Özellikle den modern şehir yaşamının bize sunduğu, daha doğrusu dayattığı stresli, yorucu iş ve sosyal hayat cildimizin kırsal kesimde yaşayan kişilere göre çok daha hızlı deforme olmasına yol açıyor. İşte tüm bunları hesaba kattığımızda yüzümüz yer çekimine karşı koyamıyor, yaşımız yüzümüzden okunabilir.
YAŞLANMA SÜRECİ
“Yaşlanma” denen olgu doğal bir süreç olmakla birlikte bunu geciktirmek, sadece “yaş almak” şeklinde yorumlayabilmek de mümkün. Sağlığımıza ne kadar çok dikkat eder, cildimizi ne kadar çok dış etkenlerden koruyabilirsek bu “yaşlanma” olgunu o kadar ileri zamanlara atabilir, erteleyebiliriz. Bunun için şu yaşlanma sürecine bir göz atmakta fayda var. Tüm vücudumuz deri bir kıyafetle kaplıdır. İşte bu deri kıyafetimiz çocukluk ve gençlik dönemlerinde gayet canlı, sağlıklı ve elastiktir. Ancak yıllar ve yaşanmışlıklar biriktikçe bu elastikiyet azalır, kolajen desteği düşer ve işte bu derimiz incelir, dış etkenlere karşı hassaslaşır. 30 yaşın öncesinde hücre yenilenmesi çok hızlıdır ve ciltte her hangi bir deformasyon oluştuğunda kısa sürede kendisini yenileyebilir. Fakat yaş ilerledikçe vücudun yeniden üretim fonksiyonları da yavaşlar, yenilenmek, canlanmak ve gençlik görüntüsünü kaybetmemek için dışarıdan bazı takviyelere, uygulamalara ihtiyaç duyulur.
SAĞLIKSIZ BESLENME CİLDİN DÜŞMANI
Sağlıklı bir metabolizma ve cildin temeli sağlıklı, doğal beslenme ve yaşamdır. Bu bakımdan dengeli ve düzenli olarak doğal gıdalarla beslenmek gerekiyor. Aksi halde metabolik rahatsızlıklar ve hızlı bir cilt yaşlanmasının önüne geçmek mümkün olmaz. Özellikle de sigara, alkol gibi tüm iç organlara zarar veren maddeler kullanılıyorsa, cildin kendisini yenileyebilmesi, yeni hücre oluşumu neredeyse imkansız hale gelir. Bununla birlikte güneş koruyucu kullanmadan güneşe çıkmak, yaz, kış bronz bir cilt istediği için solaryuma girmek cildi oluşturan hücrelerin tamamen yıkımı anlamına geliyor. Bu zararlı faktörlerle deriyi oksidanlara maruz bırakmak, hatta zararlı oluşumların meydana gelmesine uygun ortam yaratmak, yıllarlın da hızlıca akıp gitmesi gençliğimizin arkasından bakıp ağlamak anlamına geliyor. Bu yaşlanma süreci tüm vücutta gözle görülür deformasyonlara yol açıyor, aslına bakılırsa her bir bölgemizde kendini belli ediyor. Ancak ellerimiz, yüzümüz her daim açık ve göz önünde olduğundan yaşlanmanın etkileri bu alanlarda daha net hissedilir.
