Prof. Dr. Mustafa Öncel, 'Kalın bağırsak kanseri sinsi ilerliyor. Bu nedenle 50 yaşından itibaren düzenli tarama yapılması çok önemli. Bu kansere karşı en başta beslenme gözden geçirilmeli. Yüksek kalorili, yüksek proteinli, liften fakir, kızarmış ve konserve edilmiş yiyeceklerden kaçınılmalı, bol su tüketilmeli. Tuzlanmış, tütsülenmiş, dumanlanmış yiyeceklerden sakınılmalı' açıklamasında bulundu.
HASTALIK İLERLERKEN KENDİNİ BELLİ ETMİYOR
Prof. Dr. Mustafa Öncel, kolon kanserine ilişkin önemli değerlendirmelerde bulundu. Prof. Dr. Öncel, erken dönemde kalın bağırsak kanserinin pek bir belirtisi olmadığını ifade ederek, 'Kalın bağırsak kanseri hastalarında bulgular genellikle hastalık biraz daha ilerleyince ortaya çıkar. En başta gelen şikayetler makattan kanama ve dışkılama alışkanlığında meydana gelen değişikliklerdir. Özellikle dışkının üzerinde veya içine karışmış, koyu renkli ve beraberinde sümüksü yapılarla beraber olan kanama çok uyarıcıdır ve hastaların mutlaka hekime başvurmasını gerektirir’ şeklinde konuştu.
Kalın bağırsak kanserinin çok nadir ağrıyla kendini gösterdiğini belirten Prof. Dr. Öncel, ‘Hastalarda kansızlık, hızlı kilo kaybı, sarılık, karın içerisinde bir kitlenin ele gelmesi gibi şikayetler görülebilir, ancak bunlar daha da ilerlemiş hastalığın bulgularıdır. Seyrek olarak tümörün oluşturduğu ani ve yoğun kanama, delinmenin sebep olduğu şiddetli karın ağrısı veya tıkanmanın yol açtığı kusma ve karın şişliği nedeniyle hastalar acil kliniklere başvurabilirler. Bu durumda hastalarda genellikle acil ameliyat gerekir. İlk teşhis alan hastalarda hastalığı açıkladığımda ‘’Ama, hocam hiç ağrım, sızım yoktu’’ diye bir ifadeyi çok sık duyarım. Şunun altı çizilmesi gerekiyor ki; kalın bağırsak kanseri çok ender olarak ağrı ile karşımıza çıkar. Ağrının olmaması yaşı gelen hastalarda rutin tarama protokollerine dahil olmayı engellememeli’ diye konuştu.
ERKEN TEŞHİS TEDAVİ AŞAMASINDA ÖNEMLİ
Prof. Dr. Öncel, kolon kanserinde taramaların oldukça hayati önem taşıdığına işaret ederek, bu bilgileri paylaştı:
‘Belirli bir yaşa gelmiş kimse kalın bağırsakla ilgili hiçbir şikayeti olmasa bile bazı testler yapılarak kanser veya kanser öncesi lezyonların varlığı açısından kontrol edilebiliyor. Burada altı çizilmesi gereken nokta kişinin hiçbir şikayetinin olmaması. Zaten bir şikayet varsa o kişide ciddi bir hastalık olup olmadığının anlaşılması için her türlü tetkik yapılıyor. Kalın bağırsak kanseri için tarama 50 yaşından itibaren başlıyor. Çeşitli protokoller olmasına karşın temel olarak kolonoskopi, yani makattan girilen bir hortumla kalın bağırsağın içeriden gözlenmesi veya gaitada kan bulunup bulunmadığının araştırıldığı gaitada gizli kan testi yapılmasını veya bunların kombinasyonunu içeriyor. Hastalarımız endişelenmesinler günümüzde kolonoskopi becerikli ellerde çok az ağrı ve minimal komplikasyon riskiyle yapılabiliyor. Testler yıllar içerisinde yenileniyor. Bu sayede kanseri keşfedilen hastaları bazen ameliyat bile etmeden aynı işlem sırasında endoskopik olarak tedavi etmek de mümkün olabiliyor’ dedi.
AŞAMALARA GÖRE TEDAVİ UYGULANMALIDIR
Kalın bağırsak kanseri tedavisinde son yıllarda gelişmeler yaşandığını belirten Prof. Dr. Öncel, ‘Tanı alan hastada çeşitli görüntüleme yöntemleriyle evreleme yapılır. Çeşitli evrelerde değişik tedavi argümanları ön plana çıkar, ancak cerrahi hastaların büyük bir kısmında en önemli silahımızdır, öyle ki; cerrahın tecrübesinin kendi başına hastanın sağ kalımını etkileyen bir faktör olarak altı çizilmesi gerekir. Son yıllardaki en önemli gelişme laparoskopik (kapalı) veya robotik yöntemlerle yapılan ameliyatlardır. Laparoskopik veya robotik cerrahi açık yönteme göre çok değişik açılardan avantaj taşıyor. Hastanın ağrısı azalıyor, daha az kanamaya yol açıyor, solunum fonksiyonlarını daha az etkiliyor, hastanın bir an önce normal yaşantısına devam etmesini sağlıyor, hatta hasta kemoterapiyi daha erken almaya başlayabiliyor’ şeklinde konuştu.
Prof. Dr. Öncel, kalın bağırsak kanserine yakalanmamak için dikkat edilmesi gereken hususlara değinerek, 'En başta beslenme özelliklerimizi gözden geçirmemiz gerekiyor. Yüksek kalorili, yüksek proteinli, liften fakir, kızarmış ve konserve edilmiş yiyecekler bağırsak fonksiyonlarımızı olumsuz olarak etkilediklerinden günlük diyetimizde taze sebze ve meyveyle lifli gıdalara daha fazla yer açmalıyız. Hatta beyaz ekmek yerine çavdar, yulaf gibi esmer olanları tercih edin. Tuzlanmış, tütsülenmiş, dumanlanmış yiyeceklerden sakının. Bol su içmek yaşamımızın ayrılmaz bir parçası olmalı. Hayatımızda mutlaka spor ve egzersizin yeri olmalı. Fazla kalorili yiyecekler ve obezite kalın bağırsak kanseri için de risk oluşturuyor. Sigara başta olmak üzere bilinen kanserojenleri zaten her gün yeterince kanser yapıcıyla yüzleşen vücudumuzdan uzak tutmalıyız. Bunların hepsini gerçekleştirecek olsak bile yine de kanserle yüzleşebileceğimizi unutmamak gerekiyor' dedi.