Kanalın Türkiye muhabiri Mitra Nazar aracılığıyla düzenlenen 'Göçmenler Yunan Topraklarından Toplanıp Denize Atıldı' başlığı ile verilen haberde, Yunanistan'ın işkence edip tüm eşyalarına ve paralarına el koyulan göçmenlerin, motorları hasarlı ve delinmiş botlarla denize bırakarak ölümle baş başa bırakıldığı ana dair görüntülerine yer verildi.
Türk Sahil Güvenlik aracılığıyla kurtarılan mülteciler, Yunanistan'da 'şiddetten çekinmeyen maskeli adamlar' aracılığıyla kendilerine 'hayvan gibi muamele edildiğini' dile getirdiler.
Haberde, Avrupa Birliği ile mensup devletlerin bu meselede Yunanistan’a karşı susmalarının kaygı verici olduğu ifade ederek, bu suskunluğun 'Yunanistan’ın AB için kirli işleri yapıyor olması' ile açıklanabileceği belirtildi.
Hollanda televizyon kanalı NOS’taki haberde şu ifadeler yer aldı:
'ULUSLARARASI HUKUK İHLAL EDİLİYOR'
Yunanistan'ın Midilli ve Sisam adalarına varan mülteciler, tutuklandıklarını ve şişme botlarla denize geri sürüldüklerini belirtiyor. Bu lafta 'geri püskürtmeler' uluslararası hukuka uygunsuz. Yardım kurumları da bu meselede ikazlarını artırıyor.
Mültecilerin kendi çektiği videolar ile fotoğraflarda salların üstünde maskeli adamların olduğu teknelerden nasıl itildiklerini gözle önüne seriyor. Ötekileri, botlarının patlatıldığını ya da motorlarına zarar verildiğini dile getiriyor.
Bu geri canice püskürtme hamleleri yeni değil; bilhassa Yunanistan ve Türkiye arasındaki kara hududunda senelerdir oluyor. Fakat yardım örgütü Josoor'dan Natalie Gruber, geri püskürtmelerin 2020'nin Nisan ayından bu güne, denizde uygulanan şiddet gibi, kritik oranda arttığını dile getiriyor. 'Şişirilebilir botlar yeni bir trend. Denizde yakalanan insanlar bunların üzerlerine bindiriliyor, fakat şimdi git gide adalarda bulunan daha fazla insan da. Denize geri götürülüyor ve kayıt olmadan orada bırakılıyorlar.'
TÜRKİYE KURTARIYOR
Türk Sahil Güvenlik görevlileri bunun hemen hemen her gün olduğunu belirtiyor. Muhabir Mitra Nazar, burada yaşananları göstermek için 2 gün boyunca Sahil Güvenlik'e katıldı. Önceki hafta 16 Somalili ile beraber Yunanistan ve Türkiye arasındaki deniz hududunda Türk Sahil Güvenlik birimi aracılığıyla şişme bir bottan alınıp kurtarılan 19 yaşındaki Somalili Sumaya ile konuştu.
Sumaya, Midilli'ye kaçakçılar tarafından 1 gün önce geldiklerini ifade ederek, birkaç saatliğine büyük ihtimalle adanın kuzey bölgesinde karaya çıkarıldıklarını dile getiriyor. 2020'nin başlarında kendisi için bir istikbal görmediği için Somali'den giden Sumaya, 'Polis olduklarını düşündük. Emin değiliz, yüzleri tamamen maskeliydi. Belki de orduydu' diye konuştu.
'YUNANİSTAN'DA BİZİ DÖVDÜLER, HAYVANMIŞIZ GİBİ DAVRANDILAR'
Sumaya, bir minibüsle denize getirildiğini ve bir tekneye bindirildiğini anlattı. 'Bizi dövdüler, erkek, kadın, umurlarında değildi. Hayvanmışız gibi davrandılar. Tüm eşyalarımızı, telefonları, paraları, kıyafetleri aldılar. Sonra bizi denize götürdüler.' diyen Sumaya, şişme botun burada ortaya çıktığını, botlara konulduklarını ve sonrasında açık denizde bırakıldıklarını dile getiriyor.
