Özel Harekat Polisi Abdülsettar Yaşar, CHP'li Öztürk Yılmaz'ın Başkonsolosluğu olduğu zaman DEAŞ tarafından yapılan baskının perde arkasında olan olayları bir bir anlattı. Baskın anlarında başkosoloslukta görevli olan Yaşar, "Öztürk Yılmaz, kendini muhasebeci Kenan olarak tanıttı. Başına silah dayamadılar. Battaniye'nin altına saklandı. İngilizce bildiğini DEAŞ'lılardan gizledi." dedi.
2014 yılında DEAŞ'lılar Musul Konsolosluğumuzu işgal ederek Başkonsolos Öztürk Yılmaz ve toplam 46 çalışanı rehin almıştı. Şu an CHP milletvekili olan Öztürk Yılmaz DEAŞ'tan korkarak kendini muhasebeci Kenan olarak tanıtmıştı. O dönem yanında görev yapan özel harekat polisi Settar Yaşar'ı adres göstermişti.
Yaşar, o dönemde neler yaşandığını şöyle anlattı: "Etrafımız kuşatıldığında Arapça bilen tek ben olduğumdan ben çağrıldım. Kapıyı onlara ben açtım. Bizim buradan hemen gitmemizi bizimle herhangi bir sıkıntısı olmadığını, ilk önce terk etmemizi istediler.
KONSOLOSLUK BASILINCA YERİNE BENİ GEÇİRDİ
Öztürk Yılmaz beni kesinlikle bu işe karıştırmıyorsunuz sizin göreviniz beni korumaktır. Bizi korumakla görevlisiniz Kesinlikle hiç kimse bir tane bile mermi sıkmayacak talimatını verdi. Ben kamufle oluyorum bu işlere sen bakacaksın dedi."
DEAŞ'ın sözde sorumlusunun bizi sorguladıktan sonra bırakacağını söylemesine rağmen sürecin uzun sürdüğünü dile getiren Yaşar "Kendimi sorumlu olarak tanıttığımda Öztürk Yılmaz yanımdaydı" dedi.
ÇOK KORKTU
Yaşar'ın konuşmasından öne çıkanlar şöyle: "Korkmadığı an yoktu ki zaten. Bir ara kafayı sıyırdığı oldu.DEAŞ'ın İngilizce bilen varmı sorusuna asla bildiğini söylemedi. Bana kesinlikle beyefendi falan demeyin dedi. DEAŞ'lıların korkusundan battaniyenin altına saklandı."
GİZEMLİ TELEFON
Konsolosluğun imkan varken neden tahliye edilmediği sorusuna ise tam tahliye edilecekken yapılan gizemli bir telefon konuşmasından sonra Öztürk'ün tahliye fikrinden vazgeçtini kaydetti.
Yaşar, Öztürk'ün başına silah dayandığı iddiasını da yalanladı.
Öte yandan DEAŞ terör örgütü mensuplarının 11 Haziran 2014'te Türkiye'nin Musul Başkonsolosluğu yerleşkesine bir baskın gerçekleştirmesi ve aralarında dönemin Musul Başkonsolosu Öztürk Yılmaz'ın da bulunduğu 46 kişinin rehin alındığı olayla ilgili ayrıntılar gün yüzüne çıkıyor.
Musul Başkonsolosu'nda görevli güvenlik amiri S.C., Diyarbakır Terörle Mücadele Şube Müdürlüğü'ne verdiği ifadede Yılmaz'ın baskın sırasında kendisini gizlediğini ve konsoloslukta polis memuru olan Abdusettar Yaşar'ın başkonsolos olarak gösterildiğini söyledi. İşte S.C.'nin ifadesinden detaylar:
8 Haziran 2014 günü saat 12.00 sıralarında DEAŞ örgütü "Bizden olmayanlar şehri terk etsinler, yoksa sonuçlarına katlanırlar" diye duyurular yapmaya başlamışlardı. Saat 14.00 sıralarında bizim dış güvenliğimizden sorumlu olan 10-15 Irak polisi olaylar başlamadan konsolosluk çevresini ve güvenliğini bırakarak kaçtılar. 9 Haziran'da çevre binalara saldırılar devam etti. 10 Haziran 2014 günü saat 11.00 sıralarında başkonsolos, 3. sınıf emniyet müdürü Safi Özmaya, beni başkonsolos yardımcısı Tahir Şanlı ve yine başkonsolos yardımcısı Faruk Deniz'i güvenlik toplantısına çağırdı. Toplantı esnasında ben ve güvenlik müdürü Safi Özmaya, başkonsolosumuza güvenliğimizin olmadığını, bundan dolayı konsolosluk binasını tahliye etmemiz gerektiğini söyledik.
