Yunanistan'daki Türk azınlık, onlarca senedir eğitim, din ve etnik kimliğinin tanınmasıyla ilgili problemler sebebiyle mağdur ediliyor fakat Atina idaresi, ülkesindeki Türk azınlığın problemlerini çözmektense sistematik ayrımcılık politikasını dayatmaya devam ediyor.
Ülkede, çoğunluğu Batı Trakya'da olmak üzere neredeyse 150 bin Türk yaşamını sürdürüyor.
'Demokrasinin ana vatanı' olmakla onur duyan Yunanistan, Türk azınlığın kendi kimliklerini muhafaza etmeye yönelik isteklerine onlarca senedir kulağını kapatırken, yetersiz siyasi temsil, medya özgürlüğü ve eğitimin yanında din üzerindeki baskılarının seviyesini de giderek artırıyor.
Bölgedeki Türklerin karşılaştığı en büyük problemin Yunanistan’ın kabullenmediği 'etnik kimli' konusu olduğu görülüyor.
Bilhassa Batı Trakyalılar için 'Türk azınlık' yerine 'Müslüman azınlık' ifadesini tercih eden ülkedeki üst düzey görevliler, bu topluluğun gerçek kimliğini senelerdir görmezden gelmeye devam ediyor.
Yunanistan bu tanımlama için Lozan Antlaşması'nda geçen 'Yunanistan’daki Müslüman azınlık' ifadesini kaynak gösteriyor.
Hakları 1923 Lozan Antlaşması çerçevesinde teminat altında olan Batı Trakya Türkleri, Türkiye’nin 1974 yılında Kıbrıs’a gerçekleştirdiği Barış Harekatı'ndan sonra Atina idareleri tarafından yapılan hak ihlalleri ile karşılaşıyor.
Türk azınlığın vatandaşlık hakları, 1990’lı yıllarda aşamalı olarak iyileştirilmiş olsa da cemiyet haklarıyla ilgili sorunlar giderek artıyor.
DİN İŞLERİNE MÜDAHALE
Türk azınlığın başka bir sorunun da Yunan hükumetinin azınlığın din konularına müdahale etmesi olduğu biliniyor.
Yunanistan’da olan Müslümanların müftü seçimleri, Osmanlı Devleti ve Yunanistan arasında 1913 yılında imza atılan ve 1920 yılında Yunanistan iç hukukuna eklenen Atina Antlaşması kapsamında yer alıyor.
İç hukuka dahil edilen yasayı Yunanistan 1991 yılında sonlandırarak müftüleri kendisi atamaya başladı.
Batı Trakya’da yaşamını sürdüren Müslümanlar da 'atanmış müftüleri' tanımıyor, kendi müftülerini kendisi seçiyor fakat bu müftüler de Yunanistan tarafından tanınmıyor.
Yunanistan’ın atadığı müftülerin, Müslümanlar üzerinde miras ve aile gibi konularda karar verme yetkisi bulunuyor ancak Haziran 2019'da yayımlanan yeni bir cumhurbaşkanlığı kararnamesiyle Yunan tarafınca müftülerin özerkliği kısıtlandı.
Müslümanlar, Yunan devletinin, kararnameyle, müftülükleri denetim altında tutmayı hedeflediğini ve müftülerin yetkilerini elinden alarak kuruluşu devletleştirdiğini öne sürüyor.
TÜRKLERİN EĞİTİM PROBLEMLERİ
Batı Trakya’da, 1951 Türk-Yunan eğitim anlaşmasıyla işletilen Türkçe-Yunanca çift dilli ilkokul, ortaokul ve lise seviyesinde azınlık okulları mevcut.
Ülkede anaokulu eğitimi zorunlu yapıldıktan sonra azınlık anaokullarının açılması ihtiyaç durumuna geldi.
Bu ihtiyaca karşın Yunan tarafı, çift dilli anaokullarına engel oluyor. Bu vaziyeti protesto eden azınlık toplulukların istekleri de cevapsız kalıyor.
