Endonezya'nın batısındaki mentawai kabilesiyle birlikte yaşamaya başlayan norveçli audun amundsen, bu süreçte sıra dışı bir deneyim yaşadı. bunu belgesele aktaran amundsen, maymun ve yarasa yediğini aktardı.
Endonezya
Endonezya'nın batısındaki mentawai kabilesiyle birlikte yaşamaya başlayan norveçli audun amundsen, bu sırda dışı yaşamı belgesele aktardı. newtopia adını verdiği belgeselde 24 yaşında yaşadığı bu deneyimi anlatan amundsen, kabileyi 'kayıp dünya' olarak adlandırdı.
Kabile
'ınto the wild' adlı filmin gerçeği gibi lanse edilen deneyimde mühendis ve film yapımcısı olan amundsen, okların veya kanoların yapılması ve maymun, yarasa veya karides avlanmak dışında günlük işlerin çok az olduğu mentawai kabilesi ile ormandaki yaşamını "doğanın ritmine nasıl ayak uyduracağımı ve ritmi takip etmeyi öğrendim." diyerek aktardı.
Dil
İlk olarak kabile ile 1 ay yaşayan amundsen, 2009 yılında yeni bir deneyim için kabilenin arasına tekrar karıştı ve 3 yıllık bir deneyim yaşadı. mühendis ve film yapımcısı amundsen, ikinci deneyiminde kabilenin resmi olmayan dillerini öğrendi.
Modern toplum
Kabile ile yaşadığı dönemde en çok özlediği şeylere değinen amundsen, modern toplumun rahatlığı ve sadece hayatta kalmak için değil, zevk için yemek' olduğunu söyledi.
Eski ve ahşap bir tekne ile 12 saat yolculuk yapan norveçli adam, kendisini kabilenin yaşadığını adaya götürecek birini bulmak ve ikna etmek için bir hafta uğraştığını söyledi. amundsen, kabilede kaldığı süre zarfında, kabilenin şamanlarından olan aman paksa'nın evinde kaldığını söyledi. amundsen bu durumu, "benden hoşlandığı için birkaç hafta kalmam için bir anlaşma yaptık." şeklinde özetledi.
Norveçli adam, insanların binlerce yıl boyunca yaşadığı gibi yaşamayı öğrendiği sıra dışı deneyimi filmleştirerek newtopia adını verdiği bir belgesele imza attı.
Amundsen, "güneş doğmadan, önce sis hala ağaçları çevrelerken kendimiz uyanırdık. güneş ormanı ısıtırken verandada oturup rahatlardık. sohbet edip sıcak bir şeyler içerdik." diyerek yaşadığı deneyimi aktarmaya çalıştı.
Amundsen, kabileyle birlikte yaşadığı tek kötü anının ise o zamanlar yaşadığı kötü göz efeksiyonu olduğunu söyledi.
Kabile yaşamını anlatmaya devam eden norveçli adam, "sonra yarı vahşi domuzları sagu (nişastalı palmiye ağacı özü) ile beslerdik. ondan sonra istediğimiz projeyi planlamakta özgürdük. projeler maymunları, yarasaları veya nehir karideslerini avlamak olabilir. ekipman, kano, ok, sepet gibi şeyler yapardık. genellikle öğlen vakti biraz dinlenirdik ve sonra sosyal etkinlikler olur. evler açıktır ve sık sık ziyaretçiler gelir ya da biz ziyarete giderdik." dedi.