Teknoloji geliştikçe ve imkanlar arttıkça çocukların dünyasında da büyük değişimler olmaya başladı. daha interaktif, daha hızlı yaşayan çocukları yetiştirmek için ebeveynler, bilimsel metotlardan faydalanma yolunu seçmeye başladılar. bizler de daha faydalı birer ebeveyn olmanız için yapmamanız gereken hataları sizler için derledik. bu yazı bol derece ironi içerir.
Mutluluğun ve mutsuzluğun tepkisi olan bağırma ve ağlamayı gündelik iletişimin bir parçası haline getirin. çocuğunuz çikolata 'istiyorum' derken de 'baba bak çocuğun tişörtüyle benimki aynı' derken de aynı desibelle böğüre böğüre bağırsın.
Ağlamayı o kadar sıradanlaştırın ki, kendi teknikleriyle doğaçlama takılsın. meselayerde dönerek ağlamak olur, 'esas duruş'' pozisyonunda durup sadece ağzı açarak siren sesi çıkarmak olur... siz ağlamayı normalleştirin, gerisini o süsler zaten.
Kocaman olmuş, isteklerini rahatça ifade edebilecek yaşa gelmiş çocuğunuza gündelik yaşayışta aptal ama belirgin anlarda da bir cevher muamelesi yapın ki çocuğun beyni yansın. mesela bir restorana gittiniz ve çocuğunuz size mukabil x yerine y mi yemek istiyor ? o kim ki istiyor ya, onun yerine siz karar verebilirsiniz. o sussun, daha bacak kadar boyuyla bir de yemeğine mi karar verecekmiş ? oğluşa bir x alalım garson bey.aama diyelim ki, çocuk önemli bir sınavın eşiğinde. bizim kendine yemek seçmeye yetkisi olmayan geri zekalı muamelesi yaptığımız çocuğunuz, bir anda bilim insanına evrilsin. bak ayşe teyzenin oğluna, utan biraz. nasıl da kazanmış fen lisesini görüyor musun? yapan yapıyor oğlum, hiç ağlama tembelsin.
Sürekli kıyaslayın, ama sürekli yapın bunu. komşunuzun çocuklarıyla kıyaslayın, sınıfındakilerle, yoldan geçenlerle, ne var ne yok kıyaslayın. kıyaslayın ki nesne gibi hissetsin kendini çocuğunuz. az büyüsün aklı erince de umarım o da sizi diğer anne ve babalarla kıyaslar. sonra da benim çocuğum ergenliğe girdi, çok huysuz deyin. hiçte öyle değil, hiç. artık ona yüklediğiniz kıyas özelliğini keşfetmeye başladı.
Koca çocuk olmuş, 15-16 yaşlarına gelmiş evladınıza da elinizle yemek yedirin. peşinden ayrılmayın ki, kendini muhtaç bir geri zekalı gibi hissetsin. çocuğunuz kız ise ezin, hor görün. erkekse yediği tabağı bile kaldırmasın.
İçinizdeki olmamışlığı ve sinir hastalığını hiçbir filtreden geçirmeden ona kusun. tarafı sadece siz olan kavgalara (kaynana, görümce, mevcut eş, eski karı, eski koca vs.) çocuğunuzu da dahil edin ki küçük bir manyak büyütün. çünkü size yapılan haksızlıkların intikamını almakla mükellef küçük muhafızınızın sürekli intikam ateşi ile yanması için onu minik hikayelerle durmadan besleyin. ama sakın unutmayın, kalbine nefret tohumu ektiğiniz bebeniz ilk sizi sokacak, ilk sizi zehirleyecek, günü geldiğinde de ilk sizden nefret edecek.
Asla kendine ait zaman ve alan bırakmayın. her şeye burnunuzu sokun. girerken odasının kapısını vurma nezaketini çok görün. hayatını siz şekillendirin. sonuçta siz gerçekleştiremediğiniz hayaller ve göremediğiniz günleri yeniden yakalamak için çocuk yapmadınız mı? o çocuk bunun için yok mu? haliyle onun bir söz hakkı olamaz.
Disiplini korku ile sağlayın. yalnız ergenliğe girip de gücüne güveni geldiğinde sizden artık korkmayınca hırçınlaşan siz olacaksınız.
Dünyaya gelişini bir sorumluluk olarak o zavallıya yükleyin. ben seni doğururken 35 saat acı çektim, şu yaptıklarına bak. çocuk, anneye acı çektirmeye eşitlesin varlık sebebini. bilinçaltına daha hayata başlarken bu kusuru, sebep olduğu kanı, ağlamaları, çığlıkları onun sorumluluğu olarak nakşedin ki varlığını sabıkalı hissetsin.
Çocuğunuz mutsuzluğunu, başarısızlığını asla size anlatamasın. ona “ben sana demiştim” deyin. sana “ana-baba sözü dinlemeyenin sonu böyle olur işte” deyin. çocuğunuz size asla mutsuzluğunu anlatamasın ve her zor durumu kendi başına çözsün ki aile olmanın anlamını “daha derinden” yakalayın. sonrası malum ; birbirini boğazlamanın eşiğinde olan aile fertleri olarak tatlış bir selfie ve altına #huzur #keyif #mutluluk #aileherşeydir etiketleriyle kitlelere satarsınız.