Tehlike kapıda: Akdeniz bölgesi iklim değişikliğiyle birlikte adeta kaynıyor!

Çevresel krizler, kendisini net bir şekilde göstermeye başladı. Akdeniz'deki deniz suyu sıcaklığında önemli artış yaşandığını aktaran uzmanlar, bu durum böyle devam ederse okyanuslardaki kasırgalara benzer şiddetteki hava olayların yaşanabileceği uyarısında bulundular.

23.01.2024-10:43 - (Son Güncelleme: 23.01.2024-12:37)

İklim değişikliğinin getirdiği tahribatlar arasında, deniz suyunun sıcaklık artışı da var. Bu tahribat aynı şekilde devam ederse, deniz ekosistemi gittikçe tehlikeli bir hal almaya başlayacağını aktaran uzmanlar, atmosfer olayları ciddi anlamda değişiklikler yaşanacağı belirtiliyor. 

Akdeniz iklim değişikliğinden en fazla etkilenen bölge

Deniz sularında aşırı ısınma yaşanıyor

Orta Doğu Teknik Üniversitesi (ODTÜ) Deniz Bilimleri Enstitüsü Müdürü Prof. Dr. Barış Salihoğlu, iklim değişikliğinde Akdeniz'in en fazla etkilenen ve en fazla sorun yaşayan bölge olduğunu belirterek, yüzey suyunun sıcaklığı tehlikeli bir hal aldığını ifade eden Salihoğlu, "Son 40 yılda Mersin Körfezi, İskenderun Körfezi gibi bölgelerde 2 derecenin üzerinde bir artış gözlemliyoruz. Bu, ülkemiz denizleri için ciddi bir sıcaklık artışı olarak öne çıkıyor. Akdeniz'deki sıcaklık artışı ortalama 1,5 dereceyi buluyor’’ şeklinde konuştu.

Rekor sıcaklıklar mevcut!

Yapılan ölçümlere bakıldığında Aralık ayı ortasında deniz yüzey suyu sıcaklığının Mersin Körfezi'nde 22, İskenderun ve Antalya Körfezi'nde ise 21,5 derece şeklinde olduğunu söyleyen Salihoğlu, ölçtüğümüz bu değerler, bu dönemde ölçülen en yüksek rakamlar olduğunu söyleyebiliriz. Bu rekor ölçümlerin Ocak ayı içinde aynı şekilde maalesef devam ettiğini aktaran Salihoğlu, "Bu yıl ocak ayında İskenderun, Mersin ve Antalya körfezlerinde 19 derece olması gereken sıcaklık ortalaması 20 dereceye yükseldi. Bu rakamlar söz konusu körfezler için tüm zamanların en sıcak ocak ayı deniz yüzey suyu sıcaklıkları oldu. İskenderun ve Mersin Körfezi'nde kasım ayı ortalaması 23 dereceyken geçen yıl Kasım’da ise 25 dereceyi, ortalaması 22 derece olması gereken Antalya ise yine Kasım’da hiç görmediğimiz 24,5 dereceyi gördü’’ dedi.

Küçük sıcaklıklar bile dengeyi bozuyor!

Hava sıcaklığından dolayı, tuzluluk oranında artan yoğunluk, deniz dibine etkisi olduğunu ifade eden Salihoğlu, şu ifadeleri kullandı: "Derin deniz genelde dengeli bir yapıya sahip, küçük sıcaklık değişimleri bile tüm yapıyı etkiliyor ve küçük değişimlerin büyük etkileri olabiliyor. Daha da korkutucusu, dünyadaki büyük akıntı sistemlerindeki genel döngüler gibi Akdeniz'de de döngüler var ve bu döngüler artan sıcaklıklarla giderek değişecek. O zaman durum ekosistem açısından daha da tehlikeli bir boyuta ulaşacak çünkü artan sıcaklıklar canlıların yaşam alanlarını değiştirmeleriyle sonuçlanabiliyor."

Balık göçü başlayacak!

