Onları 'şuh' gülüşlerinden tanıdık suratlarında abartılı makyajları ile 'zavallı esas kızların' eşini ya da sevgilisini baştan çıkardılar
Yeşilçam'ın başroldeki kız olamayan oyuncuları
Onları 'şuh' gülüşlerinden tanıdık. suratlarında abartılı makyajları ile 'zavallı esas kızların' eşini ya da sevgilisini baştan çıkardılar.
Suzan avcı
Suzan avcı 13 yaşındayken yıldız dergisi'nin koordine ettiği bir yarışmaya katılır. yarışma ödülü metin erksan'ın bir filminde oynamaktır. kazandığı halde annesi filmde oynamasına engel olur.
15 yaşındayken o sıralarda evli olan alp akşiray ile tanışır. daha sonra yaşını yükselterek evlenirler. bu evlilikten mete adında çocukları. bu sıralarda yıldız mecmuasındaki sinema güzeli yarışmasına başvurur ve üçüncü olur. muammer karaca tiyatrosunda kısa bir süre çalıştıktan sonra toto karaca tiyatrosuna girer.
1956 yılında başladığı sinema kariyerinde özellikle yeşilçam filmlerinde kötü karakteri oynadı. filmlerinde iyi kadınlar kadar önemli rollere sahip olan avcı vamp kadın imajıyla birleşti. 1962 yılında şehvet uçurumları filmiyle büyük etki yaratır. 1966 yılında turist ömer filminde oynar. bu filmin senaristi erdoğan tünaş ile 1970'de yuva kurar. şimdi sinemalardan uzakta hayatını devam ettirmekte.
Neriman köksal
Türk sinemasının ilk ve en uzun süreli kötü kadını olarak kabul edilmektedir. gerçek adı hatice kökçü`dür. fosforlu cevriyem isimli filmde elde ettiği başarı nedeniyle fosforlu lakabıyla da anılır. 20'li yaşlarının ilk yarısında istiklal caddesi'nde yürürken metin erksan tarafından keşfedildi.
O dönem edebiyat fakültesi arkeoloji bölümü"nde öğrenci olan erksan, bu boylu poslu alımlı kadını tam da o sırada çekmeyi planladığı çete adlı film için kadın aktör arayan ağabeyi, yönetmen çetin karamanbey'e götürdü. "çete" filmindeki rus prensesi nina rolü ile sinemaya adım atan neriman köksal asıl ününü, fosforlu cevriye (1956) filmi ile elde etti.
Türk sinemasının kötü kadın denilince ilk akla gelen yüzlerinden biri lale belkıs. aynı zamanda türkiye'nin ilk mankenlerinden biridir.
lale belkıs
Yeşilçama sonradan adım attı. sarı boyalı saçları, elinden hiç düşmediği kötü maddeleri ile özellikle 70'li yılların yeşilçay filmlerinin en ünlü kötü kadını oldu belkıs.
Rol gereği yüzlerce yuvayı yaktı yıktı. bu tür karakterlerde öylesine inandırıcıydı ki, 7'inci altın portakal film festivalinde kalbimin efendisi adlı filmdeki performansı ona en iyi yardımcı kadın oyuncu ödülünü kazandırdı.
Sevda ferdağ
Edremitli lütfiye dumrul ya da herkesin bildiği lakabıyla sevda ferdağ, daha küçük bir kızken ablası ferdağ ferdağ ile birlikte sık sık gittikleri sinemalarda bir gün kendini de o büyük görme hayalleriyle büyüdü. ilk adımı atan ablasından dört yıl sonra o da sinemada şansını denemeye karar verdi. 1958'de dönemin tanınmış oyuncularından oktar durukan, agah ün, fatma bilgen ve neriman alışık'la aynı filmde oynadı. başarısız olunca evlenip almanya'ya yerleşen ablasının yanına gitti. ama onun da tekrar etmesiyle oyunculuk konusunda yeniden şansını denemek için türkiye'ye döndü.
1963 yılında orhan günşıray ile pervin par'ın başrollerini üstlendiği azrailin habercisi filminde 'ikinci kadın' rolünü üstlenir ferdağ. o kadar heyecanlıdır ki tekrar kameraların karşısında olmaktan. daha sonra hulki saner'in helal olsun abi filmindeki vamp kadın rolü de onun sinemadaki kaderini çizdi deyim yerindeyse.
Daha sonra bazı filmlerde masum kızı oynaması olsa da kendisi için söylenen 'vamp kadın' imajını üzerinden hiç atamadı. her ne kadar "bu vamp kadın ne demekse" diye sormuş olsa da.
Leyla sayar
Türk sinemasının en eğitimli 'kötü kadını' leyla sayar. ankara devlet koservatuarı ve amerikan kız koleji'nde öğrenim gördü. plaj güzeli seçilmesi ise onun okul hayatının sonunu getirdi ama sinemanını kapılarını açtı. ilk ez 1958 yılında duvaklı gül adlı filmle sinema kariyerine başladı. bir denem rol aldığı cesur sahnelerle türk sinemasının gözde vamp kadınlarından biri olan sayar, 1972 yılında kariyerine dönsöz olarak devam etmeye karar verdi ve filmlere veda etti.
Türk tiyatrosunun duayenlerinden avni dilligil'in kız kardeşi olan ünlü oyuncu karakteristik fiziği ve özellikle bakışlarıyla sinema seyircisini büyüledi.
Onun 'kötü kadınlığı' ise biraz önce anlatılanlardan çok farklı. o kötü kadın olarak değil, sevdiklerini korumaya çalışırken başka insanlara kötülük yapan fedakar anadolu kadını karakterleriyle tanındı daha çok. kadıköy halkevi'nde tiyatroya başlayan 1921 doğumlu aliye rona, ulvi uraz, avni dilligil arena, gülriz suriri, engin cezzar tiyatrolarında rol aldı.