İsveç ve Finlandiya'nın katılmak istediği NATO'ya üyelik
normal şartlarda uzun bir süreç gerektiriyor. Bosna Hersek, Gürcistan ve
Ukrayna'nın da dahil olmak istediği NATO'nun yeni üye kabul etmesi için çeşitli
şartların yerine getirilmesi, yasal süreçlerin tamamlanması isteniyor. NATO,
İkinci Dünya Savaşı'nın bitmesinden sonra 1949'da 12 ülke tarafından kuruldu.
Bu ülkeler ABD, İngiltere, Kanada, Fransa, İtalya, Hollanda, Norveç, Portekiz,
Lüksemburg, İzlanda, Danimarka ve Belçika'ydı. Aradan geçen 73 yılda 8
genişleme dalgasıyla üye sayısı 12'den 30'a çıktı.
Türkiye ve Yunanistan 1952'de NATO'nun yeni üyeleri oldu.
1955'te o zamanki adıyla Federal Almanya, 1982'de İspanya ittifaka katıldı. Çek
Cumhuriyeti, Macaristan ve Polonya'nın 1999'da katılımıyla üye sayısı 19'a
yükseldi. 2004'te Bulgaristan, Letonya, Litvanya, Estonya, Romanya, Slovakya ve
Slovenya NATO'ya girdi. 2009'da Arnavutluk ve Hırvatistan, 2017'de Karadağ ve
son olarak 2020'de Kuzey Makedonya NATO üyesi ülkeler oldu.
Kuzey Makedonya'nın üyeliği, Yunanistan ile yıllar süren
isim anlaşmazlığının çözülmesinden sonra mümkün olabildi. Yunanistan, adının
başına "Kuzey" kelimesi eklenen ülkenin eski adına karşı çıktığı için
uzun yıllar bu ülkenin NATO üyeliğini engelledi. İsim sorununun 2018'de
çözülmesiyle Yunanistan vetosunu kaldırdı ve Kuzey Makedonya, NATO ile üyelik
müzakerelerine başlamaya davet edildi. Kuzey Makedonya Mart 2020'de resmen
üyeliğe kabul edildi.
Bu genişleme dalgaları içinde bazı ülkeler de NATO üyesi
olmak istediklerini duyurdular ancak şu ana kadar üye olamadılar. Bu ülkeler
Bosna Hersek, Ukrayna ve Gürcistan. Romanya'nın başkenti Bükreş'te 2008'de
düzenlenen NATO Zirvesinde Gürcistan ve Ukrayna'nın gelecekte NATO üyeleri
olacağı üzerinde uzlaşıldı. Ancak bu ülkelere tarih verilmedi. Bosna Hersek ise
2010 yılında Üyelik Eylem Planına dahil olmaya davet edildi.
Son olarak NATO'ya iki yeni üyenin katılması gündeme geldi.
Rusya'nın Ukrayna'ya saldırmasından sonra Avrupa güvenlik mimarisindeki
gelişmelerden etkilenen Finlandiya ve İsveç, uzun yıllardır benimsedikleri
askeri tarafsızlığı terk ederek 18 Mayıs 2022 çarşamba günü itibariyle NATO'ya
üyelik başvurusu yaptı. Finlandiya'nın Rusya ile 1500 kilometreye yakın sınırı
bulunuyor. İkinci Dünya Savaşı'nda o zamanki Sovyetler Birliği ile savaşan
Finlandiya, topraklarının yaklaşık yüzde 10'unu kaybetti, nüfusunun yüzde
11'ini yeni yerlere yerleştirdi ve bugünün kuruyla yaklaşık 5 milyar avro savaş
tazminatı ödedi.
Söz konusu kayıpların ardından Finlandiya'nın Sovyetler Birliği ile
imzaladığı anlaşma, ülkenin uzun yıllar askeri olarak bağlantısızlığını sağladı. Sovyetler Birliği'nin dağılmasından sonra AB'ye üye olan, avro para
birimine geçen Finlandiya'nın NATO'ya üyeliği söz konusu olmadı. Uzun yıllar
Finlandiya halkının sadece yüzde 20 kadarı NATO üyeliğini istedi. Ancak
Rusya'nın Ukrayna'ya saldırısı sonrasında NATO üyeliğini destekleyen Finlerin
oranı yüzde 70'in üzerine çıktı. İsveç ise Finlandiya'dan sonra NATO üyeliğine
başvurma kararı aldı. 1809'da Rusya ile savaşan ve o savaşta elindeki
Finlandiya'yı Rusya'ya kaptıran İsveç, yaklaşık 200 yıldır Rusya ile savaşmadı.
