Şems Suresi Okunuşu ve Anlamı Nedir?

Kuran-ı Kerim’in 91. suresi olan Şems Suresi adını, ‘güneş’ anlamına gelen şems kelimesinden alıyor. On beş ayetten oluşan sure kozmik varlıkları anlatır. Peki, Türkçe ve Arapça okunuşu ne, meali, tefsiri ve fazileti nedir?

14.01.2022-10:51 - (Son Güncelleme: 24.01.2022-14:26) Şems Suresi Okunuşu ve Anlamı Nedir?

Şems Suresi, Mekke döneminde indirilen surelerden biridir. Adını ilk ayetinde geçen şems kelimesinden alan sure, insan tabiatına yerleştirilen iyi ve kötü özelliklerden ve kozmik unsurlardan bahseder. İşte okunuşu ve meali…

OKUNUŞU

Bismillahirrahmanirrahim

1.Veşşemsi ve duhaha.

2.Velkameri iza tekaha.

3.Vennehari iza cellaha.

4.Velleyli iza yağşaha.

5.Vessmai ve ma benaha.

6.Vel'ardı ve ma tahaha.

7.Ve nefsin ve ma sevvaha.

8.Feelhemeha fücureha ve takvaha.

9.Kad efleha men zekkaha.

10.Ve kad habe men dessaha.

11.Kezzebet semudü bitağvaha.

12.İzinbe'ase eşkaha.

13.Fekale lehüm resulullahi nakatallahi ve sukyaha.

14.Fekezzebuhü fe'akaruha fedemdeme 'aleyhim rabbühüm bizenbihim fesevvaha.

15.Ve la yehafi 'ukbaha.

MEALİ

Rahman ve Rahim Olan Allah'ın Adıyla

1.Güneşe ve onun aydınlığına andolsun,

2.Onu izlediğinde Ay'a andolsun,

3.Onu ortaya çıkardığında gündüze andolsun,

4.Onu bürüdüğünde geceye andolsun,

5.Göğe ve onu bina edene andolsun,

6.Yere ve onu yayıp döşeyene andolsun,

7, 8, 9.Nefse ve onu düzgün bir biçimde şekillendirip ona kötülük duygusunu ve takvasını (kötülükten sakınma yeteneğini) ilham edene andolsun ki, nefsini arındıran kurtuluşa ermiştir.

10.Onu kötülüklere gömüp kirleten kimse de ziyana uğramıştır.

11.Semûd kavmi, azgınlığı sebebiyle yalanladı.

12.Hani onların en bedbaht olanı (fesat çıkarmak için) ileri atılmıştı.

13.Allah'ın Resülü de onlara şöyle demişti: "Allah'ın devesini ve onun su içme hakkını koruyun."

14.Fakat onlar, onu yalanladılar ve deveyi boğazladılar. Bunun üzerine Rableri, suçlarından dolayı onları helak etti ve kendilerini yerle bir etti.

15.Allah, bunun sonucundan çekinmez de!

Şems Suresi Anlamı

FAZİLETİ

Şems sûresinin Resûlullah'a özgü bir lutf-i ilâhî olan mufassal sûreler grubu içinde yer aldığı bilinmektedir (Müsned, IV, 107).

Hz. Peygamber'in bu sûreyi yatsı namazlarında okuduğu ve kendi mahallesinde namaz kıldıran Muâz b. Cebel'e yatsı namazını uzatmayarak Şems, Duhâ, Leyl ve A'lâ sûrelerini okumasını tavsiye ettiği nakledilmektedir. (Buhârî, "Eẕân", 63; Müslim, "Ṣalât", 178-179; Tirmizî, "Ṣalât", 114).

Bazı tefsir kaynaklarında yer alan, "Şems sûresini okuyan kimse, üzerine güneşin ve ayın doğduğu her şeyi sadaka olarak vermiş gibi olur" meâlindeki hadisin (meselâ bk. Zemahşerî, VI, 384; Beyzâvî, IV, 423) mevzû olduğu kabul edilmiştir (Zemahşerî, I, 684-685 [neşredenin notu]; Trablusî, II, 727).

TEFSİRİ

Önce bu tür doğal varlıklar ve olaylar üzerine yemin edilmesi hem evrenin genel düzenine, bunun insanlar için taşıdığı faydalara ve bu düzeni yaratıp yaşatan ilâhî kudretin büyüklüğüne hem de sonraki âyetlerde ele alınan konunun önemine dikkat çekmeyi amaçlar. “Kuşluğu” diye çevirdiğimiz duhâhâ tamlamasına “güneşin ışığı, aydınlığı, sabah vakti, gündüz” gibi mânalar da verilmiştir (Şevkânî, V, 524). Ayın yani ışığının güneşin ardından gelmesi, ışığını ondan almasını veya güneş batınca ardından ay ışığının doğuşunu yahut ayın ilk göründüğü hilâl durumunu ifade eder. 7. âyette insan varlığı (nefs) üzerine yemin edilmesi onun yaratılışının özündeki üstünlüğe işaret eder.

“Nefse düzen verme”, ona maddî ve mânevî güçlerin yerleştirilmesi, her gücün yapacağı görevin tayin edilmesi ve bu güçleri kullanacak organların verilmesi şeklinde açıklanmıştır. 8. âyetteki fücûr her türlü kötülüğü, günah ve sapmayı; âyette fücûrun karşıtı olarak kullanılan takvâ ise burada doğruluk, iyilik ve hak yolda kararlılığı ifade eder. Aynı âyetteki elheme fiilinin masdarı olan ilham, bu bağlamda fücûr ve takvâ kelimeleriyle birlikte değerlendirildiğinde, “Allah Teâlâ’nın insanın fıtratına doğru ve yanlışı, iyilik ve kötülüğü, günah ve sevabı bilme, tanıma, ayırt etme, birini veya diğerini seçip yapma gücü ve özgürlüğü yerleştirmesi”; dolayısıyla “insanın her türlü deney ve öğrenimden önce, apriorik olarak bu yeteneklerle donanmış bulunması” şeklinde açıklanabilir. 

Böylece Kur’an’ın insan anlayışının bir özeti sayılabilecek olan 7-8. âyetler, insanın ahlâkî bakımdan çift kutuplu bir varlık olduğunu, iyilik veya kötülük yollarından dilediğini seçebilecek bir tabiatta yaratıldığını ve onun kurtuluş veya mahvoluşunun bu seçime bağlı bulunduğunu göstermektedir. 1-8. âyetlerde yer alan yemin ifadelerinden sonra 9-10. âyetlerde sûrenin asıl mesajı olan insanın sorumluluğuna dikkat çekilmiş; nefsini arındıranın kurtuluşa ereceği, onu kötülüklerin akışına bırakanın ise büyük kayıba uğrayacağı vurgulanmıştır.

YORUM YAZ..
Modal