Tarım Bakanlığı’nın sunmuş olduğu destekle birlikte Sağlık Bilimleri Üniversitesi'nin yürüttüğü projenin 2 senede bitirilmesi hedefleniyor. Yaş meyve sebzelerin tarladan raflara, çürüme, bozulma ya da müsait olmayan şartlarda taşınabilmesi adına, el ve cilt dezenfektanı olarak kullanılan, kimyasal madde olmayan yeni bir ürünün tarımda kullanımı denenecek.
Türk tarımına yeni bir dönem getirecek olan bu kritik projede, Maltepe Üniversitesi, Gıda Güvenliği Derneği, Adana Biyolojik Mücadele Araştırma Enstitüsü, Alata Bahçe Kültürleri Araştırma Enstitüsü ile Türkiye'nin en büyük zincir marketler grubu ve meyve suyu firmaları ortaklaşa yürütüyor. Söz konusu projede, pandemi süresinde dezenfektan olarak büyük bir kesim tarafından kullanılan ve insan sağlığına herhangi bir zararı bulunmaması nedeniyle de tercih edilen 'hipokloröz asidin', tarımda geniş ölçekli kullanımı denenecek.
SBÜ Rektörü Prof. Dr. Cevdet Erdöl, BM verileri doğrultusunda dünyada yaklaşık 1 milyar kişinin gıdaya ulaşmakta zorluk yaşadığını ve 35 bin kişinin de açlıktan yaşamanı yitirdiğini belirterek, "Bunun yansıra ülkemizde ise rakamsal olarak 26 milyon ton kadar gıda bozuluyor, çürüyor, son tüketiciye ulaşana kadar hasar görüyor ve çöpe atılıyor. Zincir marketlerde özellikle meyve sebzelerin yaklaşık yüzde 10'u, tüketiciye hiç ulaşamadan çöpe atılmak zorunda kalıyor. Kaldı ki tarladan itibaren tüketiciye kadar olan serüven içerisinde, yaş meyve sebzelerin yüzde 50 kadarı da hasar görüyor. Yaş sebze ve meyvelerin raf ömürlerinin uzatılması, çürümelerinin, çöpe atılmalarının engellenmesi için üniversitemizin öncülüğünde bir proje başlatılmış oldu. 2 yıl sürecek olan bu projenin en önemli çıktısı, bu 26 milyon tonun büyük kısmını muhtemelen çöpe atmaktan kurtarmış olacağız. Belki de bu, meyve sebze fiyatlarının da bir noktada artmasını engelleyecek. Bu madde bir pestisit değil. İnsanlara, canlıya zarar veren bir madde olmadığından dolayı da bu yönüyle de önemli. Yaş meyve sebzenin, tarladan sofraya gidecek olan serüven içerisinde, daha sağlıklı taşınabilmelerine imkan verecek." ifadelerini kullandı.
SBÜ Hamidiye Sağlık Bilimleri Enstitüsü Biyoteknoloji Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Dr. Özge Dinç ise pandemide çok kullanılan el ve cilt dezenfektanında bulunan hipokloröz asitin, Amerikan Gıda ve İlaç Dairesi FDA uyarınca da gıda ile teması güvenli olarak sınıflandırıldığını ifade etti. Dinç "Ülkemizde de dünyada da yaş meyve ve sebzenin hasadından sonra, çeşitli koruyucu kimyasallar kullanılıyor. Ancak bu kimyasallar hem kalıntı bırakması yönüyle insan sağlığına zarar verebiliyor, hem de ihracat aşamasında gerekli sınır analizlerinin üstünde kalarak, ürünlerin geri dönmesine neden oluyor. Hipokloröz asit, işte bu anlamda hem zararlı kalıntı bırakmaması, hem de mikrobiyal güvenliği üst düzeyde sağlaması yönüyle oldukça avantajlı" şeklinde konuştu.
Dr. Dinç açıklamalarına şöyle devam etti: "Lojistik zincirindeki fiziksel farklılıklar, hem mesafelerin hem de mevsimin getirdiği sıcaklık farklılıkları, aslında ürünlerin bozulmasına diğer Avrupa ülkelerinden daha fazla etki ediyor. Bu nedenle bu proje ile biz, 'Türkiye verilerini' elde etmeyi amaçlıyoruz. Bu farklı parametrelerin etkisini, Türkiye koşulları için araştırarak kendi ülkemizde hipokloröz asidin tarımda doğru şekilde kullanımını sağlamış olacağız. Lojistik süreçte taşıma koşulları, kasalardan olabilecek bulaş, taşıma araçlarının farklılığından kaynaklı etkiler, depolama alanlarında, hallerdeki bekleme alanlarında oluşabilecek potansiyel patojen bulaşının tespiti gibi bütün faktörleri içeren süreçleri analiz ederek, hipokloröz asidin tarımda yaygın olarak kullanımının doğru konumlandırılmasını hedefliyoruz. Proje sonuçlandığında ürünün kullanımı Tarım Bakanlığı tarafından da onaylanmış olacak. Bu proje ile hipokloröz asidin ilk defa sahada 'gerçek ölçekte' denemelerini yapacağız. Çeşitli veri kaydedicilerle de lojistik ağ boyunca ürünlerin izlenmesini gerçekleştireceğiz. Proje sonuçlanıp hayata geçirildiğinde, gıdanın bozulmasını bir gün bile geciktirmemiz, bize hem ekonomik bir kazanç sağlayacak, hem de bu proje ile Türkiye'de tarım sektörüne yeni bir soluk getireceğiz" dedi. Dr. Özge Dinç, tuzlu sudan elde edilen hipokloröz asidin laboratuvar ölçeğinde üretilen formunun, kendi imalatları olan jeneratörlerde ayda 15 ton hacme kadar üretebileceğini de belirtti.