Öldürmeden Yaşatan Askerin Filmi

Yönetmenliğini Mel Gibson'un üstlendiği Hacksaw Ridge, biyografik bir savaş filmidir. Film hakkında bilinmeyenleri sizler için kaleme aldık.

21.09.2020-15:10 - (Son Güncelleme: 23.09.2020-12:21) Öldürmeden Yaşatan Askerin Filmi

Haber365 Özel | Eylem Taşcı 

Yönetmenliğini Mel Gibson’un yaptığı Hacksaw Ridge, yani Savaş Vadisi, 2016 yapımı biyografik bir savaş filmidir. II. Dünya Savaşı sırasında ateşli silah ya da herhangi bir savaş aleti taşımayı reddeden barış yanlısı Amerikalı revir görevlisi Desmond Doss’u konu alan bu film, Amerikan Film Enstitüsü tarafından 2016 yılının en iyi 10 filminden biri olarak seçildi. Oyuncu kadrosunda, Andrew Garfield, Sam Worthington, Teresa Palmer, Hugo Weaving, Rachel Griffiths ve Vince Vaughn gibi ünlü isimlerin yer aldığı Hacksaw Ridge, oldukça iddialı bir film olarak adından uzunca bir süre daha söz ettirecek gibi gözüküyor.

‘İnsanları öldürmeyi reddeden ve tek kurşun bile atmayan Desmond Doss, Amerikan tarihinde ‘Onur Madalyası’ alan ilk kişidir.’

Karakterlerden ve filmin konusundan bahsedecek olursak; Dört kişilik bir ailenin en küçük oğlu Doss, I. Dünya Savaşı sırasında en yakın arkadaşlarını cephede kaybetmiş gazi ve alkolik baba Tom, ev hanımı olan annesi Bertha, kardeşiyle sürekli yarışan ve kapışan abi Hal… Küçüklüğünde abisi ile yaşadığı bir güreş müsabakası, Doss’un kaderini çizer ve aslında hikaye böyle başlar. Abisine gücü yetmeyen Desmond, eline aldığı taş ile Hal’in kafasını yarar ve onun ölümle burun buruna gelmesine sebep olur. Bu nedenden dolayı o günden beri şiddetten uzak duran Desmond, aynı zamanda babasının annesine silah çekmesinden sonra da eline silah almayaya yemin eder ve kendini inanca adar. Ancak her şey istediği gibi gitmez…

Bir gün bir adamın hayatını kurtaran Doss, onu arabayla hastaneye götürür ve orada hemşire Dorothy Schutte’den etkilenir. Kısa sürede birbirine aşık olan çift, sık sık buluşur ve Doss, sevgilisinden sağlık hakkında bir şeyler öğrenmeye başlar. O sırada, Amerika’nın güneyinde yaşayan bir genç olarak, Pearl Harbor saldırısı sonrası herkes gibi o da gönüllü olur ve cepheye gitmek için eğitime katılmak zorunda kalır. Vicdani retçi inançlarından dolayı sağlıkçı olarak hizmet vermeyi planlayan Doss, eğitime gitmeden önce Dorothy ile evlenmeye karar verir.
Çavuş Howell’in komutasında yer alan Desmond, fiziksel olarak üstün olmasına rağmen, tüfeğini eline almayı reddettiği için dışlanmaya başlar, saldırıya uğrar ve itaatsizlik ile suçlanır. Bu durumda devreye giren babası, oğlunun silah taşımama reddinin ABD anayasası tarafından korunduğunu belirterek suçlamaları düşürür ve erkenden Dorothy ile evlenmesini sağlar.

‘İnandığım şeye sadık kalmazsam kendimle nasıl yaşayacağımı bilmiyorum.’

77. Piyade Bölümü’ne atanan Doss, Okinawa Savaşı’na katılmak için Pasifik operasyonuna gönderilir ve ‘Hacksaw Ridge’ adındaki yerde Japon kuvvetlerini almak için görevlendirilir. Ancak bu savaşta, ABD ordusu yenik düşer ve çok büyük kayıplar verir. Doss ise, hiçbir silah kullanmadan arkadaşlarını hatta düşmanlarını bile kurtarmaya başlar. Sürekli olarak ‘Bir tane daha almama yardım et’ diye dua ederek, yaralanmasına rağmen herkesi kurtarmaya çalışır.

‘Lütfen tanrım, bir tane daha almama yardım et, bir tane daha almama yardım et’

I. Dünya Savaşı’nda, ABD - Japonya savaşı sırasında, vicdani retçi asker Desmond T. Doss’un sağlıkçı olarak savaşa gitmesi ve tek bir kurşun bile sıkmadan birçok askeri kurtarmasını konu alan filmi, ikiye bölmek gerekir. İlk yarısında, geleneksel biyografik film şablonları, Doss’un aile yaşantısı, çocukluğu, aşkı, hayatı ve askerlik süreci, temel alınıyor. İkinci yarısında ise, tamamen savaş odaklı sahneler, ani ölümler, şiddetli ve kanlı bir şekilde gözler önüne seriliyor.

‘Kaç hayat kurtardığı sorulduğunda, Desmond yaklaşık 50 dedi. Ancak tanıklar yüze yakın olduğunu söylediler ve yaklaşık 75’te karşılıklı bir anlaşma yaptılar.’

İnancın toplumsal değil, bireysel bir boyutta kalması gerektiğini düşündüren film, kendi gibi bireysel bir inanç anlayışına sahip olan Doss’un hikayesini çarpıcı bir gerçeklikle aktarıyor. Desmond’un sıra dışı mücadelesi ve olağanüstü hikayesi, izleyenlerde insani değerleri ve duyguları ortaya çıkartıyor. Filmin sonunda belgesel niteliğinde gösterilen gerçek hayatlar ile ‘Tanrım, bir tane daha almama yardım et.’ sözünü Doss’un kendi ağzından duymakta, insanı fazlasıyla derinden etkiliyor.

‘Duymadın mı? Dünyanın sonlarının yaratıcısı olan ebedi, Tanrı’dır. Yorulmayacak, yorulmayacaktır ve onun anlayışını kimse anlayamaz. Yorguna güç verir, güçsüzün gücünü arttırır. Gençler bile yorulur ve biter, genç erkekler tökezleyip düşer. Ama Tanrı’dan ümit edenler güçlerini yenileyecekler. Kartallar gibi kanatlarda uçacaklar. Koşacaklar ve yorulmayacaklar. Yürüyecekler ve bayılmayacaklar.’

Aynı zamanda nefes kesen sahneleri ile Hacksaw Ridge, izlediğiniz en iyi savaş filmlerinden biri olmayı da hak ediyor. 10 yıl sonra yönetmenlik koltuğuna oturan Mel Gibson’un, aslında bu kadar kaliteli bir iş çıkaracağını hepimiz bekliyorduk…

YORUM YAZ..
Modal