Parkinson'da Kuyu Suyu Kullanımı ve Tarım İlacı Riski

Parkinson doğrudan yaşla ilgili bir hastalık olandır. 60 yaşındaki her 100 kişiden 1'inde ortaya çıktığı belirtiliyor. Peki bu hastalıkta kuyu suyu ve tarım ilaçlarının risk boyutu nedir? İşte detaylar...

21.07.2020-10:11 - (Son Güncelleme: 21.07.2020-10:08) Parkinson'da Kuyu Suyu Kullanımı ve Tarım İlacı Riski

Kuyu suyu kullanımı ve tarım ilaçlarının risk faktörleri arasında bulunduğunu belirten uzmanlara göre kalp damar sağlığını koruyan beslenme, düzenli egzersiz, bisiklet veya yüzme sporu yapılmalıdır. Uzmanlar, kötü uykunun hastanın ertesi gün şikayetlerini belirgin artırdığı uyarısını yaptı.

KUYU SUYU KULLANMAK VE TARIM İLACI RİSKLİ

Parkinson hastalığının doğrudan yaşla birlikte ortaya çıktığını belirten Prof. Dr. Sultan Tarlacı, 'Hastalık doğrudan yaşla birlikte, 60 yaşındaki her 100 kişiden 1'inde ortaya çıkıyor. Yaş artışıyla da sıklığı artıyor. Belli risk faktörleriyle ortaya çıkan ve az oranda da genetik nedenli ortaya çıkan bir durum olduğundan yüzde 100 korunmak mümkün olmayabilir. Ancak bilinen risk faktörlerini ortadan kaldırmak korunmayı sağlayabilir. Kuyu suyu kullananlarda, tarımda böcek-bitki ve mantar öldürücü gibi ilaçları kullananlarda daha sık ortaya çıkıyor. Bu tür uygulamalarda muhtemelen doğrudan maruz kalmayla beyindeki ilgili alan etkileniyor. Bu nedenle bu tür uygulamalarda yeterli korunma önlemi alınmalıdır. Kırsal kesimde daha sık ortaya çıkıyor' açıklamasında bulundu.

ERKEKLERDE DAHA FAZLA RASTLANIYOR

Kadınlara göre erkeklerde görülme sıklığının arttığını belirten Prof. Dr. Tarlacı, 'Bunun sebebini bilmiyoruz. Erkeklerde 1.5 kat daha yüksek oranda çıkıyor. Bazı hastalıklar, depresyon ve kaygı bozukluğu gibi, bağışıklık sistemi hastalıkları da Multipl Skleroz, SLE, romatoid artirit gibi kadınlarda daha sık. Muhtemelen cinsiyet genleri ile bağışıklık temeli genleri HLA veya bağışıklık genleri arası bir ilişki var ve bunu henüz tam olarak Parkinson açısından bilmiyoruz' ifadesinde bulundu.

HASTALIĞIN BELİRTİSİ TİTREME VEYA HAREKET AZLIĞI

Genellikle hastalığın bedenin bir yanından titreme veya hareket azlığı, tutuklukla başladığını, 1 yıl kadar sonra diğer beden yarısına, sonraki bir yılda da beden orta hattını etkilediğini söyleyen Prof. Dr. Tarlacı, 'Bu etkileme, yazmada karınca yazısı gibi yazma, hareketlerde ağırlaşma, koku kaybı, kabızlık, seste boğuklaşma, salyanın yastığa akması, oturup kalkarken ağırlaşma ve yavaşlama şeklinde olabilir. İlk dönemde 2-3 yıl ilaçlara yanıt çok iyidir ve bu dönem balayı dönemi adını alır bu nedenle. Sonrasında ilaçların dozunu arttırmak gerekir. 5-10 yıl sonra ilaç sayısı iyice artış gerektirir. Bu dönemlerde zihinsel yavaşlamalar da eklenir tabloya. Giderek günlük yaşam 10-15 yıl sonra bağımlı hale gelebilir. 15-20 yıl sonra ise ilaçlar yanıtsızlık veya ilaç yan etkileri ortaya çıkar. Ama beyin pili gibi yöntemlerle uygun hastalarda yaşam kalitesi ciddi şekilde iyileştirilebilmektedir' şeklinde konuştu.

