Dünya evine giren bir genç, düğünün ardından gittiği işyerinde hayatının şokuyla karşı karşıya kaldı. İş akdinin sonlandırıldığını öğrendiğini ve feshin haksız olduğunu öne süren genç işçi, kıdem ve ihbar tazminatı alacaklarının tahsiline karar alınması istemiyle İş Mahkemesi'nde dava açtı.
Duruşmada savunma yapan davalı patron; davacının ne izin aldığını ne de haber verdiğini ve peş peşe beş iş günü işe gelmediğini, evlilik yapan bir işçiye izin verilip peşinden devamsızlık tutanağı tutulmasına kesinlikle imkan olmadığını iddia etti.
Bildikleri kadarıyla davacının nişanlısından başka bir şahısla kaçması nedeniyle işe devamsızlık yaptığını, bu sebeple feshin haklı sebebe dayandığını öne sürerek davanın reddine karar verilmesini istedi.
Mahkeme, evlilik izni nedeniyle işe gelmediği sebebiyle davanın kabulüne karar verdi. Hükmü, davalı işveren temyiz etti.
Dava dosyasını tekrar inceleyen Yargıtay 9. Hukuk Dâiresi 4857 sayılı İş Kanunu'nun 25. maddesinin (II) numaralı bendinin (g) alt bendinde, işçinin işverenden izin almadan ya da haklı bir nedene dayanmaksızın peş peşe 2 işgünü ya da bir ay içinde 2 kez herhangi bir tatil gününden sonraki iş günü veya bir ay içinde üç işgünü işine gelmemesi durumunda, işverenin haklı fesih olanağının olduğunu hükme bağlandığına işaret etti. Kararda şu ifadeler yer aldı:
'Davacı taraf belirtilen günler evlilik nedeniyle işverenin bilgisi dahilinde işyerine gelmediğini, bir nevî izin kullandığını savunmaktadır. Ancak davalı şahitleri, davacının evleneceğini bildiklerini fakat davacının izinli olmayıp haber vermeden işyerine gelmediğini, davacının devamsızlık yaptığı süre içinde kendisine ulaşamadıklarını, farklı kişilerden davacının nişanlısını bırakıp başka biri ile kaçtığını öğrendiklerini, iş akdi feshedildikten sonra davacının işyerine gelerek evlilik cüzdanını gösterip gelmediği sürelerde izinli sayılmayı talep ettiğini beyan etmişlerdir.
Davacıya evlilik nedeniyle izin verilip peşinden devamsızlık nedeniyle işten çıkarıldığını duyduklarını beyan eden davacı tanıkları ise davacının iş akdi sona erdiğinde işyerinde bulunmadıkları kendi ifadeleri ile sabit olup bu tanıklar davacıdan duyduklarını aktarmaktadır.
Bu sebeplerle fesih tarihinde işyerinde bulunan, her biri davacının silsile ile amiri konumundaki davalı tanıklarının beyanlarına üstünlük tanınıp iş akdinin işverence devamsızlık nedeni ile haklı olarak feshedildiği kabul edilerek kıdem ve ihbar tazminatı taleplerinin reddi gerekirken kabulü bozmayı gerektirmiştir. Temyiz olunan kararın bozulmasına oy birliği ile karar verildi.'