İsrail Ankara Büyükelçiliği Maslahatgüzarı İrit Lillian konu hakkında, İsrail'in Türk tarım ürünleri için büyüyen bir pazar olduğunu ifade ederek, Endüstri 4.0, iklim değişikliği, otomotiv gibi çok sayıda alanda iki ülke arasında işbirliği imkanları bulunduğunu aktardı. Gazeteye açıklamalarda bulunan Lillian ise, sonbaharda yapılması beklenen Türkiye İsrail Karma ekonomik Komitesi (KEK) toplantısının ekonomik işbirliğinin geliştirilmesi adına yeni bir süreç başlatacağını dile getirdi. Lillian, ülkesinin bölgede yer alan çok sayıda Arap ülkesiyle de işbirliğini artırdığının altını çizdi.
-İsrail-Türkiye ilişkilerinde genel anlamda gelinen noktayı değerlendirebilir misiniz? İlişkilerin gelecekteki seyrine yönelik beklentileriniz neler?
Gazetecilerin yönelttiği soruya yanıt veren Lilian, ‘’İsrail ve Türkiye, son birkaç aydır ikili ilişkilerini onarmak ve sağlam ve sürdürülebilir ilişkiler için gerekli ortamı yaratmak için çaba harcıyorlar. Cumhurbaşkanı Herzog'un Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı'nın daveti üzerine Ankara'ya yaptığı resmi ziyaret, Türk Dışişleri Bakanı'nın Kudüs ziyareti ve İsrail Dışişleri Bakanı'nın kısa süre önce Ankara'ya yaptığı ziyaret bu çabaların en iyi göstergesidir. Devam eden bu sürecin sonuçları, sadece uzun süredir kapalı olan mecraları açmak değil, değişen bir coğrafyada uzun zamandır gecikmiş bir diyaloğu yoğunlaştırmaktır. Bu noktada, iki ülke arasındaki siyasi kriz dönemi boyunca, ikili ticari ve ekonomik bağların yanı sıra kültürel ve iki sivil toplum arasındaki bazı bağların gelişmeye devam ettiğini vurgulamamız gerek. 2010'da ikili ticaret hacmimiz yılda 5 milyar dolardan azdı, bugün ise 8 milyar doları aştı ve bu tabloda yılda 10 milyar dolarlık bir ticaret hacmi beklemenin gerçekçi bir tahmin olduğuna inanmak için iyi nedenlerimiz var’’ şeklinde konuştu.
‘’Daha iyi bir gelecek için iki tarafın ekonomik bağları güçlendirilmelidir’’
Öte yandan Türk turistlerin İsrail’deki kutsal mekanlara ve başka turistik yerleri ziyaret etme potansiyelinin mevcut olduğunu belirten Lilian, ‘’İlişkilerimizde daha iyi bir geleceğe giden yolda ilk görev ekonomik bağları güçlendirmek olmalıdır. Bu, iki tarafın ilişkileri sağlam bir zemine oturtma, çeşitlendirme ve yoğunlaştırma için işbirliği yapma iradesinin göstergesi olacaktır. Bu amaçla iki taraf, İsrail Havayolları'nı Türkiye'ye geri getirme umuduyla sivil havacılık görüşmelerine başladı. İsrailli turistlerin sevdikleri sahil beldelerine geri dönme hevesine ek olarak, Türk turistlerin İsrail'deki kutsal mekanlara ve diğer turistik yerleri ziyaret etme potansiyeli de mevcut. Artması hedeflenen hava trafiği ve beraberinde getireceği talep yoğunluğu, ancak İsrail havayollarının yeniden operasyonel hale gelmesiyle karşılanabilir’’ dedi.
‘’Ekonomik işbirliğinin genişletilmesi için daha kapsamlı bir süreç başlatacak’’
Ayrıca yapılacak olan işbirliği hem hükümeti aynı zamanda da iş sektörünü içeren kapsamlı bir bölgesel çerçeveyle genişletildiğini ifade ederek, ‘’Karma Ekonomik Komite, bu sonbaharda toplanacak. Bu adımın karşılıklı ekonomik işbirliğinin genişletilmesi için daha kapsamlı bir süreci başlatacağına inanıyoruz. Ekonomik ilişkilerimizin daha sofistike, işbirliği alanlarının çeşitlenmesini sağlayacak, teknolojik işbirliği, inovasyon ve girişimcilik alanlarında daha fazla fırsat yaratacak bir çerçeveye ihtiyaç duyduğuna kesinlikle inanıyorum. KEK, bu hedefe ulaşmaya hizmet edecek doğru bir araç.