POLİS KONSOLOS OLDU
11 Haziran 2014'te saat 12.00 idi. Konsoloslukta 1 başkonsolos, 2 konsolos yardımcısı, 31 polis, 7 konsolosluk çalışanı, 2 çocuk ve 3 kadın toplam 46 kişi idik. Örgüt mensupları hepimizi konsolosluğun girişinde topladılar. Araçlarımıza ve silahlarımıza el koydular. Bizi sınıra götüreceklerini söylediler. Bu konuşmaları örgüt mensupları ile Arapça bilen Abdusettar Yaşar yapıyordu. Buradan bizleri yine Musul'da 17 Temmuz Mahallesi isimli yerde bulunan iki katlı bir eve getirdiler. Aileleri üst kata, bizleri de alt kata yerleştirdiler. Örgüt mensupları arasındaki konuşmaları Abdusettar yapıyordu. Başkonsolos ve askeri sorumlu olarak örgüt mensuplarına kendini tanıttı. Örgüt mensupları ile görüşmelere kendisi katılıyordu.
ÖRGÜTE İKİ FLASH VERDİ' İDDİASI
SABAH gazetesine konuşan S.C., "Yılmaz'ın biri Türkiye biri de ABD'ye verilmek üzere flashlar verdiğini ancak bu flash'ların akıbetinin meçhul olduğunu söyledi. S.C., serbest bırakıldıkları günü de şöyle anlattı: Akşam saatlerinde bizi kaldığımız yerden bodrum kata indirdiler. Abdusettar'ı, örgüt sorumluları yukarı çağırdı. Daha sonra Abdusettar başkonsolosu çağırdı. Yaklaşık yarım saat yukarıda görüştüler sonra şahıslar ayrıldı."
'BANA BEYEFENDİ DEMEYİN'
Musul Başkonsolosluğu'nda görevli güvenlik amiri S.C., polis memuru Abdusettar Yaşar'ın kendisini konsolos olarak tanıttığına dikkat çekip şunları anlattı: "Öztürk Yılmaz, kendisine 'Muhasebeci Kenan' olarak hitap edilmesini istedi. Konsolos görevlilerine 'Bana beyefendi demeyin. Başkonsolos olduğum bilinmesin' diyordu."
TBMM'DE TERBİYE SINIRLARINI AŞTI
Zeytin Dalı Harekâtı'nda TSK ile birlikte hareket eden ÖSO'ya 'terörist' diyen, Cumhurbaşkanı Erdoğan'a hakaret eden CHP Genel Başkan Yardımcısı Öztürk Yılmaz, dün de Meclis'te 'küfürlü' basın toplantısı skandalına imza attı. Musul Başkonsolosu'yken terör örgütü DEAŞ tarafından 101 gün esir alındığını ve esaret yaşadığını belirten Yılmaz, "11 Haziran 2014 saat 11 suları, Musul Başkonsolosluğu'nun etrafı katil sürüleri tarafından sarılıyor. Bütün insanları başkonsolosluğun bahçesine topluyorlar. Ve ben ortadayım. Beni alıyorlar. Makam odamın önüne götürüyorlar, kafama makineli tüfeği dayıyorlar. Amaçları beni içeri sokmak, makam odamda fotoğrafımı çekmek. Dünyaya propaganda yapacaklar. Bu şerefsiz, adilere, o... çocuklarına rest çekiyorum" ifadelerini kullandı.