Genelde kış aylarında maruz kaldığımız hareketsiz yaşama pandemi koşullarının da eklenmesiyle oluşan rahatsızlıkların başında varis gelmektedir. Varis kişilerin yaşam koşullarını olumsuz yönde etkiler. Halk arasında varis olarak bilinen venöz yetmezlik kapalı alanlarda hareketsiz yaşamın arttığı kış aylarında daha çok kendini gösteriyor.
Covid-19 salgını nedeniyle iş hayatında önemli ölçüde evden çalışma sistemine geçilmesi ve sıkça gerçekleşen sokağa çıkma yasakları hareketsizliği ve buna bağlı varis oluşumlarını beraberinde getirebiliyor. Kalp ve Damar Cerrahisi Uzmanı Prof. Dr. Semih Barlas venöz yetmezliği ve tedavi yöntemleriyle ilgili bilinmesi gerekenleri anlattı.
Vücudumuzdaki kirli kanı, kalbe ve akciğerlere, temizlenmek üzere taşıyan venler (toplardamar) bulunmaktadır. Bacak venleri, bu görevlerini, aşağıdan yukarıya, yani yerçekiminin aksine gerçekleştirdiklerinden, içlerinde tek yönlü olarak çalışan kapakçıklar bulunmaktadır. Bu kapakların bozulması ve geriye kaçırmasına venöz yetmezlik denir. Venöz yetmezliğin belirtilerine de varis adı verilir.
HAREKETSİZ YAŞAM TARZI VARİSE YOL AÇABİLİYOR
Pandemi döneminde insanlar tercihen veya zorunlu olarak hareketlerini kısıtlamak durumunda kaldı. Uzaktan çalışma sistemi, sokağa çıkma yasakları ve kış aylarının doğal yaşam tarzı bir araya geldiğinde insanlar vakitlerinin büyük bölümünü kapalı alanlarda hareketsiz geçiriyor. Bu da venöz yetmezliğe davetiye çıkarabiliyor. Hareketsiz kalındığında bacaklardaki venlerin (toplardamarların) içinde bulunan kapakların çalışması bozulabiliyor, baldır adelesinin venler üzerindeki masaj etkisi azalabiliyor ve buna ek olarak gerçekleşen kilo artışı venöz yetmezliğe ve varislere yol açabiliyor.
VENÖZ YETMEZLİK NASIL ANLAŞILIR?
Venöz yetmezliğin tanısında bireylerin bu konuda bilinçli olması çok önemlidir. Ayak bileklerindeki şişlik veya çorap lastik izi, kılcaldan kalına doğru farklı çaplarda olabilen damarların bacaklarda fark edilmesi, huzursuzluk hissi, ilk belirtilerdir. Böyle durumlarda bir kalp damar cerrahıyla şikayetler paylaşılmalı, bacak muayene edilmeli ve venöz dopler adı verilen çok ayrıntılı bir bacak ultrason incelemesi yapılmalıdır.
VENÖZ YETMEZLİK HER YAŞTA KARŞIMIZA ÇIKABİLİR
Venöz yetmezlik bir yaşlılık sorunu değildir ve her yaşta karşılaşılabilir. Kalıtsal tarafı önemli olsa da ailesinde daha önce venöz yetmezlik tanısı konmayan biri de belirti gösterebilir. Daha önce bahsettiğimiz hastalığın oluşumuna zemin hazırlayacak mesleki, yaşamsal veya sağlık nedenlerine sahip olanlarda hastalığın ortaya çıkma olasılığı vardır. Çeşitli araştırmalarda, kadınlarda varis görülme sıklığının %70-80'lerde, erkeklerde ise %30-40'larda olduğu gösterilmiştir.
VENÖZ YETMEZLİK TEDAVİ EDİLMEZSE PULMONER EMBOLİ RİSKİ BARINDIRIR
Venöz yetmezlik tedavi edilmediğinde, bacak damarlarında pıhtı oluşumuna zemin hazırlayabilir. Böylesine bir pıhtı, ister bacağımızın en iç kısımlarında yer alan ana damarlarda (derin venöz trombüs-DVT), isterse daha yüzeyel damarlarda olsun, bulunduğu yerinden kopacak olursa, ilk ulaşacağı hedef akciğerlerdir. Buna pulmoner emboli (akciğer içinde pıhtı) adı verilir. Pulmoner emboli, çok ciddi bir tablo olup, yaşamsal risk yaratır.
VARİSLERİN DURUMUNA GÖRE FARKLI TEDAVİ YÖNTEMLERİ VAR
Kılcal varislerin tedavisi için 'yüzeyel köpük skleroterapi (VFS)' kullanılırken, 'spagetti görünümlü damarlar' olarak tanımlanabilecek 5mm'den daha kalın çaplı varisler 1mm'lik iz bırakmayan kesiler içinden lokal anestezi altında 'ambulatuvar flebektomi (AP)' yöntemi ile çıkartılmaktadır. Kılcal varislerin yüzeyel tedavisinde lazer uygulamaları, ağrılı olması ve eğer damar çapı geniş ise, yanık izine yol açması yüzünden, yüzeyel köpük skleroterapi'ye, gerekli durumlarda ek olarak uygulanmalı, ilk tercih olarak kullanılmamalıdır.
Genel veya epidural anestezi altında, dikiş gerektiren kesiler içinden, damarın boylu boyunca çıkartılmasını hedefleyen 'stripping' adı verilen ameliyatın yerini EVTA almıştır. Kapakları geriye kaçırıp venöz yetmezliğe yol açan damarın içine yüksek enerji verilmesi veya bir yapıştırıcının enjekte edilmesine 'Endovenöz Trunkal Ablasyon (EVTA)' denmektedir. EVTA yönteminde, uyanık hastada, lokal anestezi altında, ilgili damarın içine 1mm çapındaki bir kateter (ince plastik boru) yardımıyla yüksek enerji verilir veya bir yapıştırıcı enjekte edilir. Yüksek enerji kaynağı olarak radyofrekans veya lazer sıklıkla tercih edilmektedir. Yapıştırıcı enjeksiyonu, yakın dönemde tarif edilmiş ve gelecek vadeden bir yöntemdir. Kısa dönem sonuçları bilinmesine karşın uzun dönem sonuçları bilinmediği ve olgu sayıları henüz düşük olduğu için radyofrekans ve lazer teknolojileri gibi yaygınlık kazanmamıştır. Sonuçta hangi şekille olursa olsun, içeriden kapatılan ve iptal edilen damar, vücut tarafından 8-12 ay içinde vücut tarafından emilip yok edilmekte, yerine yandaş ve sağlıklı venler hemen devreye girmektedir. Kalbe kanı geriye taşıyan 'ana otoban konumundaki derin venler'e dokunulmadığı için iptal edilen venin yokluğundan kaynaklanan herhangi bir sorun yaşanmamaktadır.