İklim değişikliği ile mücadelede, bu sorunun tüm bölgedeki etkilerini azaltmak için işbirliği ortamını yaratıyor. Bu özel alandaki işbirliği, ikili işbirliğinin ötesine, hem hükümeti hem de iş sektörünü içeren kapsamlı bir bölgesel çerçeveye genişletilebilir’’ şeklinde konuştu.
‘’İklim değişikliği sonuçlarını çok yönlü olarak yaşıyor’’
Söz konusu iklim değişikliğinin uluslararası bir sorun haline gelmeden çok öncesinde de İsrail için bir sorun olduğunu dile getiren Lilian,‘’İsrail ve Türkiye'nin işbirliği yapabileceği ve her iki taraf için de faydalı olacak birçok sektör var. Ancak bu işbirliği için en yüksek potansiyele sahip sektörler otomotiv sektörü, Endüstri 4.0 uygulamaları, gıda ve sağlık sektöründe yüksek teknoloji ve iklim değişikliği teknolojileridir. Özellikle iklim değişikliği ile mücadele eden yüksek teknolojinin paylaşımı gündemimizin üst sıralarında yer alıyor. İklim değişikliği uluslararası bir sorun haline gelmeden çok önce İsrail için bir sorundu. İsrail'in su koruma teknolojileri, tarım ve gıda teknolojileri alanlarında etkili yollar geliştirmesine vesile oldu. Bölgemizdeki diğer birçok ülke gibi Türkiye de maalesef iklim değişikliğinin sonuçlarını çok yönlü olarak yaşıyor. Sonuç olarak, iklim değişikliği ile mücadelede, bu sorunun tüm bölgedeki etkilerini azaltmak için işbirliği ortamını yaratıyor. Bu özel alandaki işbirliği, ikili işbirliğinin ötesine, hem hükümeti hem de iş sektörünü içeren kapsamlı bir bölgesel çerçeveye genişletilebilir’’ şeklinde ifade etti.
‘’Çalışmalarla birlikte bilgi alışverişini genişletmeyi umuyoruz’’
-Büyükelçilik olarak bu konuda ne gibi çalışmalar yapıyorsunuz?
Ayrıca her iki taraf için de kazanılacak çok şey olduğuna inandıklarını ifade ederek, ‘’Büyükelçilik olarak İsrailli şirketleri teknolojilerini sergilemeye ve ağlarını genişletmeye davet ettiğimiz zirvelere katılıyoruz. Eko-İklim 2022, bu bağlamda İsrail'in iklim değişikliğinin olumsuz etkilerini yavaşlatma konusundaki teknolojik yeteneklerini göstermek için mükemmel bir fırsattı.
Önümüzdeki aylarda da, su yönetimi alanında bazı girişimlerin hayata geçmesini bekliyoruz ve bu alanda daha iyi çalışmalarla bilgi alışverişini genişletmeyi umuyoruz.
Ayrıca işbirliklerinin ve sektörel ağların genişletilmesini teşvik etmek için Türk şirketlerini de İsrail'deki zirvelere katılmaya davet ediyoruz. Bunun en iyi örneklerinden biri, alanında önde gelen Türk şirketlerinin katıldığı, İsrail'de gerçekleştirilen EcoMotion Akıllı Mobilite haftasıdır.
İki ülke arasındaki siyasi kriz dönemi boyunca, ikili ticari ve ekonomik bağların yanı sıra kültürel ve iki sivil toplum arasındaki bazı bağların gelişmeye devam ettiğini vurgulamalıyız. İşbirliği için en yüksek potansiyele sahip sektörler otomotiv, Endüstri 4.0 uygulamaları, gıda ve sağlık sektöründe yüksek teknoloji ve iklim değişikliği teknolojileridir.
Yerel belediyeler, organize sanayi bölgeleri ve özel sektörle yakın temaslarda bulunarak onları İsrail'in geniş iş ağıyla işbirliğine teşvik ediyoruz.
