Osmanlı’nın En Zeki Padişahı

Osmanlı’nın en zeki padişahı denildiği zaman birçok farklı isim akla gelebilir. Her biri padişahın kendi alanında uzman olduğu farklı bir saha bulunuyor. Fakat herkesçe hem fikir olunan noktaların başında Fatih Sultan Mehmet’in dehası gelmektedir.

25.07.2020-11:01 - (Son Güncelleme: 25.07.2020-11:00) Osmanlı’nın En Zeki Padişahı

İstanbul’un kültürümüze armağan edilmesini sağlayan bu padişahın sadece ülkemiz için değil global manada büyük bir idol olduğu ve anlaşılmaya çalışıldığı da fark ediliyor.

Çağ açıp çağ kapayan bu padişahı diğer tüm yöneticilerden ayıran unsurların başında çok yönlü olması gelmektedir. Sadece askeri alanda değil diğer birçok alanda bilgi sahibidir. Üstünkörü bir bilgi sahibi olmaktan tabi ki bahsetmiyoruz. Bunun tam tesriine derinlemesine bir bilgi sahibi olunması ve hatta ülkede o branşın en üst noktası olmasına kadar gidebilecek bir iddia!

Farklı Dillere Hakimiyeti Göz Dolduruyor!

Osmanlı’nın en zeki padişahı olarak dile getirilen Fatih’in farklı dillere olan hakimiyeti de dikkat çekmektedir. Muntazam bir biçimde Arapça ve Farsça bilirken aynı zamanda Fransızca ve İtalyanca konusunda da derinlemesine bir bilgi sahibidir. Bu noktada sadece bir dil bilme olarak yorumlanmaması gerekiyor. Bir dilin derinlemesine öğrenilmesi daha global bir bakış açısının kazanılması anlamına da gelecektir. Rakiplerin yakından tanınması için onların değerlerine aşina olunması oldukça önemlidir. Hali hazırda bu nedenle attığı adımların her birinde başarı sağlama imkanını elde etmiştir.

Hoşgörüsü En Büyük Kuvveti İdi!

Osmanlı’nın en zeki padişahı olarak anılmasının yanı sıra hoşgörü politikasının en temel idollerinden biri olduğunun da belirtilmesi gerekiyor. Bu noktada fethedilen yerlerdeki halka ya da dini gruplara kesinlikle zulmedilmemiş ve kendi otoritesinin tanınması koşulu ile varlıklarının sürdürülmesine izin vermiştir. Bunun en temel örneklerinin başında İstanbul’un fethinden sonra Ortodoksların kendi himayesinde olduğunu bildirmesi gelmektedir.

Kendi koruması altına almasının hoş görü boyutunun yanı sıra Hıristiyan dünyasında tam bir ayrılık çıkartma kozunu da elinde tuttuğu görülmektedir. Atılan bu adımın bile ne derece çok boyutlu olduğunun dile getirilmesi gerekiyor. Her bir adımın çok boyutlu biçimde atılması Osmanlı İmparatorluğunun Hıristiyanlığın kalbi olan İstanbul’un fethedilmesini sağlamıştır. Aynı başarı toplumsal ve kültürel bağlamda da yakalanmıştır.

Rönesans Hükümdarı!

Rönesans hükümdarı olarak anılmasının en temel sebeplerinin başında sanata verdiği önem gelmektedir. Ayrıca İstanbul’un fethedildikten sonra tüm yapılarının korunması ve hatta bunun daha da net bir biçimde ihya edilmesi de bu unvanı almasını sağlamıştır. Ayrıca sadece doğ değil batıda da aynı şekilde iyi bir algının oluşturulması ve gözlerin daima batının fethinde olması gerektiğini de dikkatlere sunmuştur. Bu alanda kendi portresinin çizilmesini emreden ilk hükümdardır. Bellini’ye çizdirilmiş olan portre bu alanda devrimsel bir etkiye sahiptir. Normal koşullarda resim ve heykelciliğin kültürde çok da yeri olmadığı fark edilir. Bu konuda açık görüşlülüğü ile de oldukça dikkat çekiyor!

YORUM YAZ..

En Çok Okunanlar

Modal