Sumaya'nın öyküsü, geri püskürtmeleri kanıtlayan New York Times gazetecileri ile farklı yardım kurumları aracılığıyla bildirilen, başka göçmenler aracılığıyla yapılan açıklamalarla uyuyor.
Türkiye'de Filistinli Amjad da teknesinin nasıl çekildiğini belirtiyor ve o esnada kaydettiği görüntüleri gösteriyor.
'YUNANİSTAN İNSANLARIN HAYATINI TEHLİKEYE ATIYOR'
Yardım örgütü Josoor’dan Gruber bu durumu kaygı verici görüyor. 'Geri püskürtmeler her zaman yasadışıdır. Eğer uluslararası hukuku, Avrupa olarak insanlara sığınma başvurusu hakkı vermek için imzaladığımız tüm anlaşmaları ciddiye alıyorsak bunlar asla olmamalı. Ayrıca bu yöntemlerle insanlar denizde tehlikeye giriyor.'
Sumaya ve başka mültecilerin söz ettiği maskeli adamların Yunan sahil güvenliği için çalıştıkları net değil. Senelerdir Yunanistan ve Türkiye hududunda ortaya çıkıyorlar. Bellingcat ile Lighthouse Reports'tan araştırmacı gazeteciler, görülebildikleri fotoğrafları ve videoları kontrol etti. Botlarının Yunan sahil güvenliğinin de aldığı bir marka olduğuna ilişkin bir delil buldular.
Yunan devleti geri püskürtmelerle herhangi bir alakası olmadığını öne sürüyor.
Yunanistan Başbakan Miçotakis önceki günlerde CNN'e verdiği bir röportajda 'iddiaların doğru olmadığını ve Yunanistan'ı kötü göstermek için yapılan Türk propagandası olduğunu' iddia etmişti. Fakat Yunanlılar dahil insan hakları örgütleri senelerdir geri püskürtmeleri ihbar ediyor. Atina'da yer alan insan hakları örgütü Human Rights Watch’tan Eva Cossé, bundan sonra bunların ciddi oranda olduğuna ilişkin hiçbir kuşkunun olmadığını belirtiyor.
AB'nin bu meselede susmasından kaygı duyuyor. 'AB ve üye devletler yıllardır geri püskürtme konusunda sessiz kalıyor. Bunun bir açıklaması var: Geri püskürtmeler Avrupa için bir sorunu çözüyor. Yunanistan Avrupa Birliği için kirli işleri yapıyor ve herkes gözlerini kaçırıyor.'
Yunanistan Denizcilik Bakanlığı geçen günlerde gerçekleştirdiği basın toplantısında Yunanistan'ın geçen ay üç bin kişinin ülkeye gitmesini engellediğini bildirdi. Yunan devletinin bunu yapma yolu meselesinde ise yorum yapmadı. İnsan hakları örgütleri bu durumu, Yunanistan'ın denizdeki tekneleri etkin bir şekilde Türk sularına geri püskürttüğünün ek bir delili olarak değerlendiriyor.
YUNAN MAKAMLARI SESSİZLİĞİNİ KORUYOR
Sumaya ile grubu, ötekileri gibi, Türk Sahil Güvenlik güçleri tarafından kurtarıldı. Denizden alınarak Türkiye’de kaydedildiler.
Sumaya'nın Almanya'da yeni ve güvenli bir hayat ümidi şimdilik burada sonlanıyor. Sakin bir şekilde 'Hepsi sadece bir rüyaydı. Oraya asla varamayacağım.' ifadesini kullanıyor.
Yunan makamları da NOS'un sorulara cevap vermedi.