İsveç, İkinci Dünya Savaşı'nda ve Soğuk Savaş döneminde de tarafsız bir ülke
olarak kaldı. Ancak ABD'li eski istihbarat çalışanı Edward Snowden'ın ifşa
ettiği belgelerde, İsveç'in 1950'li yıllarda ABD ile gizli anlaşma yaptığı
ortaya çıktı. Buna göre, İsveç'in Rusya'nın saldırısına uğraması halinde
ABD'nin yardım edeceği iddia ediliyordu.
NATO, "açık kapı" politikası izliyor. Bu politika,
ittifakın kurucu anlaşmasının 10. maddesine dayanıyor. Bu maddede kurucu
Washington Antlaşması'na taraf olan ülkelerin Kuzey Atlantik bölgesinin
güvenliğine katkı sağlamak için herhangi bir Avrupa ülkesini ittifaka katılmaya
davet edebileceği belirtiliyor. Ancak bir ülkenin NATO'ya dahil olabilmesi için
oy birliği, yani mevcut 30 müttefik ülkenin hepsinin birden onay vermesi
gerekiyor.
NATO üyeliği normal şartlarda uzun bir süreç gerektiriyor.
Bunun için çok aşamalı bir sürecin tamamlanması isteniyor. Buna göre, NATO
müttefikleri bir başka ülkenin ittifaka katılmasını kararlaştırdıklarında NATO
o ülkeye resmi davet gönderiyor. Bundan sonra 7 adımlık katılım süreci
başlıyor. İşte o adımlar;
Birinci adımda NATO uzmanlarıyla davet edilen ülkenin
temsilcileri Brüksel'de bir araya gelerek görüşmeler yapıyor. Bu görüşmelerde
davet edilen ülkenin NATO'nun siyasi, yasal ve askeri şartlarını karşılayıp
karşılamadığı, NATO üyeliğinin ekonomik, askeri, yasal, siyasi ve istihbaratla
ilgili yükümlülüklerini yerine getirip getiremeyeceği müzakere ediliyor. Bu
müzakerelere göre davetli ülkenin NATO şartları ve standartlarını yerine
getirmek için reform yapıp yapmayacağı belirleniyor.
İkinci adımda davet edilen ülke NATO Genel Sekreteri'ne
resmi niyet mektubu gönderiyor ve NATO üyeliğinin yükümlülüklerini ve üzerine
düşen taahhütleri kabul ettiğini bildiriyor. Reform yapılacaksa bu mektupta
reformların takvimi de belirtiliyor.
Üçüncü adımda NATO, Washington Antlaşması'na ilave katılım
protokollerini hazırlıyor. Böylece ittifakın kurucu anlaşması bir anlamda
güncellenmiş oluyor. Bu protokoller, NATO ülkeleri tarafından imzalanıyor.
Dördüncü adımda protokollerin NATO üyesi ülkeler tarafından
kendi ulusal yasaları ve prosedürleri uyarınca onaylanması gerekiyor. Onay
süreci ülkeden ülkeye değişiklik gösteriyor. Örneğin onay için ABD'de Senato'nun
üçte ikisinin oyu gerekirken, İngiltere'de parlamentoda resmi bir oylama
gerekmiyor.
Beşinci adımda ise tüm üye ülkeler, kendi onay süreçlerini
tamamladıktan sonra Washington Anlaşması'nı saklayan ABD'ye yeni üyenin
katılımını öngören protokolleri kabul ettiklerine dair bildirim yapıyor.
Altıncı adımda bütün bu aşamalar tamamlanınca NATO Genel
Sekreteri, yeni üyeyi ittifaka katılmaya davet ediyor.
Yedinci adımda ise yeni üye de kendi ulusal yasal
sürecini tamamlayarak katılım belgesini Washington Antlaşması'nı saklayan
ABD'ye teslim ediyor ve NATO üyesi oluyor.