*Erdal Şimşek- ANALİZ
2012 Kırım’ın ilhakı, Donbass ve diğerleri birbirini takip etti.
Rusya, yayılmacılığını 2008 yılındaki Gürcistan’da uyguladığı “böl-parçala-yönet” politikası ile yeniden dünyaya gösterdi. Putin, Gürcistan’a girerek ülkeyi Abhazya ve Güney Osetya diye iki yeni özerk bölge üreterek ülkeyi parçalamış, başkent Tiflis’in 34 kilometre yakınına kadar kara birliklerini getirmişti. Hatta Tiflis’in de etrafını bombalayarak güç gösterisini sürdürmüştü. Sonrasında AB ve ABD’ye angaje olmuş Saakaşvili’yi devirmiş, yerine Rusya’ya gönüllü valilik yapacak isimleri getirmişti.
2011 yılında Ukrayna’ya bahane üretince bu ülkenin sonunun da Gürcistan gibi olacağı gün gibi ortadaydı. Ama dönemin muhteşem zeki ve “Stratejik Derinlik” kitabının yazarı eski Dışişleri Bakanı Ahmet Bey, bizi “hayalcilik ve Rus fobisi” ile suçlayarak, “sevgili Hillary”si ile Türkiye’yi adım adım Suriye bataklığına sürüklüyordu.
Düne ait yaşanmışları burada noktalayarak Rusya’nın Avrupa’daki bugün ve yarınına dönmek istiyorum.
Uluslararası sermayenin yatırım ve üretim merkezlerini 1990’lı yıllarda Çin’e hızlı bir şekilde kaydırması ile bu ülke dev bir ekonomi haline dönmüş ve dünya siyasetinde boy göstermeye başladı. Ve Çin Halk Cumhuriyeti, edindiği bu ekonomik güç ve teknoloji transferi ile “fiili sömürge”si olduğu İngiltere’den yavaş yavaş uzaklaşmaya çalıştı. Bir süre sonra da Asya Pasifik’te “İngilizce konuşan sömürgeci ülkeler”e meydan okumaya başladı.
Aynı süreçte Rusya da Putin’in devlet mekanizmasını değiştirerek, Deli Petro’nun yayılmacı ütopyasına inanan Moskova Milliyetçisi (Rus Milliyetçiliğinin mikrosudur. Rusların bilinç altlarında Knezlik milliyetçiliği hakimdir. Ve Moskova, kendini bütün Knezlerin üzerinde görür)) kadroları yerleştirdi.
Putin, bu kadrolarla Rus ütopyasına giden yolun taşlarını döşemeye başladı. İlk önce Gürcistan, ardından da Ukrayna’da emellerini gerçekleştirdi.
Ukrayna sadece bir Çar Deli Petro’nun ütopyasının sonucu mu yoksa Putin Rusyasının Avrupa’ya yönelik emellerinin başlangıcı mı?
Bu durumda Putin’in Ukrayna’yı tamamen işgal etmesi söz konusu mu?
Bu sorunun cevabını iki ihtimal üzerinden verebiliriz:
Birincisi tamamen işgal ve iltihaktır. Bu da Avrupa’nın ortalarına kadar olan toprakları işgalin kapısını aralamak demektir. Diğer yandan da Kuzey Avrupa ülkelerini de hedef seçmektir.
Bu durum Putin için yapılması gerçekleştirilebilecek bir ütopyadır. Ancak bu işgallerin bedeli maalesef dünyaya çok ağır olacaktır. Tabi bu dünyanın içinde Rusya da var ve Ruslar Putin’i o zaman tahtta tutarlar mı sorusuna cevap bulmak gerek.
İkinci ihtimal ise Kiev’i düşürmek, ve akabinde Rusya’ya Ramazan Kadirov gibi kuklalık yapabilecek bir Onursuz Adam bulmaktır.
Bu ikinci ihtimal hem akla hem de yaklaşık 250 yıllık Rus yayılmacı politikasına bire bir uymaktadır.
Rusya’nın tarihten beri yayılmacılığı bu yöntem üzerinedir. İşgal edip yönetimi değiştirir ve geri çekilir. Bu geri çekilme kendi doğal sınırları değil, işgal ettiği ülkeden kopardığı parçalardır.
Avrupa Korkuyor
Putin’in bu hamlesi Avrupa’yı kelimenin tam anlamı ile korkutmaktadır. Bu yüzden benim beklentim, Rus balistik füzelerinden çok rahat korunabilecek birkaç Avrupa ülkesinin savaş uçağının Donbass ve diğer işgal bölgelerindeki Rus hava unsurlarına yönelik bir akın yapmasıdır.
Aynı zamanda NATO üyesi olan bu ülkelerin Rusya’ya akın düzenlemeleri halinde Putin nasıl bir cevap verecek? Cevap verirse hem kendisinin hem de Rus devletinin sonu olacağını biliyor. Çünkü cevap vermesi durumunda NATO, 5, maddeyi otomatik olarak devreye sokacaktır.
Bu da Rusya ve Ruslar için kıyametin koptuğu an demektir.
Ama her ne olursa olsun, nefis bir tiyatro devam ediyor. Sahne Ukrayna, Seyirci Batı dünyası, Çerez Ukraynalılar, Oyuncular İngiltere-Amerika-Rusya triosu…
Tanımaktan büyük onur duyduğum dünyanın en kibar ve zarif insanlarının çoğunlukta bulunduğu Ukraynalılar bu tiyatroya kurban edilmesine kahroluyorum
Ukrayna Tiyatrosu’nda iyi seyirler efendim.
*Erdal Şimşek (Gazeteci Yazar)- haber365.com.tr Yayın Kurulu Üyesidir