Marmara Denizi'nde görülen deniz salyası riski her geçen gün artıyor. Peki Marmara Denizi'nde görülen deniz salyasının sebebi ne?
Marmara Denizi'nde görülen deniz salyası felaketi, giderek büyüyor.
Bandırma 17 Eylül Üniversitesi Denizcilik Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Mustafa Sarı, Erdek Körfezi'nde bir çalışma gerçekleştirdi.
Prof. Dr. Mustafa Sarı, deniz salyasının üç ana sebepten bu kadar çok yayıldığını dile getirdi.
Prof. Dr. Sarı'ya göre sebeplerden birincisi Marmara Denizi'ndeki sıcaklığın yükselişi.
Sarı, 0 senelik yaklaşık sıcaklık verileri göz önünde bulundurulduğunda deniz suyunun öteki senelere kıyasla 2.5 oranında fazla olduğunu ifade etti.
''BESİN ELEMENTLERİ ÇOK YÜKSEK''
İkinci sebep olarak ise Marmara Denizi'nin orijinal yapısını sunan Prof. Dr. Sarı, "Üçüncü neden ise denizdeki besin yükü. Azot, fosfor, evsel ve endüstriyel atıkların denize karışmasıyla ortaya çıkan besin elementlerinin miktarının çok yüksek olması" dedi.
MARMARA'DA KULLANILAN ARITMA YÖNTEMİ
Kullanılan arıtma yöntemlerinin Marmara Denizi'nin doğal yapısına uygun olmadığını ifade eden Prof. Dr. Mustafa Sarı, şu açıklamada bulundu:
"Denizlerimizde şu an kullanılan arıtmaların bir kısmı biyolojik arıtma. Deşarj edilecek olan atığın sınır değerlerinin çok çok düşük olması gerekiyor. Halbuki biz şu anda Marmara Denizi'nin sınır değerlerinin çok üstünde atık deşarj ediyoruz. Bazı yerleşim birimlerinde ise hiç arıtma tesisi yok. Bandırma ve Erdek'te de durum aynı. 150 bin insanın atığı hiç arıtılmadan kanalizasyon şebekesiyle denizin kıyısında toplanıyor. Atıklar deniz kıyısında sıvılaştırılıyor ve bir kilometre açığa denizin dibine bırakılıyor."
''ATIK YÖNETİM POLİTİKAMIZI DEĞİŞTİRMEMİZ GEREKİYOR''
Doğru olmayan atık yönetim politikasını konu olduğunun altını çizen Prof. Dr. Mustafa Sarı, "Su kirliliği yönetmeliği hükümlerindeki sınırları bile uygulamadık. Artık atıklar arıtılmadan denize verilmeye başlandı. Belediyeler, 'Benim arıtma tesisim tıkır tıkır çalışıyor' diyecek. Ancak ben denize bakıyorum, deniz bu tesislerin düzgün ve yeterli çalışmadığını söylüyor. Şimdi yapmamız gereken şey ise, Marmara Denizi çevresindeki bütün kuruluşların bir araya gelip, bir karar alması lazım. Bu kararla müsilaj ile mücadele için atık yönetim politikamızı değiştirmemiz gerekiyor. İklim değişikliğini dikkate alan yeni bir atık yönetim politikası belirlemeliyiz. Ve bu politikanın hedefi de şu olmalı; Marmara Denizi'ne bir litre bile arıtılmadan atık bırakmamak" dedi.
''KİMSE SESİMİ DUYMUYOR''
Kasım ayından bu yana Marmara Denizi'nde müsilaj olduğunu ifade eden Sarı, "Müsilajı insanlar kıyılarda köpükler halinde birikip, gözle görülür bir hal aldığı zaman fark etti. Ben kasım ayından beri konuşuyorum ancak kimse sesimi duymuyor" dedi.
Üzerinde çalıştıkları 'multimetre probu'nun salya tabakası sebebiyle suya girmediğini dile getiren Sarı, şu bilgileri aktardı:
''BU DURUM BİNLERCE CANLININ ÖLMESİNE NEDEN OLUYOR''
"Tabakalar, müsilajın son aşaması. Artık parçalanmaya başlamış ve köpükleşmiş ve yüzeyi kurumuş plastik bir hal almış durumda. Aynı zamanda bu durum binlerce canlının ölmesine neden oluyor."
Böyle devam edilmesi durumunda Marmara Denizi'nin ölme müddetinin hızlandırılacağını ifade eden Sarı, şu açıklamayı yaptı:
''MARMARA DENİZİ ÇOK ÖNEMLİ BİR GEÇİŞ GÜZERGAHINDA''
"Büyükada civarında kırmızı mercan yatakları var. Kırmızı mercan, Marmara Denizi'nin kıymetlileri, aynı zamanda denizin canlı kalmasının bileşenleri. Müsilaj yüzünden kırmızı mercan yatakları artık ölmeye başladı. Aynı zamanda müsilaj turizm sektörünü vurmak üzere. Yine uluslararası ticaretin yüzde 85'i deniz yolu aracıyla yapılıyor. Bu nedenle ticaret için Marmara Denizi çok önemli bir geçiş güzergahında."