Beklenen büyük İstanbul depremi için "7.4'lük Deprem senaryoları çöpe atıldı" sözleriyle ezber bozan Prof. Dr. Şener Üşümezsoy’a başka bir uzman isimden çok sert bir yanıt geldi. Prof. Dr. Naci Görür isim vermeden bu şekilde açıklama yapanların uzman olmadığını ifade etti ve İstanbul’da beklenen deprem için yaptıkları araştırmaları tek tek duyurdu. Görür, bu gibi açıklamalara karşı vatandaşları uyararak “Onlar uzman değil, uzmanlık için bazı kriterler gerekir, inanmayın” ifadelerini kaydetti.
Marmara Denizi’nde geçtiğimiz günlerde son olarak yaşanan 5,1 ve 4,5 büyüklüğündeki depremlerin ardından olası İstanbul depremine ilişkin tartışmalar yeniden alevlendi. Geçtiğimiz günlerde beklenen büyük İstanbul depremi ile ilgili ezber bozan açıklamalar kaydeden Prof. Dr. Şener Üşümezsoy ise Marmara Denizi’nde büyük depremin beklendiği fay hattının ölü olduğunu dolayısıyla büyük bir deprem tehlikesi yaratmadığını iddia etmişti.
Üşümezsoy’un bu ezber bozan çıkışına ise İstanbul’u bekleyen deprem tehdidine karşı sık sık uyarılarda bulunan Prof. Dr. Naci Görür’den sert bir itiraz geldi. Görür, bu gibi açıklamalara karşı vatandaşları uyararak “Onlar uzman değil, uzmanlık için bazı kriterler gerekir, inanmayın” ifadelerini kaydetti. Görür ayrıca medyaya da seslenerek “Herkese mikrofon uzatmayın, bu vebalin altında kalmayın.” ifadelerini kullandı. İşte Prof. Dr. Naci Görür’ün Sözcü gazetesinden İpek Özbey’e verdiği o röportajdan ilgili bölümü:
''Hocam önce bir kafa karışıklığını giderelim istiyorum. Bazı uzmanlar, Marmara Denizi’ndeki fayın ölü bir hat olduğunu söylüyor. Asıl fay Yalova’nın Çınarcık bölgesinin önünden geçiyormuş, yani hiçbir zaman Kuzey Marmara kenarından giden bir fayımız söz konusu değilmiş. Şimdi uzmanlardan gelen farklı yorumlar var, siz ise yıllardır uyarıyorsunuz, hatta bazen çığlık atıyorsunuz. Uzmanlar arasındaki bu derin görüş ayrılığı neye dayanıyor, aynı yere bakıp nasıl farklı sonuçlardan bahsediyorsunuz?
İsim vermeyeceğim ama onlar uzman değil. Bilimsel de değil. Uzman dediğin zaman konuştuğu konu üzerinde çalışmış, gözlem yapmış, veri toplamış, o verileri incelemiş, yorumlamış, bilim süzgecinden geçmiş, çalışması uluslararası saygın bir dergide yayınlanmış olmalı. Bu bilimsel bir çalışmadır ve dolayısıyla bir uzmanın yapabileceği bir şeydir.
Bu açıklamayı yapanlar da bilim insanı ama…
Bilim insanı olmanın koşullarını az önce saydım. O yüzden siz de her önünüze gelene mikrofon uzatmayın. Yazık, günahtır. İnsanların vebalini alırsınız. Çünkü deprem olmayacak diyenlere inanmak herkesin daha çok işine gelir, kulağa daha hoş gelir. Dolayısıyla bu arkadaşların özgeçmişine girsen hiçbir yayınları yok. Hayatları boyunca bir uluslararası dergide yayın yapmamışlar. Bunların yayın dediği kendin pişir kendin ye. Sonra Marmara hakkında konuşuyoruz. Marmara hakkında bir şey söylemek için, teknoloji, olanak, yeraltı, deniz üstü bütün çalışmaları ve verileri toplamış olmak lazım ki bu bir kişinin yapabileceği bir şey değil. Donanımlı araştırma gemilerinin yapabileceği, milyonlarca Euro’ya mal olacak, dünyadan uzmanların gelip yorumlayabileceği bir şey. Bu kişiler hayatlarında Marmara’ya bu anlamda ayaklarını sokmamışlar.
Siz?
Bütün bu araştırmaları yapan Türk tarafının başkanı benim. Ben bir şey dediğim zaman arkamda 8 uluslararası, 2 tane ulusal geminin verilerine dayanarak söylüyorum. Bir de bu araştırmalarda iki denizaltı kullanmışız. Denizin altında 1200 metre dalıp, günde 7 saat çalışmışız. Binlerce kilometre sismik almışız. Bütün dünyaya da yayınları biz yapmışız. O insanları sayarız, severiz, başımızın üzerinde
yeri var, ayrı. Ama bunu diyen kişilere şunu sormak lazım: Bu verileri hangi uluslararası saygın bilim platformunda yayınladın da diğer bilim insanları farkında değil? Biz AB fonlarından 80-90 milyon Euro’luk araştırma yaptık. İngilizlerin, İtalyanların, Fransızların TÜBİTAK ayarındaki kurumları bunun arkasında oldu.
Bu araştırmalar en son ne zaman yapıldı?
1999’dan günümüze kadar. En yoğun dönem 2014…
Bu veriler eskir mi peki?
Hayır, hayır. Araştırmanın sonu yok, ölçeği değiştirdiğin zaman ebediyen gider. Bak, 1999 depremi olduğu zaman Marmara Denizi hiç bilinmeyen bir denizdi. Biz de bilmiyorduk. Ayıp bir şey. Bütün dünya bizi ayıpladı ama 20 bin kişi ölmüş, yüzümüze vurmadılar. Biz 1999 depreminden sonra TÜBİTAK olarak NATO’ya müracaat ettik. NATO tarihinde ilk kez deprem konusunda bir ülkeye yardım etti. Bize 100 bin dolar para çıkardı, beni de başkan seçti. İki Türk gemisi deniz kuvvetlerine ait, NATO’nun desteğiyle başladık çalışmaya. Sonra Brüksel’e gittik. Toplantı yaptık, 60 ülkeyi çağırdı NATO. Durumu anlattık. Dünyanın en saygın bilim insanları nasıl çözeriz diye anlattı. İki ülke, Fransa ve İtalya bizimle işbirliği yaptı. Dünyanın en donanımlı gemilerini yolladılar. Sonuçta dünyada hiç bilinmeyen Marmara Denizi’ni dünyanın en bilinir denizi haline getirdik. Yani senin soruna gelince bu detaylı çalışmalar sonunda zaman geçince bir şey değişmez. Bunlar yerin yapısı.
Peki Şener Üşümezsoy İstanbul depremi ile ilgili ne söylemişti?
Deprem uzmanlarının uzun yıllardır 'İstanbul'da 7'nin üzerinde deprem bekliyoruz' açıklamalarını değerlendiren Prof. Dr. Üşümezsoy, Marmara Denizi'ndeki fayın ölü bir fay olduğunun söylendiğini aktararak "Hiçbir zaman Kuzey Marmara kenarından giden bir fayımız söz konusu değil" ifadelerini kullanmıştı.''