Deniz sularında aşırı ısınma yaşanıyor

Denizdeki asitlilik oranında artış yaşanmasına neden olan iklim değişikliği, bu şekilde devam ederse, özellikle bünyesinde kalsiyum içeren türlerin ya yapılarını değiştirmelerine ya da ölümlerine neden olduğunu, üstelik balıkların göçlerini, üreme alışkanlıklarında değişiklik yaşanabildiğini aktaran Salihoğlu, şu önerilerde bulundu: "İklim değişikliğinin denizler üzerindeki fiziksel etkisine bir çözümümüz yok, sıcaklıklar arttı, okyanus asitlendi. En iyi senaryoda, sıcaklık artışlarını 1,5-2 derecede durdursak bile artış bir süre daha devam edecek. Burada deniz ekosistemini güçlendirmemiz gerekiyor ve bunun tek yolu diğer baskıları azaltmak. Kirlilik, avcılık, yapılaşma gibi baskıları azaltmak, biyoçeşitliliği ve ekosistem direncini artırmak gerekiyor. Bunun yollarından biri de koruma alanlarını artırmak. Biz, 'Mevcudu koruyalım.' değil, 'Mevcudu daha sağlıklı hale getirelim.' diyoruz, çünkü mevcut sağlıksız."

İklimi düzeltmek için denizler ve okyanuslar rol alır!

Dokuz Eylül Üniversitesi Deniz Bilimleri ve Teknolojisi Enstitüsü Deniz Bilimleri Ana Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Şükrü Turan Beşiktepe, yerküre ikliminde denizler ve okyanusların önemli roller üstlendiklerini belirterek, iklimi düzenleyici faktörü olduğunu sözlerine ekleyerek, insanların kendi yaşamında ürettiği ısının yaklaşık yüzde 90'ının denizler tarafından emilerek akıntılar yoluyla dağıtıldığını ve denge döngüsünde yer aldığını söyleyen Beşiktepe, ısının bir kısmının atmosfere geri salındığı, geri kalanının denizin derin katmanlarına doğru taşındığı, bütün bu sürecin iklim sisteminin dengesinin korunması için olmazsa olmaz bir önem taşıdığını vurguladı.

2040’a dair ön görü!

Deniz sularında aşırı ısınma yaşanıyor

Denizlere zarar verildiğinde ortaya çıkabilecek sıkıntılar hakkında ön görüde bulunan ve çeşitli verileri de kamuoyuyla paylaşan Beşiktepe, "Sanayi öncesi döneme göre atmosfer sıcaklığı 1,1 derece daha fazlayken Akdeniz'de bu değer 1,5 derece. Bu eğilim devam ettiği sürece 2040 yılında 2,2 dereceye ulaşacağı öngörülüyor. Akdeniz'in batısı son 10 yılda 0,35 derece, Doğu Akdeniz ise 0,5 derece ısındı, Atlantik Okyanusu'nda ise 0,25 derece bir ısınma var. Küresel ısınmayla birlikte denizdeki buharlaşma artıyor, bu da buluttaki su miktarını ve yağışları artırıyor. Ancak Akdeniz bu genel durum içerisinde bir istisna teşkil ediyor ve Akdeniz'in genelinde özellikle kış yağışlarında azalma olacağı tahmin ediliyor’’ şeklinde konuştu.

Balık yumurtalamasında tehlike!

Deniz suyunda yaşanan aşırı ısınmanın balıkların döllenme mevsimlerini ve stoklarını olumsuz etkileyeceği, mercan kayalıklarının ve deniz çayırlarının bozulmasıyla kıyılarda su kalitelerinde sıkıntı yaşanacağını belirten Beşiktepe, "Doğu Akdeniz, batıya göre daha fazla ısındığı için bir tropikleşme süreci yaşıyor. Burada yaşayan mercan kayalıkları 'soğuk su mercan kayalıkları' diye adlandırılıyor ve deniz suyu 26-27 derecenin üzerinde çıktığı zaman uyum sağlayamayarak ölmeye başlıyorlar. Akdeniz'e özgü mercan kayalıklarının önümüzdeki 15-20 yıl içerisinde yok olacağı tahmin ediliyor. Bu da bütün ekosistemi tümüyle mahvedecek’’ uyarısında bulundu.

Doğaya uygun yaşamak zorundayız

Yaşam koşullarımızda değişiklikler yaparak küresel ısınmayı durdurmamız gerektiğini ve doğa ile mücadele etmemizin mümkün olmadığını söyleyen Beşiktepe, ancak ona uygun yaşarsak hayatta kalabileceğimizi sözlerine ekledi.


YORUM YAZ..
Modal