Mezopotamya ne demek? Mezopotamya'nın sınırları neresidir? Mezopotamya'da hangi medeniyetler kuruldu? Tarihsel süreci nedir?
Doğu ve Batı sınırı arasında kalmış olan Mezopotamya uygarlıkların beşiği olarak adlandırılıyor. İnsanlık tarihi açısından siyasi, sosyal ve kültürel olarak önemli gelişmelere ev sahipliği yapan Mezopotamya geçmişten günümüze birçok medeniyete de ev sahipliği yaptı. Mezopotamya bölgesinde ortaya çıkan ilk şehirler, şehir devletleri ve bu kavramlarla ilgili olarak ortaya yönetimler çıktı. Her medeniyette olduğu gibi Mezopotamya medeniyetinin temelinde de su yolları vardır. Dicle ve Fırat nehirlerinin hayat verdiği Mezopotamya coğrafyası, zamanın akışı içerisinde sakinleri tarafından farklı isimlerle anılmıştır.
TARİHİN EN ETKİLİ KÜLTÜRLERİ
Tarih boyunca Mezopotamya’da birçok farklı halk, kültür, medeniyet ve imparatorluk doğup gelişmiş. Bunlardan biri de yaptıkları keşifler ve geliştirdikleri teknolojiler geçmişten bugüne dünyamızı şekillendiren Sümerler. MÖ 4. binyılda ortaya çıkıp yayılan Sümerler her ne kadar güçlü bir devlet kurmuşlarsa da politik olarak yekparelikten uzaktı. Çokça bilinen bir diğer Mezopotamya halkı ise Asurlardı. Antik dönemlerde Orta Doğu’nun büyük bölümü boyunca uzanan bir imparatorluk inşa eden bu halk Asur, Ninova ve Nimrud da dahil birçok kent kurmuştu. Günümüz Asurları bugün hala Irak ve Suriye’de yaşamaya devam ediyor.
Mezopotamya’da doğup gelişen halklar arasında Babiller de bulunuyor. Yaklaşık 2.500 yıl önce en güçlü dönemlerinde Basra Körfezi’nden Mısır sınırlarına kadar uzanan devasa bir imparatorluk kuran Babiller matematik ve astronomide de çığır açan keşifler yapmıştı. Mezopotamya’da kurulan medeniyetlerin hem adı hem de yapmış oldukları faaliyetler günümüze kadar gelmiştir.
MEZOPOTAMYA’DA KURULAN MEDENİYETLER
Mezopotamya bölgesi günümüzde; kuzeyde Toros Dağları, güneyde Basra Körfezi, doğuda Zagros Dağları, batıda da Suriye Çölü tarafından çevrelenen alan için kullanılır. Dicle ile Fırat arasındaki bu geniş vadi, kuzeyde ve batıda aşılması güç coğrafi etmenler tarafından kuşatılmış olsa da, diğer yönlerden dış dünyaya açıktı. Mezopotamya bölgesi, kuzey ve doğudan Anadolu-İran yüksek yaylaları, güneybatıdan Arabistan masifi, batıdaki Akdeniz kıyılarından da Filistin ve Lübnan dağları olarak da tanımlanabilir.
Söz konusu coğrafyaya, her ne kadar Dicle ve Fırat nehirleri hayat verse de, bu nehirleri ve bu coğrafyanın imkânlarını bir zanaatkar ustalığıyla işleyerek orada medeniyetin meşalesini yakanlar, bu coğrafyanın en eski sakinleridir. Mezopotamya coğrafyası, Aşağı ve Yukarı Mezopotamya olmak üzere iki farklı ekolojik, kültürel ve sosyal bölgeyi içeriyor.
Fırat ve Dicle nehirleri arasında dünyanın en eski ve en verimli toprakları olan Mezopotamya bölgesinde birçok medeniyet kuruldu. En verimli toprakların bulunmasından dolayı bölge tarih boyunca farklı kavimlerden ve farklı medeniyetlerden göç almasına neden oldu. Bunun en önemli siyasi sonucu ise tek bir medeniyetin Fırat ve Dicle arasındaki bu bölgesine tek bir siyasi güç hakim olamamıştır. Pek çok kadim medeniyete ev sahipliği yapan Mezopotamya topraklarına göçen insanlar, bu coğrafyada dünya kültür mirasının temelleri atılmıştır.
Mezopotamya, göç yollarını kapsaması, iklim şartlarının iyi ve toprağın bereketli olması nedeniyle birçok kez istilaya uğradı. Bu da sürekli hüküm süren uygarlıkların değişmesine neden oldu. Bu uygarlıklardan en çok bilinenleri;
– M. Ö. 4000-2350 yılları arasında hüküm süren Sümerler (ilk uygarlık),
– M. Ö. 2350-2150 yılları arasında hüküm süren Akadlar,
– M. Ö. 2000-609 yılları arasında hüküm süren Assur Krallığı,
– M. Ö. 1894-1595 yılları arasında hüküm süren Babiller,
– M. Ö. 1595-1347 yılları arasında hüküm süren Kassitler,
– M. Ö. 1500-1274 yılları arasında hüküm süren Hurriler,
– M. Ö. 609-539 yılları arasında hüküm süren Yeni Babil İmparatorluğu,
– M. Ö. 538-330 yılları arasında hüküm süren Ahameniş İmparatorluğu’dur.