Gümülcine ile İskeçe’deki olan azınlık ortaokul ve liseleri de bütün azınlık öğrencilerine yeterli değil ve yenilerinin açılması gerekiyor.
Bir takım azınlık okullarının da bakım ve restorasyona yapılması gerekirken, azınlık eğitimindeki düşük standartların da iyileştirilmesine gerek duyuluyor.
Son 25 senedir Batı Trakya Türk azınlığına ait ilkokulların çalışmaları, ülkedeki tasarruf önlemleri ve öğrenci sayılarının yetersizliği öne sürülerek azınlığa danışılmadan sistematik bir şekilde 'geçici durdurma' yoluyla kapatılıyor. Bu durumun son örneğini, yakın zaman içerisinde azınlığın 8 ilkokulunun daha kapatılması gösteriyor.
Bu kararla 25 sene önce 231 olan Türk azınlık ilkokullarının sayısı 115'e indirildi.
ONİKİ ADALAR'DAKİ TÜRKLER
Ege’deki Rodos ile İstanköy adaları Lozan Antlaşması temelinde İtalyan egemenliğinde olduğundan Yunanistan bu adalarda yaşamını sürdüren Türkleri azınlık olarak kabul etmiyor.
Oniki Adalar'ın parçası Rodos ve İstanköy’de (Kos) hemen hemen 6 bin Türk mevcut. Orada yaşayan ve okulları olmayan Türkler, asimilasyon politikalarına maruz kalıyorlar.
Batı Trakya’daki gibi adalardaki vakıf malları da Atina’nın atadığı idare kurulları tarafından yönetiliyor ve satılıyor.
Son olarak Kos İslam Vakfına ait İstanköy adasında yer alan 34 dönümlük arazi, Kos Vakıf Malları İdaresi onayıyla 181 bin euro karşılığında bir turizm firmasına satışı yapıldı.
Aynı araziye, 11 sene evvel açık artırmayla satılması konuşulurken 350 bin euro teklif verilmiş ancak arazi satılmamıştı.
VATANDAŞLIKTAN ATILMA
Hemen hemen 60 bin dolayında Batı Trakya Türkü ve Oniki Adalar'daki Türklerin bir takımı, Yunanistan vatandaşlık kanununun 19. maddesi gereğince 1955-1998 senelerinde Yunan vatandaşlığından çıkarıldı.
Bu madde yalnızca Yunan etnik kimliğine sahip olmayan ve yurt dışına çıkan Yunan vatandaşlarına uygulandı.
1998 yılında bu madde lağvedilmesine rağmen kanun konu olan seneden önceki vatandaşlıktan çıkarılanları barındırmadı.
19. madde çerçevesinde vatandaşlıktan çıkarılan Türkler, Yunan vatandaşlığını geri almak istiyor fakat Yunanistan bu isteği de kabul etmiyor.
DEMOKRATİK TEMSİL
Ülkede azınlığın demokratik temsiline ait sorunlar da dikkat çekiyor.
Yunanistan, 1993 yılındaki seçimlerde siyasi partilere ve bağımsız adaylara seçim barajını % 3 olarak tanımladı. Bu hüküm, Batı Trakya’dan bağımsız Türk milletvekili seçilmemesi için verildi ve bugün hala uygulanıyor.
Bu baraj, Türk azınlık topluluklarından bağımsız milletvekillerinin parlamentoya girmesinin önüne geçmesine yönelik bir uygulama olarak göze çarpıyor.
ATİNA, AVRUPA'DAKİ CAMİSİZ TEK BAŞKENT
Ülkenin en kalabalık 2 kenti Atina ile Selanik’te henüz etkin bir cami yok.
Oysa Atina'da ayrı milletlerden içlerinde göçmenlerin de olduğu yüz binlerce Müslüman yaşıyor.
Bilhassa Avrupa başkentlerinden yalnızca Atina’da bir cami olmaması oldukça tepki topluyor.
Atina’da inşaatı olan bir cami var fakat konumu ile görünüşüyle Müslümanların beğenisini kazanamadı. Bunun yanında konu olan caminin ne zaman açılacağı da hala belirsiz.