Bir rivayete göre; 17. yüzyıl sonlarında İstanbul'da kağıt toplayıcısı tarafından çöpte bulunan elmas, adını kendisini bulan ve aynı zamanda kaşıkçı olan kişiden aldığı söylenir. Yine o rivayete göre kaşıkçı, bulduğu bu değerli taşı kuyumcuya götürü ve değerinde çok daha düşük bir bedele satar.
Kaşıkçı gittikten sonra taşın çok fazla değerli olduğunu anlayan kuyumcu, taşı arkadaşıyla paylaşır. Arkadaşı taşı kendisinden almak ister ve kuyumcu ona vermemek için arkadaşıyla kavga eder. Olay Kuyumcubaşının kulağına gider ve kavga eden iki kuyumcu arkadaşa birer kese altın verir ve taşı onların elinden alır. Taşın varlığı Sadrazam Köprülü Fazıl Ahmed Paşa'nın ve IV. Mehmed tarafından da duyulur ve taş devlet hazinesine girer. Orada işlenen taştan 86 karat ağırlığında bir mücevher çıktığı görülür.
Tarihi anlam taşıyan ve elmasların en büyüğü olarak tanımlanan 86 karatlık Kaşıkçı Elması, Topkapı Sarayı'nda bulunan ve silah koleksiyonlarının sergilenmesinin yapıldığı Dış Hazine Bölümü'nde bulunuyordu. 49 adet çift sıralı iri pırlantalarla çevresi süslenen Kaşıkçı Elması'nın çalındığı yönünde ortaya iddialar atılırken, bu iddialar gündemin en çok konuşulan konuların başında yer almaya başladı.
Kaşıkçı elması iddiaları doğru mu?
Dolmabahçe Sarayı'nda sergiye konulan Kaşıkçı Elması'nın 92 kilogram ağırlığında olan altın vazoların, Zeugma Müzesi'nde bulunan çok değerli bazı eserlerin ve MSÜ'ye ait müzede bulunan 404 eserin Kaşıkçı Elması ile birlikte çalındığına dair iddialar ortaya atıldı. Bu söylentiler sosyal medyada gündem olurken en büyük ve en meşhur elmasların başında gelen Kaşıkçı Elması hakkında henüz resmi bir açıklama yapılmadı.