına erişimi ile bu ağı güçlendirebilir. Bu sayede Orta Koridor ve Kalkınma Yolu'nun birleşerek güçlü bir Doğu-Batı ticaret arteri oluşturması sağlanabilir.

Böylece Çin-Pakistan Ekonomik Koridoru aracılığıyla Pakistan'daki Gwadar Limanı'na inen Çin malları, Basra Körfezi ve Türkiye üzerinden Avrupa'ya daha hızlı ve az maliyetli bir şekilde gidebilir. Orta Koridor ile birleşme sayesinde sağlanacak bu füzyon ve Orta Asya ülkelerinin de entegrasyonu ile Türkiye, küresel ticaret rotaları çerçevesinde Avrupa'ya çıkışın merkezi durağı haline gelebilir. Bu gibi işbirlikleri, uluslararası ticaretin gelişimine ve küresel ekonomik kalkınmaya olumlu katkı sağlayabilir.


YORUM YAZ..
Modal