Günümüzde gıdaların tüketiciye ulaşması için maalesef sağlıksız yöntemler izleniyor. Salt kar amacı güden şirketler, gıdanın insana vermesi muhtemel zararları tamamen sıfıra indirmeden bu tedarik zincirini oluşturmaya çalışıyorlar. Gıdaların günlükten ziyade raf ömrünü uzatarak uzun süreli olmasını sağlamak için kullandıkları muhtelif kimyasallar insan sağlığı için son derece tehlikelidir. Hele hele kullanılan koruyucu asitler ve kimyasallar, insan vücudundaki neredeyse bütün kanserleri tetikliyor.
Artan kentli nüfus yoğunluğu, aslında bir bakıma gıda tedarik zincirini kimyasallarla ürünlerin ömrünü uzatmaya zorluyor. Ancak bazı tedarikçiler bu zorunluluğun da dışına çıkarak neredeyse bütün ürünlerin raf ömrünü uzatmak için çeşitli kimyasallar kullanıyor.
Bundan dolayı Gıdaların öğütüldüğü, işlendiği ve tahliye edildiği organlarımız büyük bir tehdit ve saldırı altında. Günümüz insanlarında yoğun mide, karaciğer ve bağırsak hastalıklarının önemli bir kısmı raf ömrü uzatılan gıda ürünlerinden kaynaklandığını bilmekte önemli bir fayda vardır. Obeziteyi, şişmanlığı tetikleyen faktörlerin başında raf ömrü uzatılmış gıda ürünleri olduğu kesin bir şekilde bilimsel olarak ıspatlanmış bulunuyor.
Raf ömrü uzatılan ürünleri tüketmemek için her gıda ürününü mevsiminde kurutarak, konserve veya salamura yöntemi ile saklamak mümkündür. Bu yöntemler izlendiği zaman kendimizi ve aile bireylerimizi bu hastalıklarla karşılaşmaktan önemli oranda koruruz.
Bu kadar hayati ön bilgiden sonra konumuza dönersek kanseri neyin tetiklediğinizi okuduğunuzda eminiz çok şaşıracaksınız.
Kanserden önce insanı obeziteye yönlendiren bu kimyasalların en çok tetikledikleri kanser türlerinden biri de bağırsak kanseridir. Bildiğiniz gibi bağırsaklar, sindirim sisteminin elemine ettiği atıkları vücuttan katı bir şekilde tahliye eden sistemdir. İşte bu yüzden fazla kimyasallarla işlenmiş gıda ürünlerinin en ağır zarar verdiği vücut sistemlerimizin başında bağırsak sistemi gelmektedir. Ve bu obeziteden kansere kadar bir çok hastalığı tetikliyor maalesef.
Bağırsak kanseri nasıl oluşuyor?
Fazla kilolu kadınların çocukları bağırsak kanserine yakalanma riski daha fazladır. Bu konu ünlü tıp dergisi Gut’taki bir makalede konu bütün detayları ile anlatılmaktadır.
Kalifoniya Halk Sağlığı Enstitüsü ve diğer bazı ABD araştırma merkezlerinden uzmanlar, 1959-1966 yıllarında Kalifoniya'da doğum öncesi muayeneden geçen kadınlara ilişkin verileri analiz etti.
Araştırmanın yazarları, 18 binden fazla çocuğu takip ederek 68'inin bağırsak kanserine yakalandığını tespit etti.
Olguların yarısında tanı 50 yaşından önce konulmuştur. Gönüllülerin %20'sinin ailesinde daha önce bağırsak kanseri vakaları daha önce olduğu tespit edilmişti.
Bilim adamları, obez ve aşırı kilolu kadınların çocuklarının, kiloları normal aralıkta olan annelerin çocuklarına göre 2,5 kat daha fazla bağırsak kanseri riskine sahip olduğunu buldu.
Aşırı kilolu ve obezler bağırsak kanserine yakalanıyor
-Araştırmacılar, aşırı kilolu veya obez olmanın kanser geliştirme riskini artırdığını belirtiyor. Aynı zamanda, ebeveynleri fazla kilolu olan çocukların kendileri de genellikle obezdir.
-Uzmanlar, bunun tüm bağırsak kanseri vakalarını açıklamadığına dikkat çekiyor. Hastalığı geliştirme riskleri intrauterin faktörlerden etkilenir. Bilim adamlarına göre, anne kanında elde edilen besinler, iştahın düzenlenmesinde, metabolizmasında, vücut yağının yapısında ve işlevinde uzun vadeli değişikliklere yol açabilir.
-Yüksek insülin ve glikoz kanseri ilişkisi
-Anne kanındaki yüksek insülin ve glikoz da çocuğun vücudunu etkiler.
-Araştırmacılar, çocuğunun geleceği buna bağlı olduğundan, çocuk planlayan kadınların sağlıklarına ve kilolarına daha yakından bakmalarını tavsiye ediyor.