Kastamonu’nun Seydiler ilçesinde yaşayan 51 yaşındaki bedensel engelli Dursun Kıvrak ile 15 yaşındaki ölümcül hastalıkla mücadele eden kızının hikayesi yürek burkuyor. 9 yaşında kolunu kaybeden Dursun Kıvrak, malulen emekli olduktan sonra doğuştan "Nörofibromatozis" hastalığına yakalanan kızının tedavisi için tek koluyla boyacılık yapmaya başladı.
Baba Dursun Kıvrak kendisini, hastalığı sebebiyle okulu bırakmak zorunda kalan kızı Filiz Kıvrak'ı yaşatabilmeye adadı. Engelli baba, kızını tedavi ettirebilmek için tek kolu ile duvara tutunmaya çalışırken ölümcül hastalığına karşı mücadele veren Filiz ise babasına protez kol takılmasının hayalini kuruyor.
Hastalığı önce saçlarından, sonra da okulundan etti
Vücudunun tümör üretmesinden dolayı çok sayıda ameliyat geçiren Filiz Kıvrak, ameliyatlar öncesi kesilen çok sevdiği saçlarının yerine gözyaşları içerisinde peruk takmaya başladı.
İyileşmek istiyorum
Hastalığından dolayı okulu bıraktığını ve şu anda açıktan devam ettirmeye çalıştığını söyleyen Filiz Kıvrak: “Nörofibromatozis hastasıyım. Sürekli hastaneye gidip geliyorum. Şu an tedavim yok. Sürekli hastanedeyim. Son zamanlarda tansiyonum düşüyor. Hastalığımdan dolayı okula gidemiyorum. O yüzden açıktan okuyorum. Ailem benim yüzümden çok yoruluyor. Benim tek isteğim babama protez kol takılması. Bir de iyileşmek istiyorum.” sözlerinde bulundu.
En büyük hayali aşçı olmak
En büyük hayalinin aşçı olmak olduğunu belirten Filiz Kıvrak: “Kaymakamlıkta benim için kurs açabiliyorlarmış, ona yazılacağım. O sayede aşçı olabileceğim. Yemek yapmasını seviyorum. Güzel yemekler yapabildiğimi düşünüyorum, heves ediyorum. Güzel tatlılar yapıyorum. Evde de yemek yapıyorum. En çok tatlı yapıyorum, çikolatalı olanları seviyorum” diye konuştu.
Boyacılık yaparak kızımın tedavisini sağlıyor
Nörofibromatozis hastası kızını yaşatabilmek için çalışmak zorunda olduğunu ifade eden baba Dursun Kıvrak: “9 yaşımda elektrik kazası geçirdim ve kolumu kaybettim. Yaşım 50 oldu. Halen boyacılık yaparak çalışmaya devam ediyorum. Sakatlığımdan dolayı emekliliğim var ama o yetmiyor. Kızımın tedavileri oluyor. Bu yüzden boyacılık yapıyorum. Benim yapabileceğim başka da bir iş yok. O yüzden yapamıyoruz. Kızım rahatsız, onun tedavisi için uğraşıyorum. Sürekli İstanbul’a gelip gidiyoruz. Tek dileğimiz kızını sağlığına kavuşmasıdır.” şeklinde konuştu.
Tek istediğinin kızının hastalığına çare bulunması ve kızının tedavi edilmesi olduğunu söyleyen baba Dursun Kıvrak: “Bu yüzden İstanbul’a yakın zamanda yine gideceğiz. MR çekileceğiz. Neticeye göre karar verilecek. Tam olarak hastalığının neden kaynaklandığını biz de bilmiyorum. Kızımın yüzünün gülmesi bizim için en önemlisi.” ifadelerini kullandı.
İstanbul’da kalacak yer için yardım bekliyoruz
41 yaşındaki anne Hatice Kıvrak kızının iyileşmesinden başka bir isteği olmadığını belirterek: "İstanbul’a gidiyoruz tedaviye, orada kalacak yer sorunumuz var. Kalacak yer sorunumuzu çözebilirlerse çok mutlu oluruz. Burada bir şey yapılmıyor, İstanbul’a bu yüzden çok sık gelip gidiyoruz. Tek istediğim evladımın iyileşmesi. Eğer var ise bir çözümü, evladımın tedavi edilmesi. Başka bir şey istemiyoruz. Canımı istesinler vermeye razıyım. Yeter ki evladımı iyileştirsinler. MR çekilecek, endoskopi çekilecek, 13-14 bölümden İstanbul’dan takip ediliyoruz. MR’da 2,5 saat kalıyor. Çıktığı zaman yürüyemiyor bile. Kalkamıyor, çünkü kıpırdamadan durması gerekiyor. Ultrason çekilecek. Vücudunun birçok yerinde tümör var. Doktorumuz bir tane ilaç olduğunu fakat Türkiye’ye gelir mi gelmez mi bilmediğini söyledi, bu ilacın bir umut olabileceğini söyledi. Şu anda yurt dışındaki fiyatının 1,5 milyon dolar olduğunu söylediler. Türkiye’nin bunu kabul edip onaylaması gerektiğini söyledi. Bu ilacın tümörleri küçülttüğünü ve yok etme derecesine getirdiğini, o seviyede durdurduğunu söyledi. İlacın daha yeni olduğunu korona virüs aşısı aranırken tesadüfen bulunduğunu söyledi.” sözlerini kullandı.
İstanbul’da kalacak yer için yardım isteyen Hatice Kıvrak: “Hayatımız çok zor. Sürekli İstanbul’a gidip geliyoruz. Aniden yürüyemez oluyor. Aniden ambulans ile gitmek zorunda kalıyoruz. Bu aralar tansiyonu sürekli düşüyor. Sürekli İstanbul’a tedaviye gidiyoruz, orada da kimsemiz olmadığı için insanların yüzünü gözlüyoruz. En azından bize İstanbul’da bir yer ayarlanması. Biz de bu sayede çocuğumuzun tedavisini rahat yaptırabilelim.” ifadelerinde bulundu.