Prof. Dr. Sultan Tarlacı, 1960'larda hastaların Parkinson nedeniyle yaşamını kaybedebildiğini ancak 1960'lardan bu yana geliştirilen ilaçlarla artık kişilerin Parkinson hastalığından ölmediklerini belirtti. Tarlacı, ilaçlarla yaşam süresinin normal kişiler gibi olduğunu söyledi.

ADIM GENİŞLİĞİ BELİRGİN ÖLÇÜDE AZALIYOR

Parkinson hastalığında tipik bir seyirde hareketlerde yavaşlama ve ağırlaşmanın olduğu, hastanın 'Kaslarıma komut ulaştıramıyorum' dediğini açıklayan Prof. Dr. Sultan Tarlacı, 'Yüzde göz kırpma sayısı azalması ve mimik azalması, maske yüz görünümü olur. Konuşma boğuk ses, monotonal ve yutma sayısı azalmasından salya akması oluşur. Gövdede sandalyeden kalkma, yatakta dönmede veya yürümede zorluk, bir bütün olarak oturma olur ve yatakta dönme zorluğu oluşur. Adım genişliği belirgin azalır, ileri evrede yürürken birden donup kalmalar, aniden hızlı koşar gibi öne hızlanma gelişir. Görme bozuklukları olabilir. Ancak çok dikkat çekmez. Beyinde Parkinson'a neden olan hücre kaybının benzeri gözde de olur. Ancak dikkat çekmez. Koku kaybı, kabızlık, yazı yazmada giderek karınca yazısına dönme, içe çekilme-depresyon benzeri görünüm ve bazen bir kol omuzda sebebi bilinmeyen donukluk, tutukluk ağrı ilk yakınma olabilir. Bazı durumlarda da düşüp kalçayı kırma sonrası ortopedi kliniğinde aslında Parkinson hastası olduğu anlaşılır' dedi.

PARKİNSON YÖNETEBİLİRSİNİZ

Parkinson’un tedavi edilebilen bir hastalıktan çok yönetilebilen bir hastalık olduğunun vurgulayan Prof. Dr. Sultan Tarlacı, 'Uygun hastalarda beyin pili veya ilaç tedavisi kullanılmaktadır. Ama Parkinson aslında tedavi edilmez yönetilir. İlaçların belli etkileri ve hasta durumlarına göre yan etkileri var. Etkileri bezen 4-6 saat. Hasta veya yakını kendini takip etmeli ve etkisizlik zamanlarını kayıt altına almalılar. Düzenli egzersiz bisiklet veya yüzme sporu yapılmalıdır. Bisiklet tekerli kullanılamıyor ise zor olabilir, tekersiz bisikletle 30- 45 dakika pedallama yapılmalıdır. Uyku düzenli ve iyi kalitede olmalıdır. Kötü uyku hastanın ertesi gün şikayetlerini belirgin arttırır' şeklinde konuştu.

HER TEDAVİ KİŞİYE ÖZEL

Dünyada uygulanan ilaç ve beyin pili yöntemlerinin ülkemizde de aynı şekilde uygulandığını söyleyen Prof. Dr. Tarlacı, 'Her tedavi kişiye özeldir. Parkinson da bunun dışında değildir. Her kişinin ilaca etki, yan etki ve beklenmedik yan etkiler ortaya çıkması açısından tepkisi çok farklı. Bazı hastalar düşük dozda Parkinson ilacı ile hayal görmeye hazırken, bazıları yüksek dozlarda görmez. Veya ilaçların en sık yan etkileri bulantı kusma. Bazı hastalarda hiçbir şekilde çıkmaz. Kişisel farklılıklar hem etkide hem de yan etki de var. Bu nedenle Parkinson hastalığı tedavi edilmez, aslında hastalık yönetimi yapılır. Bazen de klasik Parkinson ile karışan ama süreci daha zor olan benzer hastalıklarla da karışabilir. Ayrımı iyi yapmak gerekir' şeklinde konuştu.

YORUM YAZ..

En Çok Okunanlar

Modal