Rahim ağzı, penis ve ağız-yutak gibi kanser türlerine neden olan HPV’nin yol açtığı siğiller yüzde 90 oranında cinsel yolla bulaşıyor. Uzmanlar, ABD’de yılda 6 milyon kişiye bulaşan virüsün Türkiye’de de hızla yayıldığını söylüyor.
Amerika’da en sık cinsel yolla bulaşan hastalık olarak kabul ediliyor. Amerika'da her yıl 6,2 milyon kişinin bu virüsle enfekte olduğunu, virüsün Türkiye'de de hızla yayıldığını belirten Altınbaş Üniversite Hastanesi Medical Park Bahçelievler Üroloji Uzmanı Doç. Dr. Abdulkadir Tepeler, HPV’nin görülme sıklığını, sessiz enfeksiyonlar ve siğili olmayan taşıyıcılardan dolayı net olarak belirtmenin zor olduğunu söyledi.
SON 20 YILDA ERKEKLERDE ARTIŞ VAR
HPV’nin erkeklerde yalnızca siğil yapmakla kalmayıp, orofaringeal (ağız-yutak) bölgesi ve penis kanserlerine de sebep olduğunu aktaran Dr. Tepeler, “Penis kanserlerin ise yüzde 50’ye yakınının HPV ile ilişkisi gösterilmiştir. Şimdiye kadar rahim ağzı (serviks) kanseri ile ilişkisinden dolayı kadınlarda daha çok önemsenirken, son 20 yıldır erkeklerde de sıklığındaki artış ve olası sonuçları nedeniyle ciddi yaklaşılan bir hastalık haline gelmiştir. Etkenler her iki cinste de benzer olmasına rağmen hastalık erkeklerde, kadınlara göre farklılık gösterebilir” dedi.
HPV SADECE CİNSEL YOLLA MI BULAŞIR?
Virüsün yüzde 90 oranında cinsel yolla bulaştığına vurgu yapan Dr. Tepeler, diğer bulaş yolları hakkında ise şunları söyledi:
“Vücudun çeşitli bölgelerinde (cinsel bölge kıllarında ve hatta tırnaklarda), eşyalarda virüs saptanmıştır. Bu yüzden cilt teması, virüs barındıran eşyalar veya doğum sırasında bulaşabilir. Hastalık çoğunlukla cinsel temasla bulaştığından çok eşlilik önemli bir risk faktörüdür. Partner sayısı arttıkça da risk artmaktadır. Kondom-prezervatif genital bölgeyi tamamen sarmadığı-örtmediği için mutlak bir koruma sağlamaz. HPV olanların yüzde 15’inin kondom kullandığı ancak koruyucu olmadığı sonucuna varılmıştır. Kuluçka (inkübasyon) süresi 2 hafta ile 2 yıl arasında değişmektedir. Genellikle 3-4 ayda siğiller ortaya çıkmaktadır. Siğillerin yüzde 40-60’ı ilk yıl içinde kendiliğinden kaybolur. Bu iyileşme kişinin bağışıklık sistemine bağlıdır. İmmün sistemin baskılandığı veya zayıfladığı durumlarda ise tekrarlama olacaktır.
PREZERVATİF KORUMUYOR, JİLET VİRÜSÜ YAYIYOR!
Hastalarım en çok tek olan siğillerinin jilet ile kıl temizliği sonrası kanadığından ve sonraki dönemde siğillerin sayısının artmasından bahseder. Jilet ile ciltte gördüğümüz veya göremediğimiz sıyrıklar oluşur. Siğilin kanaması ile birlikte virüs bu sıyrıklardan içeri girip çoğalır. İlk bulaşmada da virüs genellikle ciltteki sıyrıklardan cinsel temas ile geçer. Genital bölgedeki kıllardan arınmada cildi tahriş etmeyen makineler veya tüy dökücü kremler kullanılmasını tavsiye ederim. Cinsel bölgeleri için kullanılan jilet veya makinalarını vücudun başka bölgeleri için kullanmamaları da çok önemlidir.”
VÜCUTTAN ATILAMIYOR
Siğilleri ortadan kaldırıp fiziksel ve kozmetik iyileşmenin tedavideki ana amaç olduğunu söyleyen Uzman, “Ancak HPV’nin vücuttan atılamayacağı, tekrarlama riskinin olduğu unutulmamalıdır. Herkes için geçerli standart bir tedavi yoktur. Siğilin sayısı, büyüklüğü, bulunduğu bölge, hekimin tecrübesi ve imkanlarına göre tedavi yöntemine karar verilir. Temel olarak en sık uygulanan tedavi yöntemi cerrahi eksizyon (lazer veya elektrokoter ile, bistüri veya makas ile tıraşlama), kriyoterapi veya asit solüsyonları ile yakma tedavisidir. Bütün bu tedavilere rağmen tekrarlama riski yüzde 25-65’tir” diye konuştu.
PSİKOLOJİYİ DE, AŞKI DA VURUYOR!
Genital bölgedeki siğiller kişinin sosyal ve cinsel hayatında olumsuz etki yapabiliyor. Bulaşma korkusu veya fiziksel görüntü nedeniyle cinsel istek ve aktivitede azalma en sık rastlanan cinsel sorunlar arasında. Dr. Tepeler’in verdiği bilgiye göre, psiko-sosyal olarak içe kapanma, anksiyete ve hatta depresyona sebep olabiliyor. Kaynağın tespit edilemediği ve edildiği durumlarda ikili ilişkilerde güvensizlik, ayrılmalar ve ailelerde hukuki sonuçlara varan etkileri olabiliyor. Genital bölgede HPV tespit edilenlerin partnerleri de bu konuda uyarılmalı, bilgilendirilmeli ve mutlaka ürolog veya jinekoloğa muayene olmalı.