Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) Başkanı Binali Yıldırım, TBMM himayesinde, Ümmetin Temsilcileri Vakfı desteğiyle "Kudüs, Filistin'in ebedi başkenti" temasıyla düzenlenen Parlamenterlerarası Kudüs Platformu İkinci Konferansı katılımcıları onuruna verilen gala yemeğinde yaptığı konuşmada, konferansın Filistin meselesinin çözümüne katkıda bulunacağına yürekten inandığını belirtti.
Üç semavi dinin kutsal şehri olan Kudüs'ün hak ve istiklal mücadelesinin adı olduğunu belirten Yıldırım, "Kudüs Filistin davasının amiral gemisi ve sancağıdır. Bu platformun amacı, hürriyetine kavuşuncaya kadar Kudüs meselesini dünya gündeminde tutmaktır. Yüklendiğiniz bu kutsal görev sebebiyle sizleri tebrik ediyorum." şeklinde konuştu.
1967’de başlayan ve artarak devam eden işgal, yayılma, zulüm ve adaletsizliğin Filistinlilerin kaderi olmaktan çıkarılması gerektiğinin altını çizen Yıldırım, Hazreti Peygamberi'in ahirete irtihalinden 4 yıl sonra İslam toprağı olan Kudüs'ün yüzlerce yıl farklı inanç ve kültürlerin bir arada, barış içinde yaşadığı bir şehir olduğunu kaydetti.
''FİLİSTİN'DE BARIŞIN OLMAZSA OLMAZ ŞARTI''...
Yıldırım, Kudüs'ün bu vasfına yeniden kavuşması gerektiğini ifade ederek, şunları söyledi;
"Hepimizin ortak amacı Filistin halkının hür ve bağımsız devlet olarak yaşadığını görmektir. Kudüs'te ezan seslerinin silah ve yıkım seslerinin yerini alacağı günlerin yakın olmasını diliyorum. Kudüs barış, huzur, güven ortamına kavuşmazsa, Avrupa da, Asya da, Amerika da huzursuz olur. Bugün düzenlenen konferansın amacı Kudüs için adalet ve barış aradığımızı bir kez daha dünyaya duyurmaktır. Filistin'de barışın olmazsa olmaz şartı, 1967 sınırları dahilinde, başkenti Kudüs olan bağımsız, egemen, coğrafi toprak bütünlüğüne sahip bir Filistin devletinin kurulmasıdır. Öz yurtlarında garip bir duruma düşürülen Filistinliler de barış, huzur ve refah içinde yaşama hakkına mutlaka kavuşmalıdır."
İsrail yönetiminin Filistin topraklarını işgal ettiği gibi onların meşru protesto haklarını da şiddet yoluyla engellediğini aktaran Yıldırım, bu durumun en açık şekliyle Büyük Dönüş Yürüyüşünde görüldüğünü dile getirdi.
Yıldırım, İslam İşbirliği Teşkilatı Dönem Başkanı olarak 2 olağanüstü zirveye ev sahipliği yaptıklarını hatırlatarak, "Adaletsizlik karşısındaki mücadelemizi Birleşmiş Milletler'e (BM) bir kez daha taşıdık. Yaptığımız çağrı üzerine toplanan BM Genel Kurulu, Kudüs'ün statüsüne ve Filistinli sivillerin korunmasına ilişkin 2 önemli kararı büyük bir çoğunlukla kabul etti. Verdikleri oyla haklının yanında olma erdemini gösteren bu ülkelere bu vesileyle bir kez daha teşekkür ediyorum." ifadelerini kullandı.
İsrail'in 2 devletli çözüme karşı çıkmasının, Filistin devletinin daha fazla ülke tarafından tanınması mecburiyetini bir kez daha ortaya koyduğunu vurgulayan Yıldırım, sözlerini şu şekilde sürdürdü;
"Kolombiya'nın da bu yönde karar alması memnuniyet vericidir. Diğer ülkeler de Filistin'i tanımak için artık zaman kaybetmemelidir. Çünkü İsrail devleti nihai çözüm konusunda samimi ve yapıcı bir yaklaşım asla göstermemektedir. Aksine yeni yerleşim yerleriyle barış sürecini sabote etmeye devam etmektedir. Filistinlilerin zorla evlerinden çıkarılması, topraklarına el konulması, hatta zeytin ağaçlarının dahi sökülmesi bitmek bilmez bir kinin, bir düşmanlığın, bir nefretin eseridir. İsrail, işgalle başlayan süreci zamana yayarak, Filistin'i tamamıyla yok etmeye çalışmaktadır. 1967 İsrail Filistin haritasına bakıp, bugünle mukayese edildiğinde, durum çok açık bir şekilde görülecektir. Bu ortamda Filistin'in daha fazla ülke tarafından tanınması yegane çözüm yolu olarak görülmelidir. Filistin'in haklı mücadelesini bu platformda olduğu gibi çeşitli vesilelerle dünyaya anlatıp, siyasi destek almak için biz parlamentolara, parlamento başkanlarına, milletvekillerine çok büyük görev düşmektedir. Başka ülkelerdeki mevkidaşlarımızla temaslarımızı artırmak durumundayız."
Son Dakika Gündem Haberleri için aşağı kaydırın.