YÜZ YAŞLANMA SÜRECİ
Gençlik dönemi içinde olanların yüzünde bir pembemsi renk, canlılık, parlaklık, yaşam enerjisi çok net görülür. Ancak 30’lu yaşları geçince, hatta 30’dan itibaren renkte solgunluklar, pembeliklerin yerini sarı ya da kahverengilerin alması kaçınılmaz olur. Derinin altında kişinin yüzüne renk veren yağ hücreleri bulunur. İşte bu hücreler ilerleyen yaşla birlikte azalır, bunları yerinde tutan lif tarzı ipçikler gevşer, esner ve maalesef cilt mat bir renge bürünür. Özellikle erken dönem yaşlanmalarında gözaltlarında haleler, renk kayıpları oluşmaktadır. İşte buradaki asıl sebep gözaltı derisinin altındaki yağları tutan ipçiklerle, yanakların altındaki ipçiklerin birbirinden bağımsız olmasıdır. Yanaklar aşağı doğru sarkınca gözaltı derisinin yağ damlacıkları hızla yok olur. Yanaklarımızın yer çekimine yenik düşmesi burun kenarlarındaki oyukların da derinleşmesine, çene bölgesinde sarkmalara sebep olur. Elbette göz kapaklarının ve kaşların da düşmeye başlaması hep bu derinin altındaki yağ hücrelerinin azalmasına paralel olarak ilerleyen bir süreçtir. Bu önlenemez yaşlanma etkilerine bir de boyun bölgesi derisinin sarkması katılınca yaşlılık görüntüsü ete kemiğe bürünür hale gelir. Bu arada yaşla paralel olarak gelişen kemik erimesi tüm vücudu olduğu gibi yüz kemiğini de etkiler işte böylece yaşlılık statüsüne erişmiş oluruz. Neredeyse hiç kimseyi memnun etmeyen bu sonuçla yaşamak ya da bunu önlemek, durdurmak, deformasyonları gidermek de artık estetik müdahalelerle mümkün.
YAŞLANMAYI NASIL ÖNLEYEBİLİRİZ VE NASIL DURDURABİLİRİZ
Yüzdeki yaşlanma belirtilerinin temel sebepleri yerçekimi ve yağ dokularının azalması olduğuna göre bunu önlemek için de bu faktörleri ortadan kaldırmak gerekiyor. Öncelikle yüzün orta bölgesinin gerilmesi gerekiyor. Burada gözün dış sınırından, dudakların yatay sınırına burun kenarlarındaki olukları da içine alan bölümde işlem yapılmalıdır. Bu işlem kişinin ihtiyacı göz önünde bulundurularak saç derisinin bittiği yerden ya da göz alt kapağının altından girilerek de yapılabilmekte. Özellikle gözaltında deri sarkmaları varsa kirpik diplerinden girilerek işlem gerçekleştirilir. Ancak saç derisinden girilmesi daha uygunsa orta yüze ulaşmak için işlemin endoskopik olarak yapılması gerekiyor. Ancak yaşlanma ileri boyutlara ulaştıysa orta yüzdeki germe işlemi yetersiz olur ve çene ve boyun bölgesine müdahale edilemez. Burada kulak bölgesinden girip yanak dokularını germe yoluna gidilir ki bu esnada boyun bölgesine de işlem uygulanabilir. Bunlara ek olarak yüzün doğal görüntüsü ve dengesini korumak adına gözün üst kapağını ve kaşları da kaldırmak gerekiyor. Bu işlemlerle hem sarkmaya müdahale edilmiş hem de aşağı doğru inen yağ dokuları yukarı kaldırılmış olur.
YÜZDEKİ KEMİK ERMELERİNDEN KAYNAKLI YAŞLANMALARA DA MÜDAHALE EDİLEBİLİR
Hızla ilerleyen yıllar, yüz iskeletindeki kemiklerin de erimesine, incelmesine sebep oluyor. Bu bağlamda osteoporoz ve diş kayıpları yüzün hacminde bir takım kayıplara yol açıyor. Böyle vakalarda orta yüzü gererek deriyi kaldırmak mümkünken, aşağı sarkan yağ dokularını yukarı almak mümkün olmuyor. Zira yeterli ya da hiç yağ dokusu kalmamış olabiliyor. Bu tür vakalarda ihtiyaç duyulan alana yağ dokusu ya da implant eklenerek kemiklere volüm vermek çok daha estetik ve istenir bir görüntüye kavuşmaya yardım ediyor. Aynı seansta önce elmacık kemiklerine implant, yağ dokusu ekleme ardından da orta yüzü germe işlemi gerçekleştirilebiliyor. Aslına bakılırsa elmacık kemiklerine implant ve yağ dokusu uygulaması yapılması için kişinin yaşlanmasına da gerek yok. Genç ve fresh bir dönem içindeyken de bir miktar yağ dokusu eklenerek elmacık kemiklerinin volümü artırılarak daha çekici bir görüntüye kavuşmak mümkün.
