Kiracısına tahliye taahhütname imzalatan mülk sahibi, dükkanı boşaltılmayınca soluğu hemen mahkemede aldı. İşyerini tam 4 sene boyunca kullanan kiracının, son kira dönemi başında vermiş olduğu taahhütname dükkanı boşaltacağını kayıtsız ve şartsız olarak kabul ettiğini anımsattı.
Söz konusu davalının noter kanalıyla yapılan ihtar ve uyarılara rağmen yazılı taahhüdüne uymadığını öne sürerek taahhütten dolayı kiralanandan tahliyesine karar verilmesi yönünde talepte bulundu.
Bu durumda davalı esnaf da davaya dayanak yapılan tahliye taahhüdünün davacı tarafça kira sözleşmesinin imza edildiği tarihten önce alındığını, davacının, taşınmazın kiracı sıfatıyla kullanılabilmesinin ön şartı olarak öne sürdüğü taahhütnameyi manevi cebir altında imzalattığını ileri sürdü. Böylece 2. Sulh Hukuk Mahkemesi, davanın reddine hükmetti.
Öte yandan mülk sahibi kararı temyiz edince devreye giren Yargıtay 6. Hukuk Dairesi, mahkeme hükmünü bozdu. Bir kez daha yapılan yargılamada Sulh Hukuk Mahkemesi, ilk kararında direndi. Davacı mülk sahibi bu kararı da temyiz edince bu defa da devreye Yargıtay Hukuk Genel Kurulu girdi.
Milyonlarca kiracıyı yakından ilgilendiren karar
Bu durumun üzerine kurul, oy çokluğu ile mülk sahibini haklı buldu. Milyonlarca kiracıyı oldukça yakından ilgilendiren kararda şu ifadeler öne çıktı:
Konuya yönelik kararda, "Davacı, davalının yazılı taahhüdüne uymadığını ileri sürerek taahhüt nedeniyle kiralanandan tahliyesine karar verilmesini talep etmiştir. Davalı avukatı, davaya dayanak yapılan tahliye taahhüdünün davacı tarafça kira sözleşmesinin imza edildiği tarihten önce alındığını, davacının, taşınmazın kiracı sıfatıyla kullanılabilmesinin ön şartı olarak ileri sürdüğü taahhütnameyi müvekkiline manevi cebir altında imzalattığını öne sürmüştür. Bu şekilde imza edilen taahhüt tarafların gerçek iradelerini yansıtmaktan uzak olduğundan geçerli olmadığını, davacının kötü niyetli olduğunu belirterek davanın reddini savunmuştur.
Ancak; yasalarda ispat yükü, iddia edilen vakıaya bağlanan hukuki sonuçtan kendi lehine hak çıkaran tarafa aittir. Tahliye taahhütnamesinin kira sözleşmesinden önce imzalatıldığını iddia eden davalı kiracı bu iddiasını ispat etmekle yükümlüdür. Bu durumda mahkemece ispat yükümlülüğü ters çevrilerek davanın reddine karar verilmesi doğru değildir. Mahkemenin direnme kararının bozulmasına oy çokluğu ile hükmedilmiştir." şeklinde açıklama yapıldı.