Sinemaseverlere derin etkiler bırakacak son 20 yılın en iyi psikolojik filmlerini listeledik.
Shutter ısland - zindan adası ( 2010)
Martin scorsese'nin başyapıt statüsünde olan filminde, teddy daniels ve chuck aule isimli iki polis memurunun, rachel solando adlı bir akıl hastasının ortadan kaybolması üzerine tehlikeli akıl hastalarının tedavi gördüğü shutter adası isimli bölgede konuşlanan ashecliffe hastanesi'ne soruşturma yapmak için gitmesi ve sonradan gelişen esrarengiz olaylar aktarılıyor. dennis lehane'nin ünlü romanından sinemaya uyarlanan filmin başrolünde leonardo di caprio bulunuyor.
The machınıst - makinist (2004)
Brad anderson'ın yönettiği filmde, bir yıldır uykusuzluk hastalığı çeken trevor, bir fabrikada işçi olarak çalışmaktadır. dinlenememekten ötürü vücudu bitik bir haldedir. öte yandan işi dikkat gerektirir ve en ufak bir hatanın bedeli ağır olacaktır.
Momento - akıl defteri (2000)
Christopher nolan'ın yönettiği filmde, leonard shelby, ucuz otel odalarında konaklayan ve şık giysiler giyip, jaguar marka araba kullanan dışarıdan işadamı gibi görünen biridir. fakat aslında olay böyle değildir. shelby hayatını karısına tecavüz edip öldüren kişiyi bulmak için adayan biridir.ne yazık ki leonard’ın bu yolda ciddi bir engeli vardır, bir tür hafıza kaybı.
The number 23 - 23 numara (2007)
Joel schumacher’n yönettiği filmde walter sparrow, bir kitapçıda kan kırmızısı kapağı olan bir roman bulur. bu kitaptaki hikaye, numeroloji ile ilgili bir cinayet gizemini içerir ve gizemli rakam yirmi üçtür.kitabın yazarının peşine düşen sparrow gerçeğe yaklaştıkça kendisini ve ailesini tehlikeye sokar.
Mar adentro - içimdeki deniz ( 2005 )
Alejandro amenábar'ın yönettiği filmde ötenazi meselesi işleniyor.. filmde, 30 yıldır yatağa bağlı yaşayan ramon sampedro’nun hayatına iki kadın girer: avukat julia ve köylü kızı rosa. bu iki kadından biri, boynundan aşağısı felçli adama hayatın anlamını tattırır ve onun "kurtuluşunu" sağlar.
A beautıful mınd - akıl oyunları ( 2002 )
Nobel ödülü'ne layık görülen ünlü matematikçi john nash'in gerçek hayat hikayesine odaklanan filmde, john forbes nash kazandığı bir bursla princeton üniversitesi'nde öğrenim görmeye başlar. bu süreçte parlak zekasını her daim hissettiren ve çevresindekilerle uyum sorunu yaşayan dahi nash, inanılmaz bir teoriyi ortaya sürüp kanıtlama aşamasına kadar gelir. böylece matematik çevrelerince ününü yayan dahi adam zamanla şizofrenik belirtilerle mücadele etmeye başlar.
Mary and max - mary ve max (2009)
Adam elliot'ın ilk uzun metraj filminde, mary, avustralya'nın kenar mahallerinden birinde yaşayan, sorumsuz ve yoksul bir aileye sahip olan, sekiz yaşındaki yalnız bir kız çocuğudur. küçük kızın konuşabildiği tek kişi mektuplaştığı avustralyalı bir savaş gazisi olan max jerry horowitz’dir. dairesinde yalnız yaşayan, ruhsal problemleri olan asosyal ve obez 44 yaşındaki max ile aralarında gelişen dostluk sürükleyici bir şekilde beyazperdeye yansıtılıyor.
Black swan - siyah kuğu (2010)
Darren aronofsky'nın yönettiği filmde nina, new york’ta yaşayan çok yetenekli bir balerindir ve hayatında çoğu balerin için de olduğu gibi dans etmekten başka bir şey yoktur. oyun yönetmeni thomas leroy, kuğu gölü’nün baş balerinini yeni sezonda değiştirmeye karar verir ve ilk tercihi de nina’dır. balenin saf ve zarif beyaz kuğu ile şehvetin temsilcisi siyah kuğuyu aynı anda canlandırabilecek birine ihtiyacı vardır. fakat nina’yı bekleyen bir yeni bir rakip vardır, ve o da leroy’u etkilemeyi başarmıştır. nina beyaz kuğu rolüne her ne kadar uysa da lily de siyah kuğu’nun tam karşılığıdır. iki genç dansçı arasındaki rekabet garip bir arkadaşlığa dönüşürken nina da kendi karanlık tarafıyla haşır neşir olmaya başlamıştır.