Edebiyat dünyasında "Karanlığa mum yakan adam" olarak anılan ve İslam davasına ömrünü adayan neferlerden Mustafa Miyasoğlu romancılığı ile tanınmış bir yazardır.
Romanı hayatın içinde gören yazar, yaşadığımız ve yaşanmış zamanların dilini eserlerinde yakalamaya çalışmıştır. Sanatı insan merkezli olarak düşünen Miyasoğlu, sanat kaygısı taşıyarak yazdığı romanların merkezine de insanı oturtmuştur. Romanda başta edebilik olmak üzere yenilik ve kendine özgülük şartlarını arayan Miyasoğlu, romanı her sanat eseri gibi bir keşif olarak değerlendirmiştir.
İşte bu romanlardan biri de Güzel Ölüm'dür. Miyasoğlu'nun tarihi edebiyatla birleştirdiği romanında aşkla birlikte ortaya çıkan Kıbrıs Harekatı'nın anlatımı vardır.
Kitapta, roman kahramanlarından Şakir ve Serpil hem aşklarını hem geleceklerini konuşup düşünürken hem de çevrelerinin etkisiyle kendilerini savaşın içinde hissederler. Serpil dinlediği bir öyküden etkilenerek şehitliği ve güzel ölümü arzular.
Romanda Miyasoğlu, belirli bir dönemi ve Kıbrıs Harekatı'nın yapıldığı yılları ele almıştır. İstanbul'da geçen romanda Kıbrıs Harekatı tam bir fondur.
Güzel Ölüm, harekat günlerinin havasını, çeşitli kesimlerden kişilerin harekata bakışlarını ve harekatın onlar üzerindeki etkisini anlatıyor.