Rusya-Ukrayna savaşının getirdiği olumsuzluklar sebebiyle açlık ve kıtlık uyarıları devam ediyor. Gıda krizinin kapıda olduğu bugünlerde tedarik zincirinde yaşanan kırılmalar, enerji ve gübre maliyetindeki artış gıda üretimini zora sokuyor. Gıda yüklü gemilerin Ukrayna limanlarında mahsur kalması sonucu buğday ve ayçiçeği yağında fiyat artışları görüldü. Türkiye bu dönemde Rusya ile yürüttüğü güçlü diplomasi ilişkilerini kullanarak gemilerin Türkiye’ye gelmesini sağladı. Ayçiçeği yağında gümrük vergisi sıfırlanırken, Tarım Bakanlığı’nın tarafından Türkiye’de ekilmedik yer bırakılmaması için seferberlik başlattı. Ayçiçeği üreticisine verilen destekler artırıldı. Bunlara rağmen fiyatlar aşağıya düşmedi. Sıfır gümrük vergisi uygulaması 30 Haziranda son bulacak!
Uluslararası dış ticarette alıcı ile satıcıyı buluşturan Sabri Varol, Türkiye’nin şu an ayçiçeği yağ ihtiyacını Brezilya, Malezya, Rusya ve Güney Afrika gibi ülkelerden karşıladığını belirterek “Brezilya'dan ithalat yapmanız için en az 12 bin 500 ton sipariş vermeniz gerekiyor. Bu da yaklaşık 450 kamyon demek. Ortalama sipariş adetleri ise 25 bin ton civarında. Bir ton yağın Mersin ya da İstanbul’da limana teslim fiyatı ise 1.400 dolar. Avrupa ise tonunu 1.700-1.750 dolardan ithal ediyor. Avrupa’da ayçiceği yağı, en az yüzde 100’den fazla kârla markete ulaşıyor. Avrupalı tüketici raftan kilosu 60-80 TL arasında bir raf fiyatıyla yağı evine götürüyor” diye konuştu.
Ayçiçeği yağında indirimin ancak TMO veya Tarım Kredi Kooperatifinin devreye girmesiyle veya kâr düşünmeyen bir ithalatçı vasıtasıyla mümkün olacağını ifade eden Varol, “Ayçiçeği yanında fiyatların yüksek olmasının üç sebebi var: Brezilya’daki yağ üreten fabrika, bu yılın hasadını zaten geçen yıldan satmış, fiyatta oynayamaz. Kime satmış? Uluslararası ticaret şirketlerine... Birinci sebep bunlar. Sonra biz broker’larız, bazen psikolojiyi kullanıp istediğimiz fiyatı kabul ettiriyoruz. Son olarak da ithalatçı firmalar. Bu üç adımda, zaten yüzde 30-50 oynuyor fiyat. Ticaret şirketleri ile ithalatçıların sermayeleri çok büyük ve istedikleri gibi fiyatları belirleyebiliyorlar. İç piyasadaki toptancı ve zincirler, pahalıya aldıkları için pahalıya satıyor, bana göre gayet düşük kâr marjlarıyla tüketiciye sunuyorlar. Yani toptancı ve zincirlerin gücü yetmiyor. Bu seseple devlet müdahil olmalı. TMO üzerinden buğdayda yaptığı gibi Tarım Kredi Kooperatifleri aracılığıyla direkt ham yağ ve rafine yağ satın almalı. Bunun için Tarım Kredi’ye devlet bankaları uygun kredi açabilir. Şu an rafineri çıkış fiyatına göre yüzde 30-50 arasında kâr marjıyla yağ ülkeye giriyor. Devlet üzerine düşeni yapmış, vergi sıfır şu an. Eğer devlet, TMO ve Tarım Kredi üzerinden müdahale ederse, biz aracıları ve ithalatçıları aradan çıkarır, 1.400 USD ton fiyatı yerine 1.100 - 1200 USD ton fiyatına kadar çok rahat alım yapabilir. Bu da yağın kilosu 19 liradan limana gelmesi demektir. 2-3 TL’de satış noktasına kadar olan iç maliyet de eklendiğinde vatandaş kilosu 25 TL’den bu yağı alır. Sadece kendi marketlerine değil toptancıya, zincirlere de verir Tarım Kredi, raf fiyatını sabitler.” ifadelerinde bulundu.
Sabri Varol, ayçiçeği yağında sıfır gümrük vergisi uygulamasının 30 Haziran'da sona ereceğini hatırlatarak “Ancak sıfır vergi devam edecek mi, yoksa yüzde 35 veya 55 oranında gümrük vergisi mi gelecek? Bunun şu an açıklanması lazım. Maalesef bürokraside böyle bir kültür yok, bundan da vatandaş zarar görüyor. Malın gelişi 30-35 gün. Şu an dolum hatları ve rafineri yüklemeleriyle 45-50 güne uzayabilir. Bu durumda ithalatçı riske girmiyor ve 30 gün kala ithalatı kesiyor. Bu iç piyasada duyulunca fiyatlar artıyor. Derken bürokratlarımız bitime iki gün kala sıfır gümrük rejiminin uzatıldığını bildiriyor. İyi ama, malın gelme süresi olmuş 45 gün, yani piyasayı rahatlatacak mal, ağustos ortasında gelecek. Kısacası 45-60 günlük bir boşluk oluşmuş ve bu arada fiyatlar yükselmiş. Sıfır gümrük devam edecek açıklaması geç yapıldığı için, işte bu boşluk dönemindeki fiyat, piyasanın yeni referans fiyatı oluyor” diye konuştu.