İsrail, Türk tarım ürünleri için büyüyen bir pazar. İsrail tarım teknolojileri Türkiye'de on yıllardır kullanılmakta. Ortaklaşa daha fazla Ar-Ge yürütülürse ve daha iyi verim ve mahsul sağlamak için bir mükemmellik merkezi kurulursa, her iki taraf için de kazanılacak çok şey olduğuna inanıyoruz’’ diye söyledi.
-Önümüzdeki dönemde Kovid-19 ve Rusya-Ukrayna savaşı nedeniyle yaşanan arz sorunlarının bölgesel işbirliğini artıracağı görüşlerine katılıyor musunuz? İsrail bu süreçte arz sorunu yaşadı mı? Eğer yaşandıysa, bu sorunu nasıl çözdü?
İsrail’in ekonomi performansının başka birçok ülkeden çok daha iyi olduğunu dile getirerek, ‘’Kovid-19 hepimizi kişisel, toplumsal ve uluslararası alanda yeni zorluklarla karşı karşıya bıraktı, tedarik zincirindeki sorunlar da bunlardan biriydi ve İsrail de diğer tüm ülkeler gibi buna hazırlıklı değildi.
Yine de, bu dönemde İsrail ekonomisinin performansı diğer birçok ülkeden çok daha iyiydi ve birçok parametredeki performansı, AGİT ülkeleri arasında en iyisiydi. Pandeminin başlamasından iki yıl sonra İsrail eskisinden daha güçlü bir ekonomik çerçeve çizdi ve 2021'de GSYİH'de %8.2'lik bir büyüme gösterdi. Bu durum güçlü bir para birimine sahip olmaktan ve çetin ekonomik koşullarda ayakta kalmayı sağlayan yeni teknolojileri benimseme konusundaki yüksek beceriden kaynaklanıyor. Yüksek teknoloji sektörünün ekonominin geri kalanını çeken lokomotif olması, büyümenin ana nedeni. Yüksek teknolojili ürün ve hizmetlerin ihracatı, diğer sektörlerdeki (turizm, restoranlar, ulaşım vb.) düşüşü telafi etti. Diğer birçok ülkenin aksine, Kovid-19 sırasında İsrail'de özel tüketimde yüzde 9'luk bir düşüş yaşandı ve böylece sorunların tedarik zinciri üzerindeki etkisi çok sarsıcı olmadı’’ şeklinde ifade etti.
‘’İyi bir gelecek vaat etme konusunda karşılıklı yeteneğimizin artmasını sağlayacak’’
Türkiye ve İsrail’in ekonomik işbirliği konusu hakkında iyimser olduğunu, siyasi bağlar için önemli olmakla kalmayacağını bölgede daha iyi bir gelecek vaat etme konusunda karşılıklı yeteneğin artmasını sağlayacağını ifade eden Lilian, ‘’Rusya-Ukrayna savaşı, iki ülkeyle de ağırlıklı olarak gıda sektöründeki ticareti etkiledi (İsrail'in Ukrayna'dan toplam ithalatının yüzde 74'ünü gıda ürünleri oluştururken, Rusya'ya toplam ihracatının yüzde 71'i de tarım ürünleri). İsrail, Rusya'dan yıllık 458 milyon dolar değerinde mineral ve yakıt ithal etmesine rağmen, Moskova'nın enerji arzına büyük bir kaynak olarak bağımlı değil.
Bütün bunların ışığında, ilk sorunuzun cevabı "evet"; bölgesel ve uluslararası anlamda daha kapsamlı bir işbirliği, mevcut krizin sonuçları için en iyi çözümdür. Bu bağlamda, İsrail, bölgedeki Arap ülkeleriyle işbirliğini artırdı. Yakın zamanda Mısır ile ülkelerimizdeki rezervlerden Avrupa'ya doğalgaz arzını sağlayacak bir anlaşma imzaladık, Ürdün'e su arzını artırdık ve sürekli olarak bölgemizdeki yaşam koşullarını ve sürdürülebilirliği iyileştirecek daha fazla ortak bulma arayışındayız.
Bu nedenle İsrail-Türkiye ekonomik işbirliği konusunda çok iyimserim, bu işbirliği sadece ikili siyasi bağlarımız için önemli olmakla kalmayacak, aynı zamanda bölgemizde daha iyi bir gelecek vaat etme konusundaki karşılıklı yeteneğimizin artmasını da sağlayacaktır’’ dedi.