Eski geleneklerden birisi olan mahya, Ramazan'ın sembollerindendir. Bu sanat, İstanbul’da ortaya çıkmıştır. Selatin camilerinin yani iki, dört veya altı minareli camilerin İstanbul’da bulunması nedeniyle mahyalar ilk olarak İstanbul'da ortaya çıkmıştır.
NEDİR?
Ramazan gecelerinde, birden fazla minaresi olan camilerde iki minare arasına gerilen ipler üzerine kandil veya elektrik ampulleri ile yazılan yazı veya yapılan resme mahya denir.
Eski geleneklerimizden birisi olan mahya, Ramazan'ın sembollerindendir. Bu sanat, Osmanlı Devleti zamanında ülkenin başkenti olan İstanbul’da ortaya çıkmıştır. Selatin camilerinin yani iki, dört veya altı minareli camilerin başkent İstanbul’da olması nedeniyle mahyalar ilk olarak İstanbul şehrinde kullanılmıştır.
NE DEMEK?
Mahya, Farsça dilinden Türkçe'ye geçmiş bir kavramdır. TDK'ya göre mahya kelimesinin anlamı şu şekilde belirtilir:
- Ramazan gecelerinde, camilerde iki minare arasına gerilen ipler üzerine kandil veya elektrik ampulleriyle yazılan yazı veya yapılan resim.
- Çatılarda iki eğik yüzeyin birleştiği bölüm.
TARİHÇESİ
İslâm ülkelerinde yaygın olan mahyanın ne zaman ve nerede başladığı açıkça bilinmiyor. II. Selim döneminde mahya kurulduğu ifade edilir. İstanbul'da, Türkiye'de ilk mahyanın 1617'de Sultanahmet Camii'nde kurulduğunu bildiren belgeler de bulunur.
Osmanlı devletinde iki veya daha fazla minareli camileri (selatin camileri) yalnız sultanlar yaptırabilirdi. Sadrazamlar, vezirler, devlet ileri gelenleri, zenginler tek minareli camiler yaptırırlardı.
1723 yılında iki veya daha fazla minareli selatin camilerinde mahya kurulması için padişah fermanı çıktı. Ondan sonraki yıllarda her yıl ramazan ayında mahya kurmak âdet olarak gerçekleşti. Mahyalar, içinde zeytinyağı veya mum bulunan fenerlerin, yazı yazılacak biçimde, yan yana ipe dizilmesiyle kurulurdu.
İki minare arasına gerilen ip veya tele eski harfleri yazabilecek ölçüde belli aralıklarla asılan fenerler, sadece mahya ustaları tarafından düzenlenirdi.
Mahyalar genellikle ramazan ayının on beşine kadar yazı ile ondan sonra resimle yapılırdı.
MAHYACILIK GEÇMİŞİ NEDİR?
Osmanlıya mahsus olan mahyacılığa ilham kaynağı olarak İslam kültüründe bir kandil geleneği mevcuttu. Zaten mahyacılığın mucidi de bu kandil ustaları olduğu söylenebilir. İlk mahyaların ne zaman kurulduğu tam olarak bilinmemektedir. Bilinen ilk mahya I. Ahmet zamanında (1603-1617) minareler arasına Fatih Cami müezzinlerinden olan Hattat Hafız Ahmet Kefevi kurmuştur.
Dönemin padişahının hoşuna gitmesinin üzerine dönemin sadrazamı Nevşehirli Damat İbrahim Paşa tarafından 1723 senesinde bütün selâtin camilerinde mahya asılması maksatlı ferman çıkartılmıştır.
Mahya kurma, zamanla ayrı bir sanat niteliği haline geldi. Bu alanda birçok ünlü mahyacı ve mahya ustası yetişti. Süleymaniye, Sultanahmet, Yeni cami, Ayasofya, Fatih ve Şehzadebaşı camilerinde kurulan mahyalar zamana göre bu geleneğin en güzel, en başarılı eserleri kabul edilirdi. Hatta bazı büyük camilerin, özel olarak bu işle uğraşan ustaları vardı.