Günlük hayatın her alanında maruz kalınan plastiklerin vücut üzerindeki etkilerine her geçen gün bir yenisi ekleniyor. Son olarak ABD’de yapılan bir araştırmada, incelenen organ örneklerinde mikroplastik parçacıklar tespit edildiğini ortaya koyuldu. Endokrinoloji ve Metabolizma Hastalıkları Bölümünden Doç. Dr. Mahmut Muzaffer İlhan araştırmayı değerlendirmede bulundu. İşte detaylar…
‘BESİNLERDEN VE SOLUNUMLA VÜCUDA ALINABİLİYOR’
Dünyada yılda 300, Türkiye’de ise 10 milyon ton civarında plastik üretimi olduğunu belirten Doç. Dr. Mahmut Muzaffer İlhan, ‘Okyanuslara her yıl düzenli olarak 8 milyon ton civarında mikroplastik ve plastikler salınıyor. Geçen yıl Kutuplarda yapılan bir araştırmada bir litre karda neredeyse 10 bin tane mikroplastik tespit edilmiş. Bunun en önemli kaynaklarından bir tanesi de aslında besinlerde yer alan tuz. Yapılan çalışmalar, denizlerden elde ettiğimiz tuzlarda hem deniz hem kaya hem de göl tuzlarında bol miktarda mikroplastik olduğunu gösteriyor. Bunlar vücuda solunum yoluyla da girebiliyor. Hem besinlerden hem solunum yoluyla vücuda alınabiliyor. Biz de bunları idrar, kan ve gaitada saptayabiliyoruz’ şeklinde konuştu.
DENİZ TUZLARINDA DAHA FAZLA BULUNUYOR
Özellikle sofralarda çok sık tercih edilen deniz tuzlarında bu mikroplastiklerin çok fazla bulunduğunu belirten Doç. Dr. Mahmut Muzaffer İlhan, ‘En fazla deniz tuzlarında mikroplastik var. Onu göl ve kaya tuzları takip ediyor. Tuz kullanımının belirli bir miktarın altına çekilmesi bizim önerimiz. Mikroplastiklerden korunmak için günlük tuz tüketimi son derece kısıtlanmalıdır’ dedi.
‘BİSFENOL A’ TÜM DOKULARDA RASTLANDI
Doç. Dr. İlhan, vücutta biriken mikroplastiklerin tespitine de değinerek, ‘Vücutta plastiklere maruziyetin tespiti daha önce dışkıda çeşitli incelemelerle ortaya konabiliyordu. Örneğin geçmişte Viyana Üniversitesi’nde yapılan bir araştırmaya katılan 8 gönüllünün dışkısında mikroplastiklerin mevcudiyeti görülmüştü. Yakın zamanda Arizona State Üniversitesi’nde geliştirilen bir teknik ile bu partiküllerin dokularda da saptanması için önemli bir teknik geliştirildi. Bu teknik ile plastik türleri içinde insan vücuduna en zararlı tiplerden olan Bisfenol A incelenen tüm dokularda saptandı’ ifadelerini kullandı.
ZARARI UZUN YILLAR SONRA ORTAYA ÇIKIYOR
Mikroplastiklerin en falza karaciğer, dalak ve böbreklerde biriktiğine işaret eden Doç. Dr. İlhan, son olarak şu değerlendirmelerde bulundu:
‘Bu partiküllerin özellikle karaciğer, dalak ve böbreklerde yoğun şekilde biriktiği gözlemlendi. Yapılan çalışmalarda zararlı etkileri gösterilmiş olmakla birlikte vücutta oluşan hasarlar yıllar içerisinde oluştuğu için göz ardı edilebiliyor. Bildiğiniz gibi sigaranın da insan sağlığına zararlı etkileri ancak yıllar sonra gösterilebilmiş ve sigaraya karşı toplumsal savaş on yıllar sonra başlatılabilmişti. İşte bu yüzden plastiklerin insan vücudunda birikiminin doku düzeyinde gösterilmesi çok önemli ve toplumsal sağlığın korunması adına büyük önem taşıyor. Mikroplastikler özellikle erkeklerde kısırlığa yol açabiliyor. Meme büyümesi, kanser gibi rahatsızlıklara metabolik sendroma yol açabildiği gösterilmiş. Tip 7 dediğimiz bisfenol içeren plastikler ise östrojenik etkiye sahip. Bu erkeklerde erken ergenliğe girme, meme büyümesi, tiroit bozukluklarına, pankreas bozuklukları ve çeşitli kanserlere ve çeşitli hastalıklara yol açıyor.’