Çocuk Hastalıkları, Çocuk Kardiyolojisi Uzmanı Prof. Dr. Mustafa Koray Lenk, otel tercihinden havuz ya da denize girme kurallarına ve beraberinde maske kullanımına kadar birçok konuda etkili olacak önerilerde bulundu.
TATİLDE HANGİ TEDBİRLER ALINMALIDIR?
Koronavirüs sürecinde normalleşme adımlarının atılması birçoğumuzu tatil planları yapma konusunda eğilimde bulundurdu. Uzun süre evde kalmak, dışarı çıkamamak gibi salgın kurallarının esnetilmesinin ardından yapılan tatil planları, ruh halimize iyi gelse de fiziksel sağlığımızı korumak için birçok noktada fazla dikkati de istiyor.
Çocuk Hastalıkları, Çocuk Kardiyolojisi Uzmanı Prof. Dr. Mustafa Koray Lenk, otel tercihinden havuz ya da denize girme kurallarına değindi. Aynı zamanda yüzme esnasında maske kullanımına kadar bir dizi konuda yapılması gerekenler için önerilerde bulundu. Prof. Dr. Lenk, yüzerken maske takılmasının ölümcül etkisinin olabileceğine dikkat çekti.
SOSYAL MESAFE HER YERDE ÖNEMLİ
Tatil planı yaparken anne babalar özellikle çocuklarının da keyifli vakit geçirebileceği otel ve tatil köylerini tercih etmektedir. Prof. Dr. Lenk, 'Gerek konaklama tesislerinde gerekse havuz ve denizlerde 'Tatil keyfimiz hastalıkla son bulmasın' sloganıyla hareket etmeliyiz' dedi. Bu nedenle, yemek masalarının en az 1.5 metre mesafe ile yerleştirildiği, yan yana olan sandalyelerin aralarında 60 cm'den az olmayacak şekilde düzenlendiği, yemek servisinin tek kullanımlık ürünler ile yapıldığı, çalışanların eldivenli olmasına dikkat edilmesi, uygun maskeli ve siperlikli olduğu tesislerde tatil yapılması tercih edilmesi önem taşımaktadır.
Prof. Dr. Lenk, hepimizin aklını karıştıran 'Havuz mu tercih edilmeli, deniz mi?' sorusuna karşılık, 'Öncelikle havuzda veya denizde olsun en az 1.5 metrelik sosyal mesafe kuralını hiç aklımızdan çıkarmadan bonelerimizi, gözlerimizi koruyan havuz veya deniz gözlüklerimizi, kulak tıkaçlarımızı ve maskelerimizi hazırlamalıyız. Plajlar da deniz ve özellikle de havuz gibi ortak kullanım alanı olduğundan kuma veya şezlonga serilen havlu ile kurulanmak enfeksiyon riskimizi arttırır. Bu nedenle kurulanmak için kullanılan havlu ile şezlong üzerine ya da kuma serilen havlular ayrı olmalıdır. İyi temizlenmeyen ve sirkülasyonu fazla olmayan durgun havuzlarda birçok hastalık yapıcı mikrop bulunuyor. Genital mantar enfeksiyonları, ishal, idrar yolu enfeksiyonu, hepatit-A, göz, kulak ve deri enfeksiyonları havuz suyunun neden olduğu hastalıklar. Deniz suyu tuzlu olduğu için hastalık yapıcı mikroorganizmaların denizlerde yaşaması daha zordur. Ancak durgun, kirli ve yüzeyi köpüklü denizler de aynı havuzlar gibi enfeksiyon riski taşır' dedi.
HAVUZ MERDİVENLERİ DE ÖZENLE TEMİZLENMELİ
Hepatit-A ve ishal yapan birçok bağırsak paraziti ağız yoluyla bulaşabilmektedir. Kirli havuz ve deniz suyunun yutulması ile mikroorganizmaların sindirim sistemine ulaşacağını söyleyen Prof. Dr. Lenk, 'Havuzların merdiven tutamaçları ve havuz suyuna temas eden kenarlarının da hastalık yapıcı mikroplarla dolu olduğunu unutmamak gerekiyor. Genital mantarların en önemli nedeni nem ve ıslaklık olduğundan her suya girip çıktığımızda mayomuzu değiştirmeliyiz. Suyumuzun kapaklı, can şişede olmasına özen göstermeliyiz. Ayrıca içeceklere konulan buzun da temiz sulardan hazırlandığından emin olunmalı' ifadesinde bulundu.
YÜZMEK KUAFÖRE GİTMEKTEN DAHA GÜVENLİ
Koronavirüs’ün ortamlarda yaşama süresi üzerine tartışmalar devam ederken tatilde öne çıkan kriz noktaların başında da ortak sosyal alanların kullanımı geliyor. Yüzmenin berber ya da kuaföre gitmekten, dışarıda yemek yemekten daha güvenli olduğuna söyleyen Prof. Dr. Lenk, 'Koronavirüsün su üzerinden bulaşma olasılığından daha çok plajlardaki şezlongların, şemsiyelerin ve diğer yüzeylerin temizliğine dikkat edilmesi gerekiyor. Bu yüzeyler aracılığıyla Koronavirüs bulaşabiliyor' şeklinde konuşuyor.
SUYA GİRERKEN MASKE KULLANMAYIN
Gündelik yaşamımızın bir parçası haline gelen yüz maskelerini denize veya havuza girerken takmak ölümcül durumlara yol açmaktadır. Maskenin ıslanması ile nefes almanın zorlaşacağını söyleyen Prof. Dr. Mustafa Koray Lenk, 'Bu da ölümcül bir durum ortaya çıkarır. Şunu unutmayalım, Koronavirüs sudan bulaşmıyor. Ancak hasta bir kişi havuz veya denize girdiğinde öksürme ve hapşırma ile damlacıklarının suya düşmesi sonucu bulaşma riski oluşuyor. Bu durumda en yakınımızdaki kişi ile 2 veya 3 metre kadar mesafe bırakmamız riski azaltmamıza yardımcı olur' önerisinin altını çizdi.
KLOR VE TUZ VİRÜSÜ ENGELLİYOR
Havuzlarda başta klor olmak üzere kullanılan dezenfektan maddelerin virüsü etkisiz hale getirdiğini belirten Prof. Dr. Mustafa Koray Lenk, 'Deniz suyundaki tuz yoğunluğu, virüsün yaşamasına elverişli bir ortam oluşturmuyor. Virüs parçacıkları suyu kirletebiliyor ancak deniz gibi geniş su alanlarında bu miktar önemli olmuyor. Ayrıca Kovid-19 virüsü taşıyan bir kişiyi ısıran sineğin sağlıklı bir kişiye virüsü bulaştırma riskinin olmadığı da araştırmalarla ortaya konuyor. Sonuç olarak ister havuz isterse denizde olsun insanlarla aramızdaki sosyal mesafeye dikkat ettiğimizde havuz veya denizden çıktığımızda kurulanıp maskelerimizi taktığımız sürece iyi ve sağlıklı bir tatil yapabiliriz' dedi.