Osmanlı tarihinde yaşanmış ve dillere destan olmuş aşkların birçok kitaba, filme ve belgesele konu olduğu biliniyor. Dönemin verdiği ihtişam ve nahifliğin bir arada yaşattığı ahenk, Osmanlı’nın aşklarını ve aşıklarını efsane kılıyor. İşte detaylar…
KANUNİ SULTAN SÜLEYMAN VE HÜRREM SULTAN
Osmanlı’nın en büyük aşkları anılıp da Sultan Süleyman ile Hürrem Sultan’ın aşkından mümkün değil. Tarihi de yakından etkileyen bu aşkın kıvılcımları, Sultan Süleyman’ın Hürrem’i ilk gördüğü anda başlamış.
Osmanlı Devleti’nin en uzun süre tahtta kalan ve yaptıkları ile takdir toplayarak Muhteşem Süleyman adı ile anılan Sultan Süleyman, aslen Ukraynalı olduğu düşünülen Slav asıllı Hürrem Sultan’ı henüz bir cariye iken görmüş ve Hürrem’in cazibesinden etkilenmiştir. Hürrem’e aşkını taçlandırmak isteyen Kanuni Sultan Süleyman, tarihte ilk defa bir cariye ile nikahlanmıştır.
Sultan Süleyman, Hürrem için birçok şiir yazmıştır. Hürrem de eşi seferde iken yazdığı duygulu mektuplar ile aşkını göstermiştir. Kanuni Sultan Süleyman ile Hürrem Sultan’ın mezarları, Süleymaniye Camisinin yanındaki, Mimar Sinan tarafından yapılmış yan yana iki türbe içerisinde bulunmaktadır.
CEM SULTAN VE PHILIPPINE
Fatih Sultan Mehmet’in oğlu olan Cem Sultan, Sassenage Baronunun kızı Philippine’e aşık olmuştur. Bu iki aşık arasında bir aşk yaşanıp yaşanmadığı rivayetlere kalmıştır. Kimilerine göre ikisi yalnızca bir defa bakışmışlar, kimilerine göre ise bir çocuk sahibi olmuşlardır. Cem Sultan’ın yazdığı şiirlerin birçoğunu Philippine’e yazdığı söylenmektedir.
Dilden dile dolaşan bir hikayeye göre Philippine görenleri hayrete düşüren güzelliği ile Truvalı Helen’e benzetilerek “Güzel Helen” ismiyle anılırdı. Cem Sultan Güzel Helen’i babasının şatosunda görür ve aşkı giderek alevlenir. Birçok kez gizlice buluşan aşıklar birbirlerine aşk mektupları yazarlar. Ancak işler istedikleri gibi devam etmez.
Philippine’nin babası onu bir Fransız asilzade ile evlendirmek istiyordur. Buluştukları bir gece, güzel kadın sevgilisi Cem Sultan’a evleneceğini ve karnında Cem Sultan’ın çocuğunu taşıdığını söyler ancak ikili evliliğin önüne geçemez. Cem Sultan zorunda olduğu için düğüne katılır ve geline göz kamaştıran bir elmas kolye takar. Ardından düğünü terk eder.
Bu aşk hikayesi kimi zaman Prens Zizim ve Güzel Helen’in hikayesi olarak anılır. Çiftin dünyaya gelen çocuğu hakkında da ilginç hikayeler vardır.
OSMAN BEY VE MALHUN HATUN
Osmanlı Devleti’nin kurucusu Osman Bey, Malhun Hatun’u görür görmez ona aşık olmuş. Babasından gizli olarak ona bir haber gönderip evlenmek istediğini bildirmiş ancak Malhun Hatun’un babasından ret cevabı almış. Aldığı bu cevap karşısında dertlenerek Eskihisar beyine dert yanmış, bu sırada da Mal Hatun’un güzelliğini övmüş. Bunun üzerine dert yandığı bey de Malhun Hatun’la evlenmek istemiş. Bunun üzerine ise Osman Bey, adamlarını gönderip Malhun Hatun’u kaçırmış şeklinde bir hikaye bulunmaktadır. Osman Bey, büyük aşkı Malhun Hatun’un vefatından 3 ay sonra vefat etmiştir.
ABDÜLHAMİT VE RUHŞAH
Osmanlı'nın en büyük aşkları arasında Sultan Abdülhamit’in Ruhşah adında bir kadına yazdığı mektuplara kaynaklık eden aşkı gösterilmektedir.
Abdülhamit’in yazdığı duygu ve arzu yüklü mektuplar, hareminde yer alan Ruhşah’a ithafen yazılmıştır. Sultan Abdülhamit’in aşık olduğu kadına güzel sözler söylemek ve yalvarmak için kaleme aldığı bu mektuplar ile kendisinin zarif bir insan olduğu dile getirilmektedir. Cariye olan Ruhşah’a aşkı için yalvaran Sultan I. Abdülhamit tarihin aşıkları arasında yerini almıştır.