YÜZ GERME ESTETİĞİNİN HANGİ YAŞTA YAPILMASI DAHA DOĞRU OLUR?
Aslında tüm estetik konularında olduğu gibi yüz germe estetiğinde de “en uygun yaş” diye bir kısıtlama bulunmamaktadır. Bu durumda daha çok kişinin ihtiyaç duyduğu, görüntüsünde deformasyonlar fark ettiği dönem için uygun yaş olduğu söylenebilir. kişilerin anatomik yapıları ve genetik özellikleri onların cilt sağlığını, yaşlanma sürecini bire bir etkilediği için herkes için “en uygun yaş” farklıdır. Ancak genel bir zaman dilimi vermek gerekirse orta yüz germe operasyonu için orta yaş dönemi, yanak ve boyun bölgesini tamamen germe için de ileri yaş dönemi daha uygun olacaktır.
YÜZ GERME ESTETİĞİ DİĞER OPERASYONLARLA BİRLİKTE UYGULANABİLİR Mİ?
Yüzünün görüntüsünde hoşnut olmadığını fark eden kişiler genellikle bir ya da iki bölgeye takılıp kalır ve sadece oradaki soruna odaklanırlar. Ancak yüz tüm parçalarıyla bir bütündür. Bu bakımdan burunda bir sorun varsa, dudakların görüntüsü, kulakların yapısal bir deformasyonu varsa çene ve diğer tüm organların birinde ya da bir kaçında yaşanan sorun diğerlerini de etkiler. Yüz bölgesindeki her bir nokta bir diğerini direkt olarak etkilediği için yüze total olarak bakmakta fayda var. Bu bakımdan yüz bölgenizden kaynaklanan hoşnutsuzluklar için uzmana gittiğinizde yüzün total olarak incelenmesini isteyin. Bu bağlamda burun, kulak, çene, dudak, göz kapakları, kaş, elmacık kemikleri gibi uzuvların hemen hepsi ile ilgili uygulamalardan ikisi ya da üçünü birlikte gerçekleştirmekte fayda var.
CİLDİN TAZELİĞİ, GÜZELLİĞİ İÇİN NELER YAPILABİLİR?
Yüz germe ameliyatları, uygulamaları elbette ki deformasyonları giderici özellik göstermekte ve tatmin edici sonuçlar vermektedir. Ancak cildin doğal tazeliği, parlaklığı için cildin üst katmanına ekstra uygulamalar yapmakta, beslemekte fayda var. Bunun için fraksiyonel lazer, radyo frekans, kimyasal peeling, Q-switch lazer, dolgu, botox, cilt bakımı, mezoterapi, dermastamp, dermaterapi gibi çok çeşitli uygulamalar yapılabilmektedir.
YÜZ GERME ESTETİĞİ VE YAN UYGULAMALAR NE KADAR GENÇLEŞTİRİR, ETKİSİ NE KADAR SÜRER?
Bu sorunun cevabı hastanın genel durumuna, cilt yapısına, uygulamayı yapan uzmanın deneyimine, kullanılan ürünlere ve daha pek çok faktöre göre değişiklik göstermektedir. Ancak bu operasyonda kişinin en son kırışıksız, sarkmasız, hacimli haline dönmesi, zamanın görünür etkilerinin silinmesi mümkün olabiliyor. Ancak operasyon sonrasında sağlıklı beslenme ve yaşam, düzenli cilt bakımı sayesinde elde edilen güzelliğin çok uzun süre korunması mümkün.
Son Dakika Kadın Haberleri için